Tez No İndirme Tez Künye Durumu
115437 Bu tezin, veri tabanı üzerinden yayınlanma izni bulunmamaktadır. Yayınlanma izni olmayan tezlerin basılı kopyalarına Üniversite kütüphaneniz aracılığıyla (TÜBESS üzerinden) erişebilirsiniz.
Akut lenfoblastik lösemili çocuklarda modifiye BFM-90 protokolu ile tedaviye yanıtın prognostik değeri ve diğer prognostik faktörler ile ilişkisi / The Prognostic value of the response to treatment in children with acute lymphoblastic leukemia treated with a modified ALL-BFM 90 protocol
Yazar:LEBRİZ YÜKSEL SOYCAN
Danışman:
Yer Bilgisi: İstanbul Üniversitesi / Cerrahpaşa Tıp Fakültesi / Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı
Konu:Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları = Child Health and Diseases
Dizin:
Onaylandı
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2002
49 s.
ÖZET Bu çalışmanın amacı, kullanılan modifikasyonu ile ALL-BFM 90 protokolü alan hastalarda 8. gün periferik kanda ve 15. ve 33. günlerde kemik iliğinde blastların varlığının aranması ile ölçülen tedaviye yanıtın prognostik değerinin ve diğer prognostik kriterler ile ilişkisinin araştırılmasıdır. Ağustos 1990 ile Ocak 2000 arasında 150 ardışık yeni tanılı non-B ALL hastası çalışma kapsamına alınmıştır. Tanı May Grunwald-Giemsa ile boyanan periferik kan ve kemik iliği yaymalarının FAB kriterlerine göre değerlendirilmesi ile konmuş, tüm olgularda sitoşimik inceleme ve 1 14 hastada immünfeno tipleme uygulanmıştır. PCR ile t(9;22) ile t(4;ll) varlığı 1996 yılından sonra araştırılmıştır. Risk sınıflamasının temelini toplam blast yükünü gösteren risk faktörü oluşturmuştur. Yedi günlük prednizon uygulamasından sonra tedavi protokolünün 8. gününde periferik kanda uL'deki blast sayısı saptanmıştır. Tedavi protokolünün 15. ve 33. günlerinde kemik iliğinde blast sayısı saptanmıştır. Blast oranının % 25 veya üzerinde olması M3 kemik iliği, % 5-24 olması M2 kemik iliği, <%5 olması ise Mİ kemik iliği olarak değerlendirilmiştir. Tedavi stratejisi ALL-BFM 90 protokolünü temel almıştır. En önemli modifikasyon olarak MTX, serum düzeyleri ölçülmeden, 1 g/m2 dozda 36 saatlik infüzyon ile uygulanmıştır. Genel sağkalım (OS) için sadece ölüm, olaysız sağkalım (EFS) için ise nüks veya ölüm başarısızlık olarak kabul edilmiştir. Nüks riski, nükssüz aralık (RFI) olarak, remisyona giren hastalarda sadece nüksler başarısızlık kabul edilerek hesaplanmıştır. Toplam 150 hastadan 93'ü erkek, 57'sı kızdı, yaşlan 9 ay ile 15 yıl arasında değişiyor, median 5 yıldı. Yirmidört hastada T- ALL (%21) ve 110 hastada B-ALL hariç B hücre serisine ait ALL saptandı. Analizi yapılabilen 67 hastanın 4'ünde (%6) t(9;22) mevcuttu. Protokolün uygulamaya girmesinden itibaren 12 yıl sonra, median 4 yıl 7 aylık izlemde, 108 çocuğun devam eden birinci remisyonda oldukları görülmüştür. Tüm grup için 12. yılda EFS, OVS ve RFI olasılıkları sırası ile %70.44 ± %3.9, % 74.75 ± % 3.7 ve % 81.1 ± % 3.54 bulunmuştur. Yirmiüç hastada prednisolona yanıt yetersiz, 125 hastada yeterli idi. Steroide yanıtı yetersiz olanhastaların EFS'si (%43.48 ± %10.34) yeterli olanlara göre (%75.26 ± %4.06) ileri derecede anlamlı olarak (p=0.00001) düşüktü. T-ALL'li hastalarda prednisolon yanıtı benzer şekilde ileri derecede anlamlı idi. 15. gün kemik iliği 145 hastada değerlendirilmiş ve Mİ, M2 veya M3 olmasına göre EFS ve RFI anlamlı olarak farklı bulunmuştur. Onbeşinci gün kemik iliğinin prognostik değeri T-ALL'li hastalarda en belirgindir. Onbeşinci gün kemik iliğinin M3 olması HRG içinde de ayrıca yüksek riskli bir grup tanımlamaktadır. Kemik iliğinde 33. gün %5 veya üzerinde blast bulunması en anlamlı olumsuz risk faktör olarak ortaya çıkmıştır. Bu hastaların EFS'si %7.69 ± 7.39 olup, 33. gün remisyona giren hastalardan (EFS %77.51 ± 3.83) ileri derecede anlamlı olarak düşük bulunmuştur.