Tez No İndirme Tez Künye Durumu
594980
90 sonrası Türk sinemasında yoksulluk temsilleri: Tarlabaşı örneği / Representations of poverty in post 90s Turkish cinema: Tarlabasi case
Yazar:EMRAH SEMİH KOŞAR
Danışman: DR. ÖĞR. ÜYESİ ŞANSAL ERDİNÇ
Yer Bilgisi: Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi / Lisansüstü Eğitim Enstitüsü / Yeni Medya Ana Sanat Dalı
Konu:Radyo-Televizyon = Radio and Television ; Sahne ve Görüntü Sanatları = Performing and Visual Arts
Dizin:Sinema = Cinema ; Türk sineması = Turkish cinema ; Yoksulluk = Poverty ; İstanbul-Beyoğlu-Tarlabaşı = İstanbul-Beyoğlu-Tarlabaşı
Onaylandı
Yüksek Lisans
Türkçe
2019
360 s.
Her şeyden önce bu araştırmanın, başlığı itibarıyla, "temsil" kavramını metafizik-indirgemeci bir anlayışla ele almadığını belirtmek gerekmektedir. Tıpkı bir zamanların "ideolojinin sonu" ya da "tarihin sonu" gibi meşhur tezlerinde olduğu gibi, şimdilerde de "temsilin sonu" ya da özellikle sinemada temsil kavramının yerle bir ya da geçersiz olduğuna dair kendinden menkul iddialar, sosyal bilimlerde adeta bir "amentü" olma yolunda ilerlemektedir. İddia sahipleri, temsil kavramının sinema ya da başka alanlarda metafizik-indergemeci bir tutumla parodileştirilmesi ya da karikatürize edilmesine karşı çıkmak ve temsili başka bir yoldan düşünmek yerine, kavramı, özellikle sinemadan başlayarak tüm sosyal bilimlerden dışlama yolunu seçmektedirler. Bu çalışma birinci yoldan; yani temsili, idealize ve metafizik bir tutumla karikatürize eden anlayışlara karşı çıkıp, kavramı farklı bir yoldan düşünerek ilerlemektedir. Dolayısıyla bu çalışma, temsil kavramını sosyal bilimlerden tamamen dışlayarak başka bir tür bilimsel ve felsefi idealizme savrulan söz konusu anlayışlara da karşı bir konumdadır. En temel amacı da budur. Bu doğrultuda Tarlabaşı, sinema, yoksulluk ve temsil arasında kurulan ilişkiler, diyalektik yöntem ile kendi tarihselliklerinde değerlendirilmektedir. "Tabutta Rövaşata", "Eşkıya", "Güneşi Gördüm" ve "Zerre" filmleri ile çizilen sınırda, tarihin ve film tarihinin de belli bölüm ya da dönemlerinin sınırları da açılmış ve genişletilmiştir. Bu çalışmanın konusu, yöntemi, yorum ve bulguları idealize ve metafizik bir tutumla göklerden inmez; kaynağını bizatihi tarihin diyalektik hareketinden alır.
First of all, it should be noted that as the title of this research, it does not address the concept of "representation" with a metaphysical-reductionist approach. Just as in his famous theses such as "the end of ideology" or "the end of history", now self-asserting claims that the concept of "the end of representation"or especially the notion of representation in the cinema is "a credo" in social sciences. Instead of opposing the parodyization or caricaturization of the concept of representation in cinema or other fields with a metaphysical - inductivist attitude, and instead of considering the representation in another way, the claimants choose to exclude the concept from all social sciences, especially from the cinema. This study is the first way; in other words, it advances by opposing the conceptions that are caricaturized with a representative, idealized and metaphysical attitude and thinking the concept in a different way. Therefore, this study is also in a position against these conceptions which are advocated to another kind of scientific and philosophical idealism by totally excluding the concept of representation from the social sciences. This is the main purpose. In this context, the relations established between Tarlabaşı, cinema, poverty and representation are evaluated in their own histories with dialectical method. The boundaries of history and film history were opened and enlarged at the border drawn by the films "Somersault in a Coffin", "The Bandit", "I Saw the Sun", and "Particle". The subject, method, interpretation and findings of this study do not descend from the skies in an idealized and metaphysical manner; it derives its origin from the dialectical movement of history itself.