Tez No İndirme Tez Künye Durumu
99361 Bu tezin, veri tabanı üzerinden yayınlanma izni bulunmamaktadır. Yayınlanma izni olmayan tezlerin basılı kopyalarına Üniversite kütüphaneniz aracılığıyla (TÜBESS üzerinden) erişebilirsiniz.
Alt ekstremite ortopedi cerrahisinde tek doz spinal anestezi ile mikro spinal kateterle yapılan kontinü spinal anestezi etkilerinin karşılaştırılması / Comparison of continuous spinal anesthesia and single shat spinal anesthesia in lower extremity orthopedics surgery
Yazar:MEHMET ALİ SAYAN
Danışman: DOÇ.DR. SÜLEYMAN ÖZYALÇIN
Yer Bilgisi: İstanbul Üniversitesi / Tıp Fakültesi / Anesteziyoloji ve Reanimasyon Ana Bilim Dalı
Konu:Anestezi ve Reanimasyon = Anesthesiology and Reanimation ; Ortopedi ve Travmatoloji = Orthopedics and Traumatology
Dizin:
Onaylandı
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2000
94 s.
Özet 79 ÖZET Çalışmamızda, izobarik bupivakain %0.5 kullamlarak yapılan TDSA ile KSA tekniklerinin anestezi ve hemodinamik parametrelere etkilerini karşılaştırmayı ve mikro spinal kateterin postoperatif analjezi amacıyla da kullanılabileceğini göstermeyi amaçladık. Çeşitli alt ekstremite patolojileri nedeniyle, rejyonel anestezi yöntemi ile öpere edilmesi planlanan, ASA skoru I-II grubuna dahil, yaşlan 23-90 arasında, 64 ardışık hasta çalışmaya dahil edilmiştir. Hastalar yazılı onaylan alındıktan sonra, rastgele örnekleme sistemine göre; Tek Doz Spinal Anestezi (TDSA) grubu (n=32) ve Kontinfi Spinal Anestezi (KSA) grubu (n=32) olarak 32'şer kişilik 2 gruba aynlmıştır. Hastalara, prehidrasyon amacıyla 500 mi %0,9 NaCl solüsyonu 15-20 dakikada infüze edilmiştir. Tüm lomber ponksiyonlar, aseptik şartlarda, oturur pozisyonda, orta hattan, L2-3, L3-4 veya L4-5 intervertebral aralıktan ve aynı anestezist tarafindan gerçekleştirilmiştir. TDSA grubunda lomber ponksiyon 22 G Quincke spinal iğnesi (Braun®) ile yapılarak 15 mg (3 mi) izobarik bupivakain %0,5 (Marcaine %0,5 ; 5mg/ml ; Astra®) subaraknoid mesafeye 30 sn süre içerisinde enjekte edilmiş ve hastalara supin pozisyonu verilmiştir. KSA grubunda lomber ponksiyon 23 G Crawford spinal iğnesi ile yapılarak 28 G mikro spinal kateter (MicroCatheter System ; Portex®) subaraknoid mesafede 2-4 cm ilerletilerek cilde anti-allerjik flaster ile tesbit edilmiştir. Kateter takılması ile ilgili sorunlar kayıt edilmiştir. Hastalara supin pozisyon verilerek, ilk doz, 2 mi izobarik bupivakain %0,5 (Marcaine %0,5 ; 5mg/ml ; Astra®) 1 ml/ 15 sn hızında subaraknoid mesafeye kateterden enjekte edilmiştir. Kateter takılamayan veya blok oluşturulamayan hastalar çalışma dışı bırakılmıştır. Analjezi seviyesi pin prick testi ve motor blok derecesi modifiye Bromage skalası ile değerlendirilmiştir.Özet 80 Cerrahi analjezi seviyesi olarak T10 dermatomu kabul edilmiştir. KSA grubunda, 20 dakikalık süre içerisinde T10 dermatomu ve üzerinde analjezi elde edilemeyen hastalara, hedeflenen analjezi seviyesi elde edilene kadar toplam 5 ml'ye kadar, 5'er dk ara ile 0,5 mi ek dozlar yapılmıştır. Analjezi seviyesi operasyon süresince de takip edilmiş, T10 ve altındaki dermatomlarda toplam 5 ml'yi (25 mg) geçmemek kaydıyla 5'er dk ara ile 0,5 mi ek dozlar yapılmıştır. Her iki grupta da, yukarıdaki protokole rağmen hastalar operasyonun herhangi bir aşamasında ağrı hissettiklerinde öncelikle fentanil, bilinçli sedasyon düzeyini derinleştirmeye- cek şekilde, 50 ug dozlarda iv yapılmış ve sorunun sürmesi halinde genel anesteziye geçilmiştir. Subaraknoid ilaç uygulamasından sonraki 30 dk süre içerisinde 5'er dk ara ile hemodinamik parametrelerin (SAKB, DAKB, OAKB, KAH, SpÜ2) ölçümü ve l'er dk ara ile duyu ile motor blok blok değerlendirmeleri yapıldığından, cerrahiye bu sürenin sonunda izin verilmiştir. Postoperatif analjezi amacıyla TDSA grubundaki hastalara PCA ile iv morfin ve KSA grubundaki hastalara da intratekal kateterden 0.1 mg morfin verilmiştir. Postoperatif 0., 6., 12., ve 24. saatlerde hastaların vital parametreleri, VAS ile ağrı değerlendirmesi takip edilmiştir. KSA grubuna alınan hastalardan 4' ü (1 tanesine kateter takılamadığından, 3' ü kateter takılmasına rağmen yeterli analjezi/anestezi elde edilemediğinden) çalışmadan çıkartılmıştır. Cerrahi analjezi seviyesine TDSA grubunda daha kısa sürede (p<0.01) ve daha fazla lokal anestezik (p<0.001)ile ulaşılmıştır. Her iki parametre açısından, gruplar arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur. Maksimum analjezi seviyesi istatistiksel olarak anlamlı olmasada, TDSA grubunda daha yüksek bulunmuştur. Modifiye bromage skalası ile değerlendirilen motor bloğun TDSA grubunda daha yoğun olduğu görülmüştür. Aradaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur. Hemodinamik parametrelerin TDSA grubunda daha çok bozulduğu görülmüştür. Gruplar arası karşılaştırmalarda SAKB açısından 15. (p<0.05) ve 20. (p<0.01)Özet 81 dk larda; DAKB açısından 20. (p<0.01) dk da ; OAKB açısından 15. (p<0.05) ve 20. (p<0.01) dk larda istatistiksel anlamlı fark saptanmıştır. TDSA grubunda 8 (%25) ve KSA grubunda 3 (%10.7) hastada hipotansiyon gelişmiş ve bunlara iv efedrin uygulanmıştır. Her iki parametre açısından, gruplar arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır. KAH gruplar arasında benzer bulunmuştur. Bradikardi hiçbir hastada görülmemiştir. Operasyonlar rastlantısal olarak, KSA grubunda istatistiksel olarak anlamlı olacak şekilde uzun sürmüştür (p<0.01). Kullanılan toplam bupivakain dozu gruplar arasında benzer bulunmuştur. Peroperatif dönemde, TDSA grubunda 8 (%25) ve KSA grubunda 1 (%3.6) hastada ek analjezik (fentanil) ihtiyacı olmuştur (p<0.05). TDSA grubunda 2 hastaya genel anestezi uygulanmıştır. Postoperatif 0. ve 6. saatlerde VAS ile ölçülen ağrı skoru TDSA grubunda istatistiksel olarak anlamlı olacak şekilde fazla bulunmuştur. Kullanılan anestezi yöntemine ve ilaçlara bağlı olarak ortaya çıkan komplikasyon ve yan etkiler açısından istatistiksel anlamlı fark bulunmamıştır. Sonuç olarak, özellikle yaşlı ve yüksek riskli hastalarda, uzun sürmesi beklenen ameliyatlarda ve etkin postoperatif analjezi amacıyla, KSA tekniğinin geleneksel tek doz spinal anestezi ( TDSA ) uygulamasına tercih edilebileceğini düşünmekteyiz*