Tez No İndirme Tez Künye Durumu
579264
19. yüzyıl sonu ve 20. yüzyıl başlarında Teke Sancağı'nda hapishaneler / The prisons in the Teke Sanjak at the end pf the 19th century and early 20th century
Yazar:YAHYA SÜLEK
Danışman: PROF. DR. FAHRETTİN TIZLAK
Yer Bilgisi: Akdeniz Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / Tarih Ana Bilim Dalı
Konu:Tarih = History
Dizin:Antalya = Antalya ; Antalya-Akseki = Antalya-Akseki ; Antalya-Elmalı = Antalya-Elmalı ; Antalya-Finike = Antalya-Finike ; Antalya-Manavgat = Antalya-Manavgat ; Antalya-Teke = Antalya-Teke ; Ceza infaz kurumları = Prisons ; Osmanlı Dönemi = Ottoman Period ; Osmanlı tarihi = Ottoman history ; Teke Sancağı = Teke Sanjak
Onaylandı
Yüksek Lisans
Türkçe
2019
246 s.
İnsanlık ile yakın geçmişe sahip olan suç, yine insanlık tarafından ortadan kaldırılmaya çalışılmıştır. Bu anlamda suçluya karşı farklı tavırlar alınmış ve suçlunun suça yönelik davranışına karşı savaş açılmıştır. Bu savaş suçu yok etmek ve suçluyu da cezalandırarak suça yönelik davranışından uzaklaştırmak yönlü olmuştur. Böylelikle suç ile birlikte cezalandırma yöntemleri de gelişmiştir. İlk başta bu yöntemler sonraya oranla daha sert ve vahşi düzeyde olmuş ve zamanla bu durum olumsuz karşılanmıştır. Bu sebeple de cezalandırma yöntemleri yumuşatılmış ve bundan dolayı yeni yöntemler gelişmiştir. Bu yöntemler arasında en fazla rağbet göreni de hapis cezası olmuştur. Hapis Cezası Avrupa merkezli olarak 16. yüzyılda ortaya çıkmış ve 17. ve 18. yüzyılda gelişmeler göstererek Avrupa'da yayılmıştır. Osmanlı Devleti ise hapis ve hapishane olgusu ile 19. yüzyılda tanışmış ve bu yüzyılda bütün Osmanlı coğrafyasında yaygınlık göstermiştir. Gülhane Hatt-ı Hümayunu ile birlikte Osmanlı Devleti'ne giren hapis cezası, 1841, 1851 ve 1858 tarihlerinde çıkarılan ceza kanunnameleri ile yasal olarak devlete yerleşmiştir. 1846 yılı itibariyle de Osmanlı'nın her vilayet ve kaza merkezinde birer hapishane inşa edilmeye başlanmıştır. Her vilayet ve kaza merkezinde inşa edilmeye başlayan hapishaneler, Teke Sancağı'nda da aynı zamanda görülmeye başlamıştır. Sancağın merkez kazası olan Antalya'da ilk başlarda hapishane olarak, hükümet konağı içerisindeki iki oda kullanılmıştır. Daha sonra 1873 yılında yeni bir hapishane inşa edilmiştir. Ancak yeni hapishanenin harabe haline gelmesi ve mahkûmlara yeterli gelmemesi sebebiyle zaruri olarak 20. yüzyılın başında yeni bir hapishane inşa edilmiştir. Gerek eski hapishanelerde gerekse de yeni hapishanede pek çok sağlık ve ekonomik sorunları yaşanmıştır. Bu sıkıntılar pek çok zaman da mahkûm ve memurlara yansımıştır. Teke Sancağı'nın bütün kazalarındaki kadın hapishaneleri ise genellikle kiralanan haneler olmuştur. Sadece Antalya Hapishanesi'nin inşası sırasında hapishane içerisine kadınlar için de iki odalı bir hapishane tahsis edilmiş olması sebebiyle, 20. yüzyıldan itibaren merkez kazasının bir kadın hapishanesi olmuştur. Teke Sancağı'nın diğer kazaları olan Akseki, Alanya, Elmalı ve Kaş kazalarında hapishane olarak sadece hükümet konaklarının bodrum katları kullanılmıştır. Hiçbir zaman müstakil hapishanesi olmayan bu kazaların hapishanelerindeki durum ise yine Antalya Hapishanesi ile farklı olmamıştır. Hapishanelerin düzeni, sıhhi şartları ve mahkûmların sorunlarına dair konularda sürekli sıkıntılar yaşanmıştır. Hükümet konaklarının bodrum katındaki bu hapishaneler, arşiv belgelerinde havasız, dar, rutubetli, karanlık ve hastalık yayıcı olarak ifade edilmiştir. Osmanlı'nın son dönemlerinde Teke Sancağı'nın kazası haline gelen Korkuteli, Finike ve Manavgat kazalarında da hapishane olarak yine hükümet konaklarının bodrum katları kullanılmıştır. Devletin içerisinde bulunduğu ekonomik sıkıntılar hapishanelere de yansımıştır. Bu sebeple ilk başta Teke Sancağı'nda, sağlık koşullarına uygun hapishane inşa edilememiştir. İlerleyen süreçte sadece merkezde bir hapishane yapılsa da yine ekonomik sebeplerle diğer kazalarda hapishane inşa etmek mümkün olmamıştır. Sağlıklı hapishanelerin inşa edilemeyişi doğal olarak mahkûmlara yansımıştır. Teke hapishanelerinde bulunan mahkûmların pek çok zaman sağlıklarının bozuk olduğu görülmüş ve hatta bu hastalıklar nedeniyle ölümler dahi gerçekleşmiştir. Ekonomik sıkıntılar ayrıca hapishane memurlarına da yansımıştır. Düşük maaşlar nedeniyle görevlerini yerine getirmeyen memurlar, hapishane ile ilgilenme konusundan mahkûmların ihtiyaç ve sağlıklarına kadar pek çok konuya ilgisiz ve kayıtsız kalmışlardır. Düşük maaşlar aynı zamanda memurları yolsuzluk olaylarına yöneltmiş ve bu sebeple görevlerinden alınan memurlar olmuştur. Memurların kayıtsızlıkları ayrıca firar olaylarına da zemin hazırlamıştır. Teke hapishanelerinden pek çok mahkûm firara kalkışmış, firarlar gerçekleşmiş, firar esnasında ölümler meydana gelmiş ve hatta firar ettikten sonra hiç yakalanamayan suçlular olmuştur. Mahkûmlar, memurlar ve hapishaneler devamlı olarak Osmanlı Devleti'ne sıkıntılar çıkarmıştır. Osmanlı Devleti'nin son döneminde devletin ekonomik, siyasi ve sosyal sıkıntılarının üzerine hapishane ve hapishaneye dair diğer sıkıntılar eklenmiştir. En önemlisi hapishanelerin giderleri devlet için daha da büyük sıkıntılara neden olmuştur.
The crime, which has a close history with humanity, has been tried to be eliminated by humanity. In this sense, different attitudes were taken against the offender and a war was opened against the criminal behavior of the offender. This war was aimed at destroying the crime and punishing the criminal and removing him/her from his/her criminal conduct. Thus, the methods of punishment along with crime have also developed. At first, these methods were more brutal than later, and this was negatively treated. For this reason, punishment methods were softened and new methods were developed. The most popular among these methods was the prison sentence. The Prison Sentence emerged in Europe in the 16th century and spread and developed in Europe in the 17th and 18th centuries. The imprisonment and prison has came to the Ottoman Empire in the 19th century and it was started to spread in all Ottoman geography in this century. The imprisonment has entered Ottoman Empire with Gülhane Hatt-ı Hümayunu was legally placed in the state with the criminal laws issued in 1841, 1851 and 1858. In 1846, one prison was started to be built in every province and district center of the Ottoman Empire. The prisons, which started to be built in every province and district center, also started to be seen in Teke Sanjak at the same years. In the beginning, in Antalya, the center of the sanjak, two rooms in the government house were used as a prison. Then in 1873 a new prison was built. However, a new prison was necessarily built in the early 20th century because the new prison became ruined and inadequate to the prisoners. There had been many health and economic problems both in old prisons and in the new prison. Many of these problems had reflected in prisoners and officers most of time. Women's prisons in all districts of Teke Sanjak, were generally rented houses. During the construction of the Antalya Prison, a two-chamber has been allocated for women in the prison, thus, there had been a women prison in the central district from the 20th century. The basement floors of the government houses were used as the prisons of Akseki, Alanya, Elmalı and Kaş which are the other districts of Teke Sanjak. The situation in the prisons of these districts, which had never has a seperate prison, was not different with the Antalya Prison. The situation of the prisons, sanitary conditions and the problems of the prisoners were constantly being a problem. These prisons in the basement of the government houses are expressed in the archive documents as airless, narrow, damp, dark and spreading disease. In the Korkuteli, Finike and Manavgat which became the other districts of Teke Sanjak in the last period of the Ottoman Empire, the basement floors of goverment houses were used as prisons. Economic problems in the state were reflected in prisons. For this reason, in the Teke Sanjak, prison which are suitable or health conditions could not be cnstructed. In the following period, although only a prison was made in the center, it was not possible to build a prison in other districts due to economic reasons. The inability to build healthy prisons is naturally reflected in prisoners. Prisoners in Teke prisons had been seen to have many health problems and even those who had died because of these diseases. Economic problems were also reflected in prison officcers. Officers who did not perform their duties due to low salaries remained indifferent and indifferent to many issues ranging from dealing with prison to the needs and health of prisoners. Low salaries also caused officers to get into corruption and therefore had been dismissed from their posts. Officers indifference also led to escapes. Many prisoners from Teke prisons tried to escape, some of them escaped, there had been those who died during escape, and some of them had never been caught after they escaped. Prisoners, prison officers and prisons constantly caused difficulties to the Ottoman State. At the last period of Ottoman Empire other problems related to prison and prison had been added to the economic, political and social problems of the state. Most importantly, expenses of prisons caused even more difficulties for the state.