Tez No İndirme Tez Künye Durumu
738102
XX. yüzyılın ilk yarısında bir İngiliz politikası olarak Asuriler / Assyrians as a British policy in the first half of XX. century
Yazar:CANER AYDEYER
Danışman: DOÇ. DR. İSA KALAYCI
Yer Bilgisi: Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / Tarih Ana Bilim Dalı
Konu:Tarih = History
Dizin:20. yüzyıl = 20. century ; Asurlular = Assyrians ; Mezopotamya = Mesopotamia ; Osmanlı Devleti = Ottoman State ; Osmanlı Dönemi = Ottoman Period ; Osmanlı tarihi = Ottoman history ; İngiltere = England
Onaylandı
Doktora
Türkçe
2022
280 s.
Mezopotamya'nın en eski topluluklarından birisi olan Asurilerin menşelerinin nereden geldiği ile ilgili birçok tartışma vardır. Bazıları onları eski Asur İmparatorluğunun devamı olarak, bazıları da Aramilerin devamı olarak görmektedir. Hristiyan olan bu toplum, dini inanç esasları üzerine yaşadıkları ihtilaf sebebiyle Keldânî, Nasturî, Süryani ve Yakubî gibi farklı mezheplere bölünmüşlerdir. Kuzey Irak, İran ve Anadolu'da Van ve Hakkâri civarlarında yaşayan bu halk yüzyılladır birçok farklı devletin hakimiyeti altında kalmıştır. Nihayetinde I. Dünya Savaşı'na giden süreçte, yaşadıkları bölgelerde Müslüman komşuları ile barış içinde hayatlarını sürdürmüşlerdir. Fakat XIX. yüzyılın ortalarından itibaren bölgeye gelen misyonerler, onları hem Müslüman komşularına karşı hem de bağlı oldukları Osmanlı Devleti'ne karşı kışkırtmaya başlamıştır. O zamana kadar yarı özerk bir şekilde dinlerinde-dillerinde serbest olan bu ulus bağımsızlık hayalleri peşinde koşmaya başlamıştır. I. Dünya Savaşı'nın çıkması ile Osmanlı Devleti'ne karşı önce Ruslar ile iş birliği yapan Asuriler, Rusların savaştan çekilmesiyle yalnız kalmışlar ve Irak'taki İngiliz hâkimiyet bölgesine doğru göç etmişlerdir. Bu göç esnasında hastalık, soğuk, yeterli beslenememe ve eşkıya saldırıları gibi nedenlerden dolayı birçok Asuri yaşamını yitirmiştir. Bu olay Asuriler tarafından Osmanlı Devleti tarafından onlara yapılan "sistematik bir soykırım" olarak gösterilmeye çalışılmıştır. Fakat savaş öncesi ve savaş sonrasında tarafsız otoriteler tarafından verilen nüfus istatistikleri Asurilerin savaşta iddia ettikleri kadar can kaybına uğramadıklarını ortaya koymuştur. Ayrıca Asurilerin savaş sırasında yaşadıkları olaylar savaşa taraf tüm devletler tarafından yaşanan savaşın getirmiş olduğu tabi olaylardır. Osmanlı Devleti, sistematik ve planlı bir şekilde Asurilere göç politikası uygulamamıştır. Göç ederek İngilizlere sığınan Asuriler savaşta İngilizlerin Osmanlı Devleti'ne karşı yürüttüğü mücadelede İngilizlerin menfaatine uygun işler yapmışlardır. Göçler sonucunda Irak'ta Bakuba Mülteci Kampı'na yerleştirilen Asuriler, daha sonra maliyetlerinin artması ile İngilizler tarafından istihdam edilmeye başlamıştır. Demiryollarında, çiftliklerde çalışan Asurilerin çoğunluğu İngilizler tarafından Irak'ta kurulan Irak Levileri adlı askeri birliği oluşturmuş ve Irak'ta İngiliz çıkarları için çalışmışlardır. Daha sonraları Asuri Levileri olarak anılacak olan bu birlikler Irak'ta İngilizler için ucuz birer paralı asker vazifesi görmüş ve yerel halka karşı bir güç olarak kullanılmışlardır. Asurilerin Irak'ta İngiliz destekli bir orduda görev almaları yerel halk arasından tepkilere neden olmuştur. Bu durum Irak'ın bağımsızlığını kazanması ile daha artmıştır. Artık Irak'ta yaşanan sorunların merkezi olarak görülen Asuriler için Irak güvensiz bir yer olmaya başlamıştır. Bu nedenden ötürü Asuriler İngiliz Hükümeti'ne ve Milletler Cemiyeti'ne başvurular yapmışlardır. Bu başvurular sonucunda Asuriler için Irak dışında farklı ülkelerde yerleşim yerleri aranmıştır. Bu amaçla "Asuri Yerleşim Komitesi" adında bir komisyon kurulmuş ve bu komisyon Brezilya, İngiliz Guyanası, Afrika, Avustralya ve Asya'da yer alan bazı ülkelerde çalışmalar yaparak Asurilerin yerleştirileceği en uygun yerler bulmaya çalışmıştır. Fakat yapılan tüm bu çalışmalar sonuçsuz kalmış ve Asuriler için Fransız hakimiyeti altındaki Suriye'de bir yerleşim yeri kurulmasına karar verilmiştir. Bu amaçla Ghab bölgesi belirlenmiş, tüm hazırlıklar yapılmış fakat plan başarısız olmuştur. Bu kez de Asuriler için geçici yerleşim bölgesi olarak düşünülen Habur'da kalıcı bir yerleşim yeri kurulmasına karar verilmiştir. Bu amaçla Irak'tan buraya 10 bin Asuri getirilmiştir. Fakat daha sonra bu plandan da vazgeçilmesi ile Asurilerin Irak Devleti'nde kalarak buranın bir vatandaşı olmasına karar verilmiştir. Osmanlı Devleti'nin yıkılış sürecine girdiği XIX. yüzyıldan başlayarak, XX. yüzyılın ilk yarısında bir İngiliz politikası olarak ortaya sürülen Asurilerin tarihine dair projeksiyonel bir bakışla bu çalışmanın kapsamı çizilmiştir. İngilizlerin bağımsız bir devlet kurdurmak vaatleriyle aldattıkları Asuriler, ülkelerine ihanet ederek Türk veya Müslümanlara karşı tedhiş eylemlerinde bulunmuşlardır. Üstelik İngilizler tarafından yüz üstü bırakılınca Osmanlı Devleti'nin kendilerini "soykırıma" tabi tutulduklarını iddia etmişlerdir. İşte bu tez çalışması Asurilerin tıpkı Ermeni meselesinde olduğu gibi asılsız iddialarına İngiliz belgelerine dayanarak bilimsel bir cevap vermek amacıyla yazılmıştır. Konunun önemi de burada kendini göstermektedir. Zira Türk Tarih yazımında konuyla ilgili herhangi bir müstakil araştırmanın yapılmaması, Asurilerin asılsız iddialarının Dünya kamuoyundaki muzır etkilerinin yayılmasını önlemesi bakımından ehemmiyet kesp etmektedir.
There are many debates about the origin of the Assyrians, one of the oldest communities of Mesopotamia. Some see them as a continuation of the ancient Assyrian Empire, while others see them as a continuation of the Arameans. This community, which is a member of the Christian religion, has been divided into different religious sects such as Chaldean, Nestorian, Syriac and Jacobite. This people living in Northern Iraq, Iran and Anatolia around Van and Hakkâri has been under the domination of many different states for centuries. In the end, they continued their lives in peace with the Muslims in the regions where they lived until the beginning of the First World War. However, since the middle of the 19th century, missionaries who came to the region began to provoke them both against their Muslim neighbors and against the Ottoman Empire, to which they were affiliated. This nation, which was free in its religions and languages until then, started to run in different dreams. With the outbreak of the First World War, the Assyrians, who first cooperated with the Russians against the Ottoman Empire, were left alone in the war with the withdrawal of the Russians from the war and had to migrate south to the British domination region in Iraq. During this migration, many Assyrians lost their lives due to reasons such as disease, cold, insufficient nutrition and bandit attacks. This event was tried to be shown as a systematic genocide committed by the Assyrians by the Ottoman Empire. However, the population statistics given by neutral authorities before and after the war revealed that the Assyrians did not lose their lives as much as they claimed in the war. In addition, the events experienced by the Assyrians during the war are natural events brought by the war experienced by all the states party to the war. The Ottoman Empire did not apply a systematic and planned immigration policy to the Assyrians. The Assyrians, who immigrated and took refuge in the British, did useful things for the British in the struggle of the British against the Ottoman Empire in the war. As a result of their migration, the Assyrians, who were placed in the Baquba Refugee Camp in Iraq, started to be employed by the British after their costs increased. The majority of the Assyrians working on the railways and on the farms worked for the British interests in Iraq by forming a military unit called Iraqi Levies, which was established by the British in Iraq. These units, which would later be known as Assyrian Levies, served as cheap mercenaries for the British in Iraq and were used as a force against the local people. The fact that the Assyrians took part in a British-backed army in Iraq caused reactions among the local people. This situation increased with the independence of Iraq. Iraq was becoming an unsafe place for the Assyrians, who were now seen as the center of the problems in Iraq. For this reason, the Assyrians applied to the British Government and the League of Nations. As a result of these applications, settlements were sought for Assyrians in different continents and countries other than Iraq. For this purpose, a commission called the Assyrian Settlement Committee was established and this commission tried to find the most suitable place for the Assyrians to settle by working in some countries in Brazil, British Guiana, Africa, Australia and Asia. However, all these efforts were inconclusive and it was decided to establish a settlement for the Assyrians in Syria under French Domination. For this purpose, the Ghab region was determined, all preparations were made, but the plan failed. This time, it was decided to establish a permanent settlement in Habur, which was considered as a temporary settlement for the Assyrians. For this purpose, 10 thousand Assyrians came here from Iraq. However, after this plan was abandoned, it was decided that the Assyrians would remain in the Iraqi State and become a citizen of this place. The XIX. century, when the Ottoman Empire entered the process of collapse starting from the in the first half of the XX. century, the scope of this study is drawn with a projection view on the history of Assyrians, which was put forward as a British policy. The Assyrians, whom the British deceived with the promise of establishing an independent state, betrayed their own country and carried out acts of violence against Turks and Muslims. Moreover, they claimed that they were subjected to "genocide" by the Ottoman Empire when they were let down by the British. This thesis was written in order to give a scientific answer to the baseless claims of the Assyrians, just like the Armenian issue, based on British documents. The importance of the subject also shows itself here. Because the absence of any independent research on the subject in Turkish historiography is of great importance in terms of preventing the unfounded claims of the Assyrians from spreading in the world public opinion.