Tez No İndirme Tez Künye Durumu
443305
6/7 Eylül 1955 olaylarına götüren etken ve aktörler / Factors and actors leading to the 6/7 September 1955 events
Yazar:CHRİSTİNA ZENGİNOĞLU
Danışman: PROF. DR. MUSTAFA SABRİ SAYARI
Yer Bilgisi: Bahçeşehir Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / Küresel Siyaset ve Uluslararası İlişkiler Bilim Dalı
Konu:Siyasal Bilimler = Political Science ; Uluslararası İlişkiler = International Relations
Dizin:6-7 Eylül 1955 olayları = Incidents of September 6-7 1955 ; Basın = Press ; Demokrat Parti = Democrat Party ; Kıbrıs = Cyprus ; Kıbrıs sorunu = Cyprus problem ; Türk basını = Turkish press ; Türk-Yunan ilişkileri = Turkish-Greek relations ; Uyuşmazlık = Incompatibility
Onaylandı
Yüksek Lisans
Türkçe
2016
195 s.
Uluslararası bir uzlaşmazlık sorunu olan Kıbrıs meselesi, tarihi derinliğiyle günümüze ulaşmıştır. Diyalog noksanlığı olmamasına karşın Ada hakkında sunulan envai öneri reddedilmiştir. Sahip olduğu stratejik önem sebebiyle, dünya politikasını saptayan devletlerin alakasını çekmiştir. Kıbrıs'ta yaşayan Rum toplumun din ve dil birliğinden hareketle, kendini Helen sayması etnik bir çatışmaya neden olmuştur. Megali İdea ( Büyük Utku) fikrinden beslenen Yunan milliyetçiliği, Ada'nın Yunanistan'a bağlanmasını şart koşmuştur. Rumların çoğunluğu oluşturması ve Enosis'i şiar edinmeleri zamanla bölgedeki Türk nüfusu kaygılandırmıştır. Osmanlı Devleti'nin gerilemesiyle, askeri bakımdan durağan bir döneme girilmiştir. Gücünden düşen kuvvetler dağılmaya başlamış, savaş Osmanlı'nın yenilgisiyle neticelenmiştir. İngiltere'nin doğu siyasetinin temeli, Hindistan'a dayanmakta idi. Kıbrıs ise, Süveyş Kanalı'ndan geçilerek Hindistan'a gidilen mühim bir deniz güzergahının üzerinde yer almakta idi. Bahsedilen yolu denetim altına almak açısından Ada, İngiltere için mühim bir kale idi. Savaşın bitimi ile Rus askerlerinin İstanbul'a kadar gelmeleri Osmanlı topraklarında menfaat arayan İngiltere'yi umutlandırmış, pazarlara hakim olma isteğiyle Osmanlı ile yakınlaşma siyasetine koyulmuştur. Rus tehlikesine karşılık müdafaayı teklif eden İngiltere, Osmanlı ile gizli bir savunma antlaşması yapmış, böylece Kıbrıs'ın idaresi geçici olarak kendisine devredilmiştir. İngilizlere kiralanan Ada, Rusların doğu illerinden çekilmesiyle Osmanlı'ya geri verilecek, imzalanmış bulunan antlaşma feshedilecekti. Ancak sömürge yönetiminin Rusların bölgeyi boşaltmasından sonra Ada'yı terk etmemesi çok-yönlü sorunlara zemin aralamıştır. II. Dünya Savaşı ile Kıbrıs'taki Helen toplumun Yunanistan ile birleşme çabaları artmıştır. Söz konusu dönemde CHP hükümeti, durumu bir mesele olarak görmediğinden gündemine taşımamıştır. Britanya'nın bölgedeki egemenlik ve yönetiminden vazgeçmeye niyetli olmayışı ve Türkiye'nin Lozan'da, Ada ile ilgili hak ve sıfatlarını resmen devretmesiyle konunun kapanmış olduğu yinelenmiştir. Ancak hükümetin alakasız tavrı, eleştirilere neden olmuş; İzmir, Ankara ve İstanbul'daki gençlik kolektifleri farkındalık yaratmak adına örgütlenmişletir. Kıbrıslı Türklerin hayati ihtiyaçları üzerinde duran talebe birlikleri, Ada'daki soydaşlarına doğrudan destek verme amacıyla faaliyete koyulmuştur. 14 Mayıs 1950'de iktidara gelen DP de, tek parti hükümetinin politikalarını tekrarlayarak, Kıbrıs'ı herhangi bir sorun şeklinde değerlendirmemiştir. Ehemmiyet verilen yegane unsur, dost ve müttefik Yunanistan ile ilişkilerin korunması olmuştur. Yeni Dış İşleri Bakanı Fuad Köprülü'nün beyanatlarında, iki aktör arasında, ' Kıbrıs sorunu bulunmadığını' ifade etmesi, ciddi kesimlerce sert tenkitlere sebep olurken basını iyiden iyiye hareketlendirmiştir. Yunanistan'ın Ada hakkındaki talebini kamuoyuna açması ve BM'ye müracaat etme düşüncesi, Türkiye'yi politika değiştirmeye zorlamıştır. Nitekim Köprülü statünün değişmesi durumunda Türk hükümetinin, haklarının ihlal edilmesine müsaade etmeyeceğini açıklamıştır. İki devletin Aralık 1951'de NATO'ya alınması, bir yıl sonra Balkan Paktı'nın oluşturulması; münasebetleri sıkılaştırmış, askeri işbirliğine mani olabilecek sebepler geri itilmiştir. Ancak Papagos başkanlığındaki yeni Yunan hükümetinin 1953 yılı itibarıyla, Enosis talebini yinelemesi ve İngiltere'ye 22 Ekim 1954'e kadar Kıbrıs'ı, Yunanistan'a devretmesi yönünde diplomatik baskı kurması sonucu ilişkiler gerilmiştir. Yunan başbakanın bütünleşme istemlerinin karşılanmaması durumunda BM'ye başvuracağına dönük açıklamaları, süreli şekilde devam etmiştir. Öyle ki, yeniden müracaat gerçekleşirken Kıbrıs'ın çok eski bir Helen yerleşim bölgesi olması gerekçesiyle Yunanistan'ın kültürel etki alanına dahil edilmesi gerektiği vurgulanmıştır. Talebin genel kurul toplantısında görüşülmesiyle sorun uluslararası bir boyut edinmiş olsa da çoğunluk, tartışmanın ertelenmesine karar vermiştir. Yoktan var edilen mesele ve Yunanistan'ın aralıksız girişimleri çerçevesinde, sonraları dış işleri bakanı olacak Fatin Rüştü Zorlu, dönemin başbakanı tarafından Türk Dış İşleri Bakanlığı'nda bir Kıbrıs Komisyonu oluşturmakla vazifelendirilmiş, böylece hükümetin Kıbrıs ile alakalı olduğu; ortaya koyduğu stratejilerle de bahse duyarsız kalmadığı kanıtlanmak istenmiştir. 30 Haziran 1955'te EOKA'nın Kıbrıs'taki İngiliz kurumlarına saldırılarını arttırmasıyla Eden hükümeti, Londra'da düzenlenecek bir konferansa Türk ve Yunan hükümetlerini davet ederek, Doğu Akdeniz'in güvenliği üzerine istişareler başlatmıştır. Basının sarsıcı manşetleri, kızışmış kamuoyu vicdanını yaralamış, süratle yayılan gerginlik geri dönülemez sonuçlara neden olmuştur. İstanbul Ekspres'in ikinci baskıya giderek ''Atatürk'ün Evine Bomba'' haberini geçmesi, başta protesto için irili ufaklı toplanmalara zemin aralasa da, oluşturmuş olduğu psikolojik ve belleksel etki, ilerleyen saatlerde kontrolün kaybedilmesiyle yığınsal bir harekete dönüşmüştür. İzmir ve İstanbul'da hacim kazanan nümayişler, Londra Konferansı'nın neticesiz dağıtmış, hadiselerin bastırılması ve nizamın sağlanması üzere gece geç saatlerde sıkıyönetim ilan edilmiştir. Anahtar Sözcükler: Kıbrıs İhtilafı, Demokrat Parti, Basın, 06-07 Eylül Olayları
As an international disagreement problem, the Cyprus issue has reached to our day with its historical depth. Even though there was not a lack of dialogue, a wide array of suggestions about the island has been rejected. With its strategic importance, Cyprus aroused interest among the countries that rule World politics. The Greek community in Cyprus saw themselves as "Helens" regarding their religion and language, which concluded in ethnic conflict. Greek Nationalism which fed from Megali Idea stipulated that the island should join with Greece. With Greeks being the majority and choosing Enosis as their slogan, made the Turkish population worried. With the decline of Ottoman Empire, an immobile era of military began. The weakened forces had begun to fall apart, and the war ended with Ottoman Empire's defeat. The foundation of Britain's East Politics was based on India. Cyprus was located on an important route leading India through the Suez Canal. To regulate the said route, the island was an important castle for Britain. With Russian army arriving Istanbul after the war ended, Britain set an approaching politics towards the Ottoman Empire in the hopes of entering the market. Britain gained the temporary management of Cyprus by offering protection to Ottoman Empire towards the Russian danger. The leased island would be given back to Ottoman Empire once the Russian militia retreated from eastern provinces. But colonial Powers refused to leave the island after the Russians evacuated the area and this laid the groundwork of many multi-pronged problems. With World War II, the Helen community of Cyprus increased its efforts to merge with Greece. CHP rule did not see this problem as a threat and never put it on the agenda at the said period. With Britain's reluctance to retreat from its domination over the island and Turkey's assigning all rights regarding Cyprus to Britain, it was said that this matter was closed. But the government's indifferent attitude drew some criticism and youth organizations in Izmir, Ankara and Istanbul had organized in order to create awareness. These student unions put emphasis on the vital needs of the Turkish Cypriots and operated in order to help their kin directly. The DP government came in power May 14, 1950, repeated the politics of the one party system, not seeing Cyprus as a problem. The only factor that was focused on was the good relations and how to maintain them with the friend and ally Greece. Fuad Köprülü, the foreign affairs minister at the time, indicated that "there weren't any Cyprus related problems" between the two actors. This drew some harsh criticism as well as heated up the press. Greece declaring its demand about Cyprus to public and application to UN, forced Turkey to change politics. Hence, Köprülü declared that if the status quo were to change, the government would not allow its rights to be infringed. The two governments' relations were improved over the years due to both joining the NATO and forming the Balkan Pact and any obstacles towards the military collaboration were blocked. But the new Greece government ruled by Papagos, repeated the Enosis demand in 1953 and pressured Britain to leave Cyprus to Greece until October 22, 1954, hence increasing the tension. The president of the Greece kept stating that if the merging demands were not met, they would apply to UN. So much so that they emphasized in their new application that Cyprus was a very old Greek settlement and it should be included with Greece due to cultural inheritance. Although the demand took an international extent after the discussion in the general meeting, the majority decided that the discussion should be adjourned. With this matter that was created out of thin air and in the extent of Greece's continuous attempts, Fatin Rüştü Zorlu (who was going to be foreign affairs minister afterwards) was charged to form a Cyprus Committee within the Turkish Ministry of Foreign affairs by the prime minister of the time. This was done in the purpose of proving that the Government was concerned about Cyprus and was not insensible towards the politics it proposed. At June 30, 1955, EOKA increased its attacks towards the British institutions and Eden Government invited the Turkish and Greek governments to a conference in London and initiated consultations on the safety of the East Mediterranean. With Press' staggering headlines, hurt the already flustered public conscience, the rapidly expanding tension caused irrevocable results. The "Istanbul Ekspres" newspaper went to second edition at the same day with the headline of "Bomb in Ataturk's House", this formed the basis of small gatherings at first, but with increased psychological and memorial effects, the control was lost and it soon turned out to be a mass movement later that day. The displays that gained volume in Istanbul and Izmir, distributed the uncertain results of the London Conference and with the extinguishment of the events and retrieving order, at the late hours that day martial law was proclaimed. Key Words: Cyprus Dispute, DP, Press, September 06-07 Events