Tez No İndirme Tez Künye Durumu
484687
Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesinde 2010-2016 arasında yapılan böbrek nakillerinin değerlendirilmesi / Evaluation of kidney transplants performed at Akdeniz University Medical Faculty Hospital between 2010-2016
Yazar:SAMİ AYTEKİN
Danışman: PROF. DR. ZEKİ ERTUĞ
Yer Bilgisi: Akdeniz Üniversitesi / Tıp Fakültesi / Anesteziyoloji ve Reanimasyon Ana Bilim Dalı
Konu:Anestezi ve Reanimasyon = Anesthesiology and Reanimation
Dizin:Böbrek hastalıkları = Kidney diseases ; Böbrek nakli = Kidney transplantation ; Böbrek yetmezliği = Kidney failure ; Böbrek yetmezliği-kronik = Kidney failure-chronic ; Preoperatif dönem = Preoperative period ; Renal diyaliz = Renal dialysis
Onaylandı
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2017
62 s.
Son dönem böbrek yetmezliği hastalarında renal transplantasyon hasta ömrünü en çok uzatan ve yaşam kalitesini en fazla arttıran tedavi seçeneğidir. Donör sayısındaki yetersizlik sebebi ile hastaların tamamına preemptif nakil uygulanamamaktadır. Yapmış olduğumuz çalışmada böbrek nakli uygulanan hastaların preoperatif dönemde diyaliz alma durumunun perioperatif etkilerini karşılaştırmayı amaçladık. Çalışmada merkezimizde böbrek nakli yapılan 666 hasta retrospektif olarak değerlendirildi. Nakil öncesi diyaliz alan hastalar ( %67,3, n=448) ve preemptif nakil yapılan hastalar (%32,7, n=218) olarak gruplara ayrıldı. Hastaların preoperatif, intraoperatif ve postoperatif dönem verileri karşılaştırıldı. Nakil öncesinde diyaliz alan ve preemptif nakil yapılan hastalar arasında intraoperatif kan, kan ürünü, kristaloid, kolloid solüsyon ihtiyacı, inotropik-vazopressör ajan kullanımı ve hemodinamik parametreler açısından fark bulunamadı. Nakil öncesi dönemde diyaliz alan hastalarda, postoperatif dönemde diyaliz ihtiyacının, gecikmiş greft fonksiyonu ve akut rejeksiyon gelişiminin anlamlı derecede daha yüksek olduğu izlendi. Nakil öncesi dönemde diyaliz alan hastalarda postoperatif ilk aydaki kreatinin düşüşü preemptif hastalara göre daha fazlayken, birinci yılda farkın ortadan kalktığı görüldü. Hastaların serum albümin düzeyleri ve proteinürideki değişim miktarları açısından uzun dönem takiplerinde anlamlı bir farklılık gözlenemedi. Greft ve hasta sağkalımı açısından 3 yıllık takipte preemptif nakil yapılan hastalar ile nakil öncesi dönemde diyaliz alan hastalar arasında farklılık gözlenmedi. Preemptif nakil yapılan hastalarda metabolik fonksiyonlardaki bozulmanın daha az olmasından, komplikasyon riskinin daha düşük olmasından ve maliyet-etkinlik oranı açısından daha başarılı sonuçlar ortaya koyabilmesinden dolayı, SDBY hastalarında ilk seçenek olarak düşünülmesi gereken bir tedavi olduğu kanaatindeyiz.
Evaluation of kidney transplants performed at Akdeniz University Medical Faculty Hospital between 2010-2016. Renal transplantation in end stage renal failure patients is the best treatment option that maximizes the patient's life time and the quality of life. Preemptive transplantation can not be performed for all patients because of the inadequate number of donors. The aim of this study was to compare the perioperative effects of dialysis before renal transplantation. In this study 666 patients who underwent kidney transplantation at our center were evaluated retrospectively. Patients were divided into pre-transplant dialysis patients (67.3%, n = 448) and preemptive transplant patients (32.7%, n = 218). Patients were compared preoperatively, intraoperatively and postoperatively. There was no difference in terms of intraoperative blood, blood product, crystalloid, colloid solution requirement, inotropic-vasopressor agent usage and haemodynamic parameters between the pretrasnplant dialysis and preemptively transplanted patients. It was observed that dialysis requirement, delayed graft function and acute rejection development were significantly higher in patients who underwent dialysis before transplantation in postoperative period. In the patients who underwent dialysis in the pre-transplantation period, the first drop of serum creatine levels in the postoperative period was higher than the preemptive ones, but this differences dissappear on the first year follow-up. There was no significant difference in long-term follow-up in terms of serum albumin levels and changes in proteinuria of patients. In terms of patient and graft survival, there were no diffences between pretransplant dialysis patients and preemptive transplant patients on 3 years follow-up. We suggest that it is a treatment that should be considered as the first choice in patients with end-stage renal failure, since patients with preemptive transplantation may have fewer deterioration in metabolic function, lower risk of complication and more successful outcomes in terms of cost-effectiveness ratio.