Tez No İndirme Tez Künye Durumu
107903 Bu tezin, veri tabanı üzerinden yayınlanma izni bulunmamaktadır. Yayınlanma izni olmayan tezlerin basılı kopyalarına Üniversite kütüphaneniz aracılığıyla (TÜBESS üzerinden) erişebilirsiniz.
Allogeneik ilik nakli gerçekleştirilmiş hastalarda 6 DNA STR lokusu veriminin adli bilimler açısından değerlendirilmesi /
Yazar:YANİ KOÇİAS
Danışman: PROF. DR. ERSİ ABACI KALFOĞLU
Yer Bilgisi: İstanbul Üniversitesi / Adli Tıp Enstitüsü / Fen Bilimleri Ana Bilim Dalı
Konu:Adli Tıp = Forensic Medicine
Dizin:
Onaylandı
Yüksek Lisans
Türkçe
2001
86 s.
ÖZET Kemik iliği nakli son yıllarda hematolojik malinite tedavisinde sıklıkla başvurulan bir tedavi yöntemidir. Sözkonusu tedavi sonucu kimerizm adı ile bilinen, alıcı verici özellikleri karışımı şeklinde bir oluşum otaya çıkar Literatürde, kimerizm belirteci olarak çeşitli polimorfik sistem kullanılmasına karşın günümüzde Adli Bilimler alanında gerek idantifikasyon, gerekse diğer nesep tayini çalışmalarında VNTR lokuslarnın bir alt grubu olan ve kısa ardışık tekrar (STR) olarak adlandırılan polimorfik lokuslar kullanımının çok avantajlı olacağı düşüncesinden hareketle sözkonusu belirteçlerin geçerliliğini belirlemeyi hedefledik Söz konusu lokuslar, temelde polimorfizm incelemesine dayanan adli idantifikasyon için Adli Tıp alanında olgu aydınlatmada rutin olarak kullanılmaktadır. Aynı prensibe dayanarak gerçekleştirilen kimerizm saptaması için bu teknolojiyi kullanıma sunmanın gerekliliğine inanıyoruz. Adli bilimler alam çerçevesinde düşünüldüğünde adli kemik iliği nakli yapılmış kişilerde sorun yaşanmaktadır. Her hangi bir olay yerinde ele geçen kan kıl veya diğer doku örnekleri ayrı birer delil olarak kriminal laboratuvarlara ulaşmakta, delillerin kime ait olduğunun belirlenmesi istenmektedir. Benzeri durumlarda, kemik iliği nakli yapılmış olan kişilerde kan ile diğer dokularda farklılık görüleceğinden hatalı sonuca vanlabilmektedir. Bu nedenle çalışmamızda, yaygın olarak kullanılan 6 STR lokusunun (CSFİPO, D13S317, D16S539, D7S820, THOl, TPOX) 24 ilik nakli olgusunda kimerizm tayininde verimliliğini ve kimerizm durumunu genel anlamda değerlendirmeyi amaçladık. Adı geçen lokusları tiplenmesi için polimeraz zincir tepkimesini kullandık ve elde edilen ürünleri poliakrilamid jel elektroforezine tabi tuttuk. Görünürleştirme ise gümüş boyama tekniği ile gerçekleştirildi. Elde ettiğimiz bulgulara göre incelemiş olduğumuz lokuslann çok güçlü belirteçler olduğu ortaya çıktığı gibi özellikle kriminal idantifikasyonda ağız içi mukozasımn kullanılmasının karışıklıkların önüne geçebildiği nedeni ile bir gereklilik olduğu sonucuna vardık.
SUMMARY Allogeneic blood marrow transplantation (BMT) is a successful treatment modality for patients with malignancies in haematopoietic cells. Blood chimerism following BMT is the expected result of the treatment and unfortunately the potential problem in personal identification. The fact that two different cell populations are present in one individual may lead to a complicated interpretation of evidence. In case of mixed chimerism where both type of cells are circulating in the blood of the same individual the analysis results may be so misleading that can be interpreted as either 'contamination' or as impossible to interpret at all. There may be situations where either the donor or the recipient cell content partly dominate and create a more complicated case. In this study we wanted to investigate the power of detection of chimerism using 6 SRTs that are routinely typed in forensic analysis laboratories for personal identification. The SRTs studied were CSF1PO, D13S317, D16S539, D7S820, THOl and TPOX. The loci were interpreted as triplexes and separately as well. The feasibility was studied in 25 volunteer subjects, transplanted from unrelated donors. 40 % of them considered being completely healthy, they were transfusion independent and continued their lives as independent individuals. In order to find the characteristics of non haematopoietic cells of the patients, investigation on buccal swab and hair samples was done and the results were compared to the blood and blood stain samples.