Bu çalışma, moda tasarımcısı Rei Kawakubo'nun giyim markası Comme des
Garçons için hazırladığı kadın koleksiyonlarının, istikrarlı olarak annesel bir kadın
bedeniyle ilgilendiğini ve kadını korku unsuru olarak ele aldığını ortaya koymaya
çalışmaktadır. Japon moda tasarımcıları Rei Kawakubo ve Yohji Yamamoto'nun
1981 yılında Paris'te sergiledikleri ilk defileleri, Batı moda sahnesini salaş, eski
görünümlü ve asimetrik giysilerle sarsmıştır. İlerleyen üretim süreçlerinde bu
kendilerine has özellikleri koruyan tasarımcılar, Issey Miyake ile birlikte Japon
Avangardı başlığı altında anılmaktadır. Çalışmanın amacı, Rei Kawakubo'nun
avangart üslubunu ve Japon kimliğini doğru bir biçimde tanımlamaya çalışırken,
Comme des Garçons koleksiyonlarının kadın bedeniyle kurdukları ilişkiyi, ortaya
çıkardıkları canavar dişi motifleri yardımıyla açığa kavuşturmaktır. Bu
koleksiyonları değerlendirirken, psikanalitik kuramın giysi, beden ve cinsiyet
ilişkisini tanımlamakta doğru bir araç olup olmadığı da sorgulanmaktadır.
Tezin ilk bölümü, Kawakubo'nun Comme des Garçons koleksiyonlarıyla yeniden
şekillendirdiği moda ve giysi söylemlerine kısa bir giriş niteliği taşımaktadır. Bu
bölümde giysi ve moda olgularına kısaca değinilmiş, bir yandan da tezin amacı,
kapsamı ve çalışma süresince faydalanılan kaynaklar sunulmuştur. Tezin ikinci
bölümünde, Rei Kawakubo ve Comme des Garçons koleksiyonlarının kavramsal
yönünü ve moda sahnesindeki önemini açıklayabilmek adına sanat ve moda ilişkisine
değinilmiştir. Kavramsallığın önem kazandığı postmodernist yaklaşım Kawakubo
gibi birçok moda tasarımcısının çalışmalarında kendini göstermiş olup, bu
tasarımcıların kendilerine has bir kimlik oluşturmalarını sağlamış, ticari
kapasitelerini genişletmiş ve sanata olan yakınlıkları sayesinde onlara moda
çevresinde saygın bir yer kazandırmıştır.
Çalışmanın üçüncü bölümünde, Rei Kawakubo'nun birlikte ele alındığı Issey Miyake
ve Yohji Yamamoto'yu da kapsayan Japon Avangardı, avangart moda başlığı altında
incelenmiştir. Bu tasarımcıların neden Japon kimlikleriyle ve avangart sıfatı altında
değerlendirildikleri, bugüne kadar hazırlanmış birçok çalışmanın ana odağını
oluşturmaktadır. Japon Avangardı tasarımcılarını kendilerinden önce gelişen ve bazı
açılardan benzerlik gösterdikleri Punk akımıyla ve yine kendilerinden sonra Batı
modasını etkilemiş olan Antwerpli moda tasarımcılarıyla birlikte değerlendirmek,
avangart modanın ne olduğuyla ilgili daha sağlam bir bakış açısı geliştirilmesine
yardımcı olmuştur.
Comme des Garçons koleksiyonlarının tasarım değerini ortaya koymaya çalışırken,
hangi sebeple yeni olarak değerlendirildiklerini kavramak da bu çalışma için
önemlidir. Paris moda sisteminin nasıl işlediği, Kawakubo'nun bu sisteme nasıl dahil
olduğu ve moda tarihinin kırılma noktalarından biri sayılan giysi yaklaşımıyla
döneminin moda anlayışını hangi açılardan sorguladığı, koleksiyonlarının
incelemesinde bir hazırlık niteliği taşımaktadır. Dördüncü bölümde, Kawakubo'dan
önce Batı moda sahnesine açılan Kenzo Takada ve Hanae Mori gibi Japon moda
tasarımcılarının ve Japon Avangardı'nın kendi ülkelerinde ve Batı'da
gerçekleştirdikleri tasarım pratikleri, moda sektöründe elde ettikleri başarı ile birlikte
değerlendirilmiştir.
Beşinci bölümde, Rei Kawakubo'nun Comme des Garçons için ve onun dışında
gerçekleştirdiği çalışmalardan bahsedilmektedir. Yine Kawakubo'nun moda
tarihinde çığır açıcı olarak değerlendirilen stilinin gelişim aşamaları, kırılma
noktaları ve marka kimliğini tanımlayan unsurlar ele alınmıştır. Altıncı bölümde, ilk
olarak Comme des Garçons koleksiyonlarını değerlendirirken faydalanılacak olan
psikanalitik kuramlar tanıtılmış, sonra ise alt başlıklar içinde tanıtılan her bir kuramla
örtüşen Comme des Garçons tasarımlarının psikanalitik incelemesi yapılmıştır. Bu
inceleme ile Comme des Garçons koleksiyonlarının Rei Kawakubo'yu, döneminin
diğer moda tasarımcılarından ayıran özgün değerinin, ruhsallığın erken evrelerine ait
bilinçdışı referanslar ve canavar dişi motiflerini de kapsadığı ortaya konmaya
çalışılmıştır. Psikanaliz terminolojisine ait terimlerin etraflıca açıklandığı bu bölüm,
sanat ve mitoloji tarihinden çeşitli örneklerle zenginleştirilmiştir.
Anahtar kelimeler: Canavar Dişi, Moda Tasarımı, Japon Moda Avangardı, Rei
Kawakubo, Comme des Garçons, Moda ve Psikanaliz
|
Clothing is one of the primary sources reflecting both the individual's and societies'
relation with the subconscious. Having an intimate connection with the skin, it's
taking part in constituting the boundries of the physical and psychological self, while
being one of the first transitional objects. The aim of this study is to demonstrate that
the collections of Rei Kawabuko's avant-garde clothing brand Comme des Garçons,
offer unconscious representations of the archaic mother and the monstrous feminine.
At the beginning of the 1980's, Rei Kawakubo shocked the Western fashion scene
with the asymmetrical, shabby and monochromatic looks she displayed in Paris.
Starting from her first show of 1981, she has created a significant style by sticking to
her authentic looks for decades, which were new and unusual for European fashion at
the time. And the common aspects of her creative production grouped her under the
name "Japanese Avangarde" with two other Japanese fashion designers, Yohji
Yamamoto and Issey Miyake. While the Western design scene was dominated by
shoulder pads, neon, shiny fabrics, a perfectly clear cut and a general tendency for
luxury, the avant-garde and deconstructive looks of the Japanese fashion designers
have been interpreted as "Post Hiroshima" or "The Day After" by Western fashion
critics (Kawamura, 2014, s. 125). With their unconventional designs, Japanese
Avant-garde has questioned the accustomed Western fashion traditions. Their loose,
shapeless and asymmetrical garments were a rejection of the slinky dresses, while
breaking the bond with the perfectly shaped female body. It can be said that "the
legacy of an understated elegance has become an intrinsic characteristic of modern
Japanese design" (English, 2011, s. 2).
This revolutionary approach to body and clothing is mostly interpreted as feminist,
when discussed under sociological discourse. The name of Kawakubo's brand
Comme des Garçons (like boys) indeed portrayed a powerful woman, rejecting
accepted norms of sexuality, while adopting an unusal approach in women's
clothing. On the other hand, when the creative production of Kawakubo is examined
from a psychoanalytical point of view, it can be argued that the monochromatic and
archetypical silhouettes of the designer not only reflect a "boys-like" style, but also
present implications of the early phases of mother-child and object relations, and
finally, representations of the archaic mother.
This thesis aims to identify Rei Kawabuko's avant-garde collections and brand
identity, by discussing Comme des Garçons' womens collections through their
connection with the body, which reveals motives of the monstrous feminine. While
doing this, the importance of a psychoanalytical reading on fashion studies will be
highlighted.
In the first part of the study, fashion's discourse areas are idientified briefly as an
introduction to Kawakubo's and Comme des Garçons' importance in Western
fashion. In the second part, fashion's relation with art has been discussed, in order to
define Kawakubo's conceptual approach to clothing, which has helped the brand to
gain both an extraordinarily prestigious status in the fashion world and achieve
economic success. The artistic practices of fashion from the 1980's onwards, have
paved the way for many fashion designers like Kawakubo, to create an authentic
identity, achieve a higher position in fashion's hierarchic system, and expand their
commercial field.
In the third part, the characteristics of the avant-garde fashion will be interpreted.
Works of the Japanese avant-garde involving Rei Kawakubo, Issey Miyake and
Yohji Yamamoto, and the reasons they are referred to under their Japanese identity
and under the name "avant-garde" will be discussed here. It is also important to
examine Japanese Avant-garde's common aspects and differences with Punk fashion,
as they are frequently gathered under the same roof. The following avant-garde
designers from Antwerp, encouraged by the success of the Japanese designers in
Paris, are also usually discussed together with Kawakubo and Yamamoto. That is
why it is important to touch upon their particular avant-garde style to constitute a
base for a better understanding of the overall avant-garde fashion. It is also relevant
to examine the reasons why Kawabuko's collections are considered as a breaking
point in the Western fashion system. In the fourth part of the study, the way in which
the Paris fashion system works will be discussed, focusing on how Kawakubo and
other Japanese designers took advantage of it and how they questioned it. Western
fashion trends of the 1980's had a totally different style than those of the Japanese
fashion designers. Thus, presenting a brief analysis of 1980's Western fashion is
crutial in examining Comme des Garçons' uniqueness. The migration of other
Japanese designers like Kenzo Takada and Hanae Mori from Japan to the West, their
Japanese identities and their positioning in the Western design scene will also be
discussed in this section.
In the fifth part of the study, Rei Kawakubo's design history and approach are
discussed in detail. In the sixth section, psychoanalytic terms and theories, that are
relevant to this thesis have been explained in detail, exemplifying the monstrous
feminine motives in art history and mythology. Object relations, archaic mother,
Winnicot's transitional object and transitional experience, Kristeva's abject, Creed's
categorization of the monstrous feminine, Freud's castration anxiety and Uncanny
constituted bases for the interpretation of the Comme des Garçons collections.
Finally, as the hypothesis of this study, motives of the monstrous feminine have been
revealed and examined in several collections of Comme des Garçons through the
help of the psychoanalytic theory.
Key Words : Rei Kawakubo, Comme des Garçons, Japnese Fashion Avant-Garde,
Fashion and Psyhoanlysis, Monstrous Feminine in Fashion |