Günümüzde kentsel kamusal mekanın tasarım süreçlerinde birey anonim bir varlık olarak kabul edilmekte bir başka deyişle bireyler ve sahip oldukları benzersiz kişilikleri göz ardı edilmektedir. Oysa her bir bireyin diğerlerinden farklı ve benzersiz bir kimliği vardır. Kamusal mekanın kamusallık derecesini ve mekansal kalitesini artırabilecek potansiyel; şüphesiz bir takım ortaklıklara ve bununla birlikte bireylerin fiziksel, algısal ve sosyo-kültürel farklılıklarına uygun katmanların varlığına da bağlıdır. Bu şekilde katmanlı kent gündelik hayat pratikleri içerisinde her bir bireye eşit ve şimdikinden daha katılımcı bir rol verebilir. Bu nedenle bu araştırmanın amacı; kamusal mekanın sahibini anonim bir birey olarak değil birbirinden farklı fiziksel, algısal ve sosyo-kültürel özelliklere sahip bireyler olarak değerlendirmek ve bu bireylerin gözünden kamusal mekanın mevcut-olası katmanlarını tartışmaya açmaktır. Bu çalışma ile; bireyin gündelik mekanizmalar üretme, mevcut mekanizmalarla uyuşma taktikleri ve bu taktiklere imkan veren mekansal durumlar araştırılmış ve kentin kritik noktalarında yapılan analizler ile araştırma desteklenmiştir.
Bireyin yaşamsal ihtiyaçlarını karşılamak üzere kullandığı, gündelik aktivitelerin mekanlarını bağlayan gündelik rotalar; yüksek oranda karşılaşma potansiyeline sahiptir. Bu geçiş mekanlarından bir kısmı sahip olduğu potansiyeli çok iyi bir biçimde kullanırken; bir kısmı da geçilip gidilen yerler olarak kalır. Bu bağlamda gündelik birikmelerin ciddi ölçüde yaşandığı, yüksek oranda sosyal çeşitlilik içeren, kritik bir rota olarak Galata Köprüsü çalışma alanı olarak seçilmiştir ve bu geçiş rotası üzerinde birey-mekan etkileşiminin derinlemesine incelenmesi hedeflenmiştir. Bu rotayı diğerlerinden farklı ve özel kılan bütün meseleler, toplumsal durumların kesişim bölgesinde, kuşbakışı değil bizzat kullanıcısının gözünden analiz edilerek sıradan ve gündelik olan üzerinden mekanın izleri sürülmüştür.
Bu çalışma ile kentsel tasarımda çoğunlukla göz ardı edilen bireysel farklılıkların kamusal mekanlar için önemli bir potansiyel olduğu gerçeği üzerinde durulmuş ve sıradan olanın çeşitliliğini içinde barındıran gündelik aktivitelerin sahip oldukları potansiyelleri değerlendirmek üzere bir bakış açısı kazandırılması hedeflenmiştir. Zorunlu (yaşamsal gereklilikleri içeren) aktivitelerin tekrarını kesen temas bölgeleri ve toplumun bizzat kendisinin sahip olduğu çeşitliliğin önemi ve kentsel tasarıma nasıl dahil edilebileceği tartışılmıştır.
Bu çalışma kapsamında; tespit edilerek kentsel peyzaja katılmasıyla kamusal mekanı daha nitelikli bir hale getirebilecek olan kentsel taktikler konusu ve önemli bir potansiyel barındıran geçiş mekanları üzerinde durulmuştur. Kamusal mekanların bireyin kimlik süreçleri bağlamında nitelikli yerlere dönüşümünde 'bireyin katılımı ve sosyal çeşitlilik, kişiselleştirme ve mekansal aidiyet, keyfi aktivite değeri ve çeşitliliği ile mekansal uzlaşma' değişkenlerinin etkili olduğu düşüncesi ve bu düşüncenin arka planı; kentsel kamusal alanlardan örneklerle detaylı olarak anlatılmıştır. Bu süreçte bireyin aktif olarak mekanın dönüşümünde aldığı rol, kentsel taktikler bağlamında değerlendirilerek örneklenmiştir. Bu tip kentsel taktiklerin varlığı o mekanın esnekliğinin ve katmanlılığının bir sonucudur. Bu nedenle yüksek potansiyellere sahip kentin gündelik rotalarının; kullanıcısının özgün yaratıcı eylemlerine açık olması, yaşantıyı zenginleştirebilecek önemli bir gerekliliktir.
Bu çalışma; nitelikli bir kentsel temas noktasını araştırmanın ötesinde, bu araştırma aracılığı ile kentsel kamusal alanlar adına genel bir değerlendirme yapmakta ve farklı çalışma alanlarında yapılabilecek araştırmalar için bir yaklaşım önerisi getirmektedir.
|
Recently, the individual is considered as an anonymous entity. In other words, the individual and its unique personality is ignored in the design process of the urban public space. However, each individual has a unique identity. The potential to increase the degree of publicness and spatial quality of public space depends on undoubtedly both the mutuality and the existence of layers for the individuals' physical, perceptual and socio-cultural differences. In this way the layered city can give each individual an equal and more participatory role than the present in the practice of everyday life. For these reasons, the aim of this research is to evaluate the possession of the public space as individuals who have different physical, perceptual and socio-cultural characteristics, not as an anonymous individual and to discuss the possible layers of public space in the eyes of these individuals. In this study, the individual tactics of creating daily mechanisms, matching with existing mechanisms and spatial situations that allow these tactics have been investigated and has been supported by analyzes made at critical points in the city.
The daily activities routes, which connect the spaces of daily activities with the individuals' vital needs, have high encounter potential. While some of these transitional spaces use their potential in a good way; some of them remain places that have passed. In this context, Galata Bridge, which it consists high degree of social diversity and where everyday accumulations are seriously experienced on, has been selected as a critical route. In addition to these, it is aimed to investigate the phisical space and individual interaction on this transition route in depth. All the issues that distinguish this route from others and make it special have been examined by analyzing the user's eyes in the intersection of social situations, tracing the scene through the ordinary and casual.
This study focuses on the fact that the individual differences, which are often ignored in urban design, are an important potential for public spaces and aims to provide a perspective to assess the potentials of everyday activities which include the diversity of the ordinary. It has been argued that the importance of the transitional areas which interrupt the repetition of essential activities (including vital needs) and the diversity which community has and how can be incorporated to urban design.
This scope of work; urban tactics, which will be able to make the public space more qualified by participating in the urban landscape.The variables of 'individual participation and social diversity, personalization and place attachment, optional activities and diversity of it and spatial reconciliation' which are effective in transforming public spaces into qualified places in the context of identity processes of the individual and the background of this idea; are explained in detail with examples from urban public spaces.
In this process, the role that the individual actively takes in transforming the space has been exemplified in the context of urban tactics. The existence of such urban tactics is a result of the 'flexibility' and layers of that space. For this reason, daily routes of the city with high potentials; should be allow to the user s of the place for the creative activities, to enrich the daily experience. This work; Beyond researching a qualified transitional space, it makes an overall assessment on behalf of urban public spaces and suggests an multidimensional approach for the literature. |