Tez No |
İndirme |
Tez Künye |
Durumu |
387804
|
|
Space, identity, and abjection: Purification of Beyoğlu / Mekan, kimlik ve iğrençleştirme: Beyoğlu'nun saflaştırılması
Yazar:EMİN ÖZGÜR ÖZAKIN
Danışman: YRD. DOÇ. DR. İNCİ BASA
Yer Bilgisi: İhsan Doğramacı Bilkent Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Ana Bilim Dalı
Konu:İç Mimari ve Dekorasyon = Interior Design and Decoration
Dizin:Beyoğlu Beyoğlu = Beyoğlu Beyoğlu ; Kimlik = Identity ; Saflaştırma = Purification
|
Onaylandı
Doktora
İngilizce
2011
151 s.
|
|
Beyoğlu, mekan ve kimlik tartışması için eşi bulunmaz zengin bir malzeme sunmaktadır. Semt, kuruluşundan bu yana farklı etnik, kültürel, dinsel, dilsel ve mimari öğeleri barındırmış ve bunları heterojen bir alaşımda kaynaştırmıştır. Her ne kadar Osmanlı Imparatorluğu'nun sosyo-politik dokusuna ters düşmemiş olsa da, Türk modernleşmesiyle birlikte Beyoğlu'na karşı bir hoşnutsuzluk baş göstermiştir. 20. Yüzyılda Beyoğlu, Türkiye Cumhuriyeti için hastalık yayan bir öğeye dönüştürülmüş ve karmaşık kimliğini saflaştırmaya yönelik birçok eyleme maruz kalmıştır. Bu eylemler Kristeva'nın, kimlik kurulumuna hizmet etmek üzere bir korku, iğrenme ve nefret öğesi üretme ve bunu dıştalamaya dayanan, iğrençleştirme kavramıyla okunabilir. Beyoğlu ve öğelerine yöneltilen iğrençleştirme sıklıkla saf kimliği geçmişte üreten bir nostalji söylemi ile maskelenmektedir. 20. Yüzyılda Beyoğlu, çoğunlukla şoven, ulusal, dinsel ve ahlaki kimlikler üreten kirletilmiş bir kaynağa dönüşmüştür. Bu gerçek, iğrenilenin sadece ortadan kaldırılacak bir figür olarak görüldüğü bir çeşit iğrençleştirmeyle işleyen özcü kimlik kurulumuna karşı eleştirel bir mesafe gerektirmektedir. Etik tartışmasıyla desteklenen yapısalcı sonrası varlıkbilim, kimlik kurulumuna yönelik olarak, dıştalananın içselleştirildiği, şiddet içermeyen sürdürülebilir bir yaklaşım sunmaktadır.
|
|
Beyoğlu provides uniquely rich material for a discussion on space and identity. Ever since its very foundation, the district has accommodated different nations, cultures, religions and architectural styles which were blended into a unique amalgam. Even if Beyoğlu fitted in the socio-political fabric of the Ottoman Empire, along with the Turkish modernization, there aroused a discontent over its identity. In the 20th century, Beyoğlu was turned into a contaminating element for the Turkish Republic and was subjected to various incidents that attempted to purify its complex identity. These incidents may well be read with Kristeva?s ?abjection?, a concept that serves in identity construction by simultaneously inventing and excluding an element of fear, revulsion, and hatred. Abjection towards Beyoğlu and its components were commonly masked by a nostalgic discourse that invented a pure bygone identity. In the 20th century, Beyoğlu has become a defiled resource, serving to perform and generate identities; but mostly chauvinist, nationalist, religious, and moralist ones. This fact necessitates a critical distance towards the essentialist view of identity construction operating with abjection, where the abject figure is merely regarded as something to be annihilated. Supported with an ethical dimension, post-structuralist ontology provides a non-violent and sustainable approach towards identity construction that necessarily includes the excluded. |