Tez No İndirme Tez Künye Durumu
115145 Bu tezin, veri tabanı üzerinden yayınlanma izni bulunmamaktadır. Yayınlanma izni olmayan tezlerin basılı kopyalarına Üniversite kütüphaneniz aracılığıyla (TÜBESS üzerinden) erişebilirsiniz.
Ağır preeklampsi, eklampsi ve hellp sendromlu hastalarda kranial görüntüleme bulguları /
Yazar:SAMET TOPUZ
Danışman: PROF.DR. LEMİ İBRAHİMOĞLU
Yer Bilgisi: İstanbul Üniversitesi / Tıp Fakültesi / Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı
Konu:Kadın Hastalıkları ve Doğum = Obstetrics and Gynecology
Dizin:
Onaylandı
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2002
85 s.
( A Özet Ocak 1998-Aralık 2001 tarihleri arasında 23 ağır preeklampsi, 22 HELLP sendromu, 26 eklampsi, 15 HELLP sendromlu eklamptik hasta olmak üzere toplam 86 hastanın kranial görüntülemesini çalıştık. Tüm hastaların semptomları sorgulandı ve kaydedildi, hastaların tamamından nörolojik konsültasyonları istendi. Seksen aln hastanın 41'inde (%47.7) kranial görüntüleme bulguları patolojik olarak değerlendirildi. Yirmi sekiz hastada, spesifik bulgu, beş hastada intraJkranial kanama, beş hastada enfarkt, bir hastada hidrosefali, bir hastada pineal kist, bir hastada dural sinüs trombozu saptandı. Hastalıklara göre saptanan patoloji oranlan ağır preeklampsi için %30.4, HELLP sendromu için %45.4, eklampsi için %53.8, HELLP sendromu -t- eklampsi için % 75 bulundu. Bu grup hastalarda yaş, gebelik haftası, giriş TA arasındaki fark istatistiki olarak anlamlı bulunmadı, patoloji oranlan arasında fark anlamlı bulundu (p:0.033). Spesifik lezyon olarak tanımladığımız, lokalizasyon ve pattem olarak preeklamptİk hastaların kranial incelemelerinde görülen daha çok oksipital ve parietal lobu tutan daha az olarak frontal, tempral lobda, bazal ganglionlarda ve derin ak madde içinde görülen BT de hipodens, MR da Tl de hipo-izointens, T2 de hiperintens olarak izlenen lezyonlann patolojik karşılığının ödem, iskemik alan, perivasküler mikropeteşiler olduğunu düşünüyoruz (68,72). Spesifik lezyonlann dağılımı incelendiğinde daha çok posterior dolaşım alanlannın tutulduğunu saptadık. Yapılan çalışmalarda selektif olarak posterior dolaşım alanlannın tutulmasının altında bu alandaki vasküler yapılarda daha az sempatik innervasyonun olduğu gerçeği ifade edilmiş (73,74). Çalışmamızda parietal ve oksipital lobda saptanan lezyonlann daha çok bilateral ve simetrik, frontal lob ve temporal lobta saptanan lezyonlann unilateral, asimetrik ve globüler patternde olduğunu gördük. Bunun dışında dört grup hastalık arasında spesifik lezyonlann tutulum patteminde farklılığa rastlamadık.72 İntrakranial kanama saptadığımız beş hastadan dördü kaybedildi.Yaşayan tek hasta öpere olarak hematom boşaltıldı ancak hasta hemiplejik ve total atazik olarak yaşamına devam etmektedir. İntrakranial kanama saptanan ve kanama nedeniyle ölen hastalarda baza ortak noktalar saptadık. Kanaması olan hastalarda yaş ortalaması, gebelik haftası, giriş tansiyonları diğer hastalarla kıyaslandığında istatistiki olarak anlamlı derecede farklı bulundu (tablo 13). Yaş arttıkça, gebelik haftası düştükçe ve giriş tansiyonları yükseldikçe hipertansif hastalarda kanama riskinin arttığını düşünüyoruz. Ölen hastaların kanama lokalizasyonlanna bakıldığında (tablo 14) hayati fonksiyonları kontrol eden beyin sapı tutulumu olduğunu, veya da kanamanın ventriküllere açıldığını saptadık. Bir olguda ise aynı zamanda karaciğerde intraparankimal hematom saptandı. Hastaların ölüm zamanlan da kanamayı takiben 4-6 günlerde olması dikkat çekiciydi. Çalışma hastalarımızdan 52'sinin (%60.5) semptomatik olduğunu ( 25 hastada vizüel semptomlar, 15 hastada baş ağrısı, beş hastada konfüzyon, beş hastada bilinç kaybı, dört hastada denge kaybı, baş dönmesi, 8 hastada motor kuvvet azlığı) semptomları dağılımına baktığmıızda vizüel semptomların ve baş ağrısının önde geldiğini fark ettik. Oksipital lob tutulumunun yoğun olduğu popülasyonda vizüel semptomların ön planda olmasını doğal buluyoruz. Semptomlarla kranial patoloji lokalizasyonlannın ilişkisi değerlendirildiğinde posterior dolaşım alanlarının tutulduğu hastalarda vizüel semptomların, derin ak madde ve bazal ganglionlann tutulduğu hastalarda mental durum ile ilgili değişikliklerin (konfuzyon- koma) çok görüldüğünü saptadık. Baş ağnsı yakınması olan hastalarda lezyon lokalizasyonlan özellik göstermeyip genel patolojilere uygun dağılım göstermektedirler. Frontal ve temporal lob tutulumunda ciddi semptomlar saptanmadı. Bilinç kaybı olan hastaların ise tamamında İntrakranial kanama saptandı. Semptomlar ile lezyon lokalizasyonlan arasındaki verüerimiz literatür ile uyumlu bulundu (49). Semptomatik73 hastalar ile asemptomatik hastalar kıyaslandığında yaş, gebelik haftası ve giriş TA arasındaki fark istatistik! olarak anlamlı bulunmazken, kranial patoloji oranlan semptomatik grupta istatistüd olarak anlamlı derecede yüksek çıktı (p:0.04). Nörolojik muayenesi yapılan hastalardan 37 (%43) hastanın nörolojik muayenesi patolojik kabul edildi. Otuz yedi hastanın 27'inde (%72.9) kranial görüntüleme patolojik bulundu. Kranial görüntülemede saptanan majör patolojilerin tamamı nörolojik muayene ile saptandı. Buna karşılık 14 hastanın nörolojik muayenesi normal olmasına rağmen kranial görüntülemesi patolojik bulundu. Ancak nörolojik muayenenin atladığı bu lezyonlann tamamı geriye dönüşümlü olan ve hastanın klinik prognozuna etki etmeyecek spesifik lezyonlar idi. Nörolojik muayenesi normal olanlarla patolojik olanların kıyaslanmasında patolojik grupta saptanan kranial patoloji oranı istatistiki olarak anlamlı derecede yüksek çıkı (P:0.027). Hastalarımızda 34'ünde MR, 52'inde BT kullanıldı. MR çekilen 34 hastadan 18'inde (%41) kranial görüntüleme patolojik, BT çekilen 52 hastadan 34'ünde (%53) kranial görüntüleme patolojik bulundu. Literatürde eklamptik hastalarda MR'm kontrast ve uzaysal rezolüsyonu daha iyi olması nedeniyle BT'ye göre daha üstün olduğunu gösteren çalışmalar vardır (12,13). Ancak bizim çalışmamız her iki tekniği kıyaslamak için uygun değildi, çünkü BT ve MR çekilen hastalar farklıdır. BT de saptanan patolojilerin daha çok olmasını, patoloji çıkma ihtimali daha yüksek olan olgularda klinik aciliyet nedeni ile BT nin tercih edilmesine bağlıyoruz. Kranial incelemesi patolojik çıkan hastalarımızın radyolojik takiplerini bir hasta dışında (intrakranial kanama nedeniyle öpere olan hastanın postoperatif görüntülemesi yapıldı) yapamadık. Ancak hastalar taburcu olurken klinik yakınmaları ortadan kalkmıştı..». Çalışma grubumuzsa mortalite oranı % 5.8 (5/86) olarak bulundu. Dört hastada intrakranial kanama, bir hasta septik şok nedeniyle kaybedildi. Septik şoktan kaybedilen hastada kranial inceleme normal şuurlarda bulundu.74 Kranial görüntülemenin seçilmiş olgularla sınırlı tutulması gerektiğini düşünüyoruz. Hasta seçiminde hastaların klinik durumu ve nörolojik bulguları önem taşımaktadır. Asemptomatik hastalarda kranial görüntülemenin gerekli olmadığını düşünüyoruz. Çünkü asemptomatik hastalarda saptanan kranial patolojilerin tamamı geriye dönüşümlü olan ve hastanın prognozunu etkilemeyen spesfik lezyonlardır. Çalışmamızda istenen nöroloji konsültasyonları tüm majör patolojileri saptamıştır. Nörolojik muayenenin normal olduğu hallerde saptanan kranial patolojiler tıpkı asemptomatik hastalarda saptananlar gibi geriye dönüşümlü patolojilerdendir. Bu durumda nörolojik muayenesi normal olan hastalarda da kranial görüntülemenin hastaya katkı sağlayacağım düşünmüyoruz. Hastaların semptomları ayrıntılı olarak sorgulanmalı semptom tanımlayan hastalardan nöroloji konsültasyonu istenmelidir. Semptomlar sorgulanırken, baş ağrısı ve vizüel semptomlar dikkate alınmalı ancak bu semptomları olan hastalarda nisbeten bening patolojiler çıkabileceği unutulmamalıdır. Bunun yanında özellikle bilinç kaybı olmak üzere konfüzyon, motor kuvvet kaybı/azalması gibi semptomların üzerinde titizlikle durmalıdır Nöroloji konsültasyonunda da lokal bulgu saptanan hastalarda görüntüleme yapılmalıdır. Ağır preeklampsi ve HELLP sendromuna göre kıyaslandığında eklampside ve HELLP sendromlu eklamptiklerde kranial patoloji saptanma oranlarının sıklığı düşünüldüğünde eklamptik hastalarda özellikle giriş TA yüksekse bu hastalar semptomsuz bile olsalar nöroloji konsültasyonu istenmelidir, HELLP sendromu ve eklampsinin birlikte olduğu hastalarda mutlaka görüntüleme yapılmalıdır. Bunun yanında atipik prezentasyonlu hastalarda, olası başka patolojileri tanımak ya da ekarte etmek için görüntüleme yapmalıdır. Seçilecek yöntem konusunda da hastanın klinik durumunun ve nörolojik bulgularının önem taşıdığım düşünüyoruz. Bilinç kaybı, konfüzyon, motor kuvvet kaybı ya da ciddi fokal nörolojik bulgu varlığında kanamayı tanımak için BT tercih edilmelidir. Klinik durumu stabil, vizüel semptomları ve baş ağrısı olan hastalarda ya da nörolojik bulgusu olmasına rağmen BT75 si normal saptanan olgularda MR alternatifi kullanılmalıdır. Diğer yandan erken dönem enfarkt ile ödem ayırıcı tanısında difüzyon ağırlıklı MR kullanılabilir.