Tez No İndirme Tez Künye Durumu
307830 Bu tezin, veri tabanı üzerinden yayınlanma izni bulunmamaktadır. Yayınlanma izni olmayan tezlerin basılı kopyalarına Üniversite kütüphaneniz aracılığıyla (TÜBESS üzerinden) erişebilirsiniz.
Acil servise başvuran böbrek nakli hastalarında rejeksiyona eşlik eden faktörler / Factors associated with rejection of renal transplant patients in emergency department
Yazar:AYŞE GÖZLÜKAYA
Danışman: DOÇ. DR. OKTAY ERAY
Yer Bilgisi: Akdeniz Üniversitesi / Tıp Fakültesi / Acil Tıp Ana Bilim Dalı
Konu:İlk ve Acil Yardım = Emergency and First Aid
Dizin:
Onaylandı
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2008
45 s.
Böbrek nakli son dönem böbrek yetmezliğinin en etkin tedavisidir. Son yıllarda böbrek nakli yapan merkezlerin sayısının artması ve böbrek nakli yapılan hasta sayısının artması nedeniyle acil servislerde bu hastalarla karşılaşma olasılığı artmıştır. Bu hasta grubunda karşılaşılan en önemli sorun ise rejeksiyondur. Çalışmamızın amacı, acil servise gelen böbrek nakli hastalarında rejeksiyonu öngörmemizi sağlayacak parametreleri belirlemektir. Çalışmamız retrospektif, vaka-kontrol tipi bir araştırma olup Akdeniz Üniversitesi Hastanesi Acil Servisi?ne 01.01.2005 ile 31.12.2006 tarihleri arasında herhangi bir nedenle başvuran böbrek nakli hastaları çalışmaya alındı. Hastanemiz Medi-Acil® kayıtlarından ICD-10 koduna göre Z.94 ve T.86 kodlarıyla kayıt yapılan 373 başvuru değerlendirildi. Toplam 22 hastada rejeksiyon tespit edildi. İki hastada nakil dış merkezde yapıldığı için kayıtlarına ulaşılamadığından çalışmadan çıkartıldı. Kontrol grubu ise rejeksiyon grubundaki hastalarının başvurduğu tarihler arasında acil servise başvuran ve yaşları, cinsiyetleri, şikâyetleri rejeksiyon grubuna benzer olup rejeksiyon tanısı almayan böbrek nakli olmuş 40 hastadan oluşturuldu. Her iki grupta da rejeksiyona eşlik edebilecek parametreler değerlendirildi. Her iki grup arasında donörleri, HT? un eşlik etmesi, kan grubu uyumu, RH uyumu ve HLA uyumu açısından fark bulunmadı. Diyabetin olması rejeksiyon grubunda anlamlı bulundu (p=0.036). Rapamune kullanımı ile rejeksiyon arasında istatistiksel olarak anlamlılık mevcuttu (p=0.035). Sandimmun ilacının ise kullanılmaması anlamlı bulundu (p=0.009). Acil servise başvuru sırasındaki kreatinin değeri (p=0.001) ve bir önceki kreatinin değerine göre artış oranları da (p=0.000) anlamlı olarak farklı bulundu. Acil servise rejeksiyon düşündüren şikayetlerle başvuran nakil hastalarından diyabeti olan, rapamune veya sandimmun kullanan ve kreatinin değeri yüksek seyreden hastalar daha yakından takip edilebilirler. Bu faktörleri içeren daha çok hasta sayısı ile daha geniş kapsamlı çalışmaların yapılması gerekmektedir.
Renal transplantation is the most effective treatment of the end-stage kidney disease. As a result of increased number of transplantation institutes particularly on kidney transplantation and also the increase in renal transplant patients lead to a rise in the presentation of these patients to emergency departments (ED) in recent years. The most important problem for these patients is `?rejection??. Our study aimed to determine the factors in order to predict a possible rejection in patients with kidney transplantation. This retrospective case-control study was performed in an Emergency Department of Akdeniz University Hospital. Renal transplant patients presented to ED for any complaint between 01.01.2005 and 31.12.2006 are included into the study. Patients eligible for the study were determined by using ICD-10 coding system with sub-codes of Z-94 and T-86 from the computerized database of the hospital. 373 patients with kidney transplantation admitted to the ED during the study period. There were 22 patients with rejection. Two patients were excluded from the study because of their transplantation were performed in another institute avoiding to reach their data. Control group is composed of 40 renal transplant patients without rejection admitted to ED at the same period and matched with the case group according to their age and sex. The parameters associated with rejection were evaluated at each group. There was no significant difference according to the donors, hypertension, concordance of blood type, RH and HLA. The rate of diabetic patients were significantly higher in the rejection group (p=0.036). The usage of Rapamune was significantly higher in the rejection group (p=0.035). Sandimmun was more often choosen in the control group (p=0.009). The creatinine values during the ED admission (3.43±3.04 vs 1.70±0.81; p=0.001) and the increases according to the last creatinine values (0.80±0.91 vs 0.09±0.26; p=0.000) were higher in the rejection group than the control group. Diabetes mellitus, usage of rapamune and sandimmun, high creatinine levels are risk factors in patients with kidney transplantation who are under risk of rejection. Further studies with larger sample sizes are needed in order to reveal the factors for predicting rejection in patients with kidney transplantation.