Tez No İndirme Tez Künye Durumu
312456
18. ve 19. yüzyıllarda Anadolu duvar resimleri / 18th and 19th Anatolian wall paintings
Yazar:DİLEK ŞENER
Danışman: PROF. DR. KIYMET GİRAY
Yer Bilgisi: Ankara Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / Sanat Tarihi Ana Bilim Dalı
Konu:Güzel Sanatlar = Fine Arts ; Sanat Tarihi = Art History
Dizin:18. yüzyıl = 18. century ; 19. yüzyıl = 19. century ; Anadolu = Anatolia ; Duvar resimleri = Wall paintings ; Osmanlı mimarisi = Ottoman architecture ; Resim sanatı = Painting art ; Resimler = Pictures
Onaylandı
Doktora
Türkçe
2011
698 s.
İnceleme alanını, Osmanlı İmparatorluğu'nun Başkenti İstanbul hariç tüm Anadolu sınırları içinde kalan bölgeler, zaman sınırını XVIII. - XIX. yüzyıllar, incelenecek bina grubunu ise tüm yapı türlerinin oluşturduğu doktora tez çalışmasıyla, Anadolu'da Duvar Resimleri'nde karşılaşılan dönem ve coğrafyaya bağlı üslupsal değişim ve gelişim sürecinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Bugüne kadar yapılan araştırmaların saptamaları üzerinden, yeni bulguların ortaya konularak, soruların sorulup cevaplanması tezin çalışma yöntemini belirlemiştir. Elimizdeki verilere göre Anadolu'da Osmanlı Dönemi'nde en erkeni 1768, en geçi ise 1908 tarihli olmak üzere, konu, yer ve düzen, üslup, malzeme ve teknik özgünlüğünü tamamen veya kısmen koruyan 153 bina tespit edilmiştir. Araştırmanın ilerleyen safhalarında ?Katalog? başlığı adı altında yedi bölgede, yetmiş sekiz eser ayrıntılı incelenmiştir.Anadolu'da ?Duvar Resmi? tespit edilen binalarda malzemenin kuru sıva üzerine farklı ve çeşitli renklerle yapılan tasvirlerden oluştuğu belirlenmiştir. Sonuç olarak Anadolu'daki duvar resimlerinde teknik söz konusu olduğunda tespit edilen binalardaki tasvirlerin çoğunun aynı teknik ve malzemeyle yapıldığını söyleyebiliriz. Buna karşın karşımıza teknik uygulamada ünik bir örnek çıkmıştır; Elazığ-Harput'taki Havuzbaşı Köşkü'nün yan duvarında Ali Miralaygil imzalı manzara konulu tasvir karakalemdir. Gaziantep İli'nde ise sıva üzerine yapılan duvar resimlerinin yanı sıra, teneke üzerine yağlı boya tekniğinin de uygulanmış olduğunu söyleyebiliriz.Anadolu'daki duvar resimlerini Başkent İstanbul'da ayıran en önemli özellik kronolojik gelişmenin olmayışıdır. XVIII. yüzyılın sonlarına tarihlenen Bursa Abdal Mahallesi'ndeki Ev, Soma Hızır Bey Camii ve XIX. yüzyılın başından Yozgat Başçavuş Camii gibi erken tarihli eserler, manzara konulu tasvirleri ile tema birliği açısından ortak ama kurgu ve betimleme anlayışı bakımından yeni bir üslup doğrultusunda kendi başlarına önem taşır. Öte yandan Merzifon eserlerinde bizzat imzası ile karşımıza çıkan Zileli Emin özgün üslubu ile adeta ?Osmanlı Dünyası?nın yaşamıyla ilgili ipuçlarını sembollerin diliyle kurgulamıştır. Özellikle son yıllarda ?Osmanlı Dünyası? adı altında tanımlanan Zileli Emin'in Merzifon Kara Mustafa Paşa Camii Şadırvan'ındaki konu dağarcığı geniş bir yelpazeye dağılan tasvirleriyle duvar resimlerindeki ?gelenekçi? üslubun sınırlarını aşar.Kronolojik gelişme olmayışının yanı sıra Anadolu'daki duvar resimlerinde bölgeye bağlı özelliklerden bahsetmek mümkün müdür? Sorusunu sorarak çalışmamızın özellikle değerlendirme aşamasında, katalog sisteminden elde ettiğimiz verilerle, yanıt aramaya çalıştık. Aynı bölge veya il sınırları içinde kalan binaların bazılarında özellikle XIX. yüzyılın ikinci çeyreğine tarihlenen Muğla Şeyh Camii ve Milas Bahaeddin Ağa Konağı karşılaştırıldığında üslup bakımında perspektif ve orantılara dayanan temel özellikler iki eserde de oldukça farklıdır. Bu karşılık Afyon, Denizli, Konya ve Gaziantep gibi şehirlerde özellikle duvar resimleri olduğu yerinde incelemelerle tespit edilmiş ve saptanan eserlerde üslup bakımından, hem kurgu, hem de işleniş özellikleri açısından benzer özellikler saptanmıştır. Bunun dışında farklı bölgeleri aynı başlık altında toplayıp, belirgin kılabilecek bir üslup birliği belirlemek, naif niteliğin tek ortak özellik olması dışında, zordur.Osmanlı İmparatorluğu'nun hemen her köşesine yayılmış olan duvar resimleri özellikle Batı ve Güneydoğu Anadolu'da, İzmir, Muğla, Antalya ve Antakya gibi kıyıya yakın kentlerde batı resim tekniklerini daha yakından tanıyan sanatçıların yetiştiği anlaşılmaktadır. Yine de XIX. yüzyıl sanatçıları daha çok kişisel üslupları ile dikkat çekmiştir. Tüm bu tespitlere göre toplumsal ve kültürel alanda olduğu gibi duvar resimlerinde de ?gelenekçi? anlayıştan kopmadan/kopamadan yeni bireşimlere gidilmiştir. Bu nedenle XVIII.-XIX. yüzyıllar ve sonrasında, hem Başkent (İstanbul), hem de Anadolu'da duvar resimlerinin bulunduğu eserler ?Resim Sanatımızda? belirli bir geçiş dönemini yansıtmaları bakımından önem taşır. Çalışmamızın sonucunda, Anadolu'da duvar resimleri üzerine incelediğimiz eserlerin sağladığı yeni verilerle sanatçıların, ister yerli ister yabancı olsun, bağlı oldukları geleneklerden uzaklaşmadan batı etkilerini özümsemeye çalıştıklarını söyleyebiliriz.
This doctoral thesis aims to determine the stylistic changes and transformation in frescoes in Anatolia linked to period and geography. Areas researched encompass all regions of Anatolia except Istanbul, the capital of the Ottoman Empire; time period spans 18th through 19th centuries; and building groups to be analyzed include all building types. The research method followed in the thesis was determined by answering questions and setting forth new findings through observations made in the research carried out to date. According to the inputs to hand, 153 buildings from the Ottoman Era were identified in Anatolia, the earliest dating to 1768 and the latest to 1908. We speak here of buildings which have partially or entirely preserved their originality in terms of subject matter, location and layout plan, style, materials, and technique. In the later stages of the research, seventy-eight works were scrutinized in seven regions under the heading ?Catalog.?It was determined that in buildings in Anatolia boasting ?frescoes? the latter consist of depictions made in differing and varied colors applied on dry plaster. Consequently, in terms of technique used in frescoes in Anatolia, it can be said that the depictions in most of these buildings were made using the same technique and materials. On the other hand, we did encounter an example unique in its technical application: The depiction of a landscape signed Ali Miralaygil on the side wall of the Havuzbaşı Köşk in Harput, Elazığ was done in charcoal. We can also add that in the Province of Gaziantep, besides frescoes done on plaster, the technique of oil on tin was also used.The major feature distinguishing frescoes in Anatolia from those in the Capital Istanbul is that there is no chronologic progression. Early works such as the House in the Abdal Neighborhood in Bursa dated to the end of the 18th century, the Hızır Bey Mosque in Soma, and the Başçavuş Mosque in Yozgat from the early 19th century, though having common features in terms of their landscape depictions and thematic unity, are important in and of themselves for their composition and depiction and because stylistically speaking they are new. On the other hand, with his original style Zileli Emin, the signed works of whom we encounter in the town of Merzifon, has virtually provided us with clues as to life in ?the Ottoman World? through the language of symbols. Zileli Emin surpassed the limits of the ?traditional? style in frescoes especially in his depictions on the Sadirvan (fountain in the yard of a mosque) of the Kara Mustafa Pasha Mosque in Merzifon; depictions whose repertoire of subject matter makes for a broad spectrum and which have recently been classified under the title ?the Ottoman World.?Apart from the fact that there is no chronological progression, is it possible to speak of regionally-related features in Anatolian frescoes? This is the question we sought to answer, especially at the evaluation stage of our research, through data obtained from the catalog system. In some of the buildings in the same region or within the same province, especially when comparing the Sheikh Mosque in Muğla and the Bahaeddin Aga Mosque in Milas, both dated to the second quarter of the 19th century, fundamental features based on perspective and proportion in terms of style are quite different in the two works. The same was observed to be true after in situ study of frescoes in such cities as Afyon, Denizli, Konya and Gaziantep, as similar characteristics were found stylistically speaking in the works in question, from the standpoint of both composition and execution. Otherwise, except for the fact that all the works are naïve it is hard to group varying regions under a single heading and point to an overriding unity of style.Although frescoes were done in almost every nook and cranny of the Ottoman Empire, it is particularly in Western and Southeastern Anatolia, and in cities with a proximity to the coast such as Izmir, Muğla, Antalya and Antakya that artists emerged who were familiar with the techniques of western painting. Nevertheless, artists of the 19th century were noted for their individualistic styles. All this indicates that, as in the social and cultural areas, so with frescoes, there were new syntheses achieved without abandoning, or indeed being able to abandon, the ?traditionalist? approach. Therefore during and after the 18th and 19th centuries monuments boasting frescoes, both in the capital (Istanbul) and in Anatolia, are of importance in that they reflect a certain transition period in the Turkish Art of Painting. As a result of the present study we may assert, based on fresh data obtained by examining monuments in Anatolia via their frescoes, that, whether local or foreign, the artists strove to embrace western influences while still remaining faithful to their traditions.