Tez No İndirme Tez Künye Durumu
144152 Bu tezin, veri tabanı üzerinden yayınlanma izni bulunmamaktadır. Yayınlanma izni olmayan tezlerin basılı kopyalarına Üniversite kütüphaneniz aracılığıyla (TÜBESS üzerinden) erişebilirsiniz.
Yahudiler, Siyonizm ve Türkler / Jews, Zionism and Turks
Yazar:ZUHAL ZELİHA KAYA
Danışman: PROF. DR. İSRAFİL KURTCEPHE
Yer Bilgisi: Akdeniz Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / Tarih Ana Bilim Dalı
Konu:Tarih = History
Dizin:
Onaylandı
Yüksek Lisans
Türkçe
2004
416 s.
11 ÖZET Bir milletin ahlâk ve karakter yapısının oluşumunda dinlerinin ve tarihî geleneklerinin işaretleri vardır.Bir başka ifâdeyle, millet aldığı dinî ve tarihî terbiyenin mahsûlüdür. Bu itibarla, milletleri tanımanın ilk alfabesi, tarihi gelişimlerini araştırıp incelemekle mümkündür. Bu gerçekten hareketle, konumuzun aslî unsuru olması sebebiyle, Yahudi toplumunu tanımakla işe başlamanın doğru bir tesbit olduğu kanaatindeyiz. Zira söz konusu konumuzun bugün merkezinde oturan unsur Yahudi toplumu ve bu toplumun düşünceleridir. Tabiidir ki bu toplum, planladığı fikriyatım, dünyadaki tüm milletlere, her türlü imkânı kullanarak yaymakta ve neticesinden de nemâlanmaktadır. Tek gayeleri kimliksiz, hudutsuz, milliyetsiz bir dünya düzeni kurup, bu düzen içinde tüm insanları birer tüketici yapıp, sömürmektir. Bu kavmin, inançlarını besleyen tahrif edilmiş Tevrat, Kabbala ve Talmud incelendiğinde, dâima kendilerine hizmet eden bir dünya tasavvur ettikleri görülür. Doğdukları ve bir millet oldukları Mısır'dan, Hz Musa ile çıkışları, Filistin bölgesine gelmek için katettikleri Sina Çölü ve Hz Musâ'mn burada Tür Dağı'na çıkışı, bu sırada peygamberlerinin yokluğundan istifâde ile sapmaları, kendilerine göre tanrı icat etmeleri, kırk sene ceza olarak, Allah tarafından bu sahrada hapsedilmeleri, bu arada peygamberlerini bile bizar etmeleri bilinen tarihi vakıalardır. Daha sonra peygamber Yûşâ tarafından Filistin'e sevk edilmişlerdir. Bu bölgede, Süleyman Peygamber' in ölümüne kadar yaşadıktan sonra, parçalanmışlar ve ikiye ayrılmışlardır. Yaklaşık iki yüz sene birbirleriyle mücâdele eden bu kavmin bir kısmı Âsurlular tarafından bir kısmı da Bâbilliler tarafından yıkılmıştır. Bilâhare, 70 sene Bâbil'de sürgün hayatı yaşadıktan sonra, sırayla İran, Makedonya, Mısır ve Roma İmparatorluğu'nda yine topluluk hâlinde yaşamışlardır. Yaşadıkları bütün bu ülkelerin önemli siyâsî ve ticarî mevkilerinde yer almışlardır. Hıristiyanlığın zuhurundan sonra, kendi bozuk itikâdlarmı bu dine de sokmuşlar ve Hıristiyanların da safiyetini bozmuşlardır. Bu bozuk Hıristiyan inancı ağırlıklı olarak Protestan mezhebinin çeşitli dallarında vücût bulmuştur. Genel olarak, maddeci, materyalist bir görüş ve inanışa sahip olan Yahudiler, bu inançlarını, içinde yaşadıkları birçok millete empoze etmişlerdir. En belirgin örnekleri, zamanın süper devleti olan Roma İmparatorluğu' nun hukuk düzeni içinde yapılmıştır. Amerika kıtasının keşfinden sonra, Avrupa'dan buraya göç eden insanların içinde elbette bu kavim de vardı. Bilinen karakterlerini orada da uygulamakta gecikmediler. Bugün de artık açıkça görüldüğü gibi, ABD'nin idarî, siyâsi ve ekonomik kadrolarında görev almışlardır.Ill ABD'nin Osmanlı Devleti ile tanışması Garp Ocakları vasıtasıyla olmuştur. Daha sonra, 1830 Ticâret Antlaşmasıyla Osmanlı ile resmen tanışan ABD, her zaman tek taraflı ticarî çıkarları öne sürmüştür. Osmanlı împaratorluğu'ndaki, ABD elçilik mensupları, moda tabiriyle "azınlıkların yaşayış şartlarını iyileştirme" baskıları ile diğer Avrupa ülkeleri gibi, Osmanlı Devleti'nin iç işlerine müdahaleden geri durmadılar. Kurdukları misyonerlik teşkilâtı (ABCFM), diğer ülkelerin misyonerlik faaliyetlerini geride bırakmıştır. ABD'nin "özelleştirilmiş'1'' devlet politikasını yürüten bu kuruluş (ABCFM), Osmanlı siyasî hayatında çok müessir olmuş, ülkenin parçalanmasında büyük rol oynamıştır. Bu teşkilât incelendiğinde, ilk kuranlardan itibaren görülmektedir ki, idare heyetlerinde, karar organlarında, dâima Yahudiler bulunmuştur. İşin derinine inildiğinde,misyonerlik çalışmalarının hiçbir zaman görünürdeki yüzü için yapılmadığı ve bu çalışmaların büyük bir organizasyon mahsûlü olduğu görülmektedir. Böylece büyük bir Yahudi kuruluşunun maksadı da tarihlerinden beri ortaya koydukları fikriyatlarından ayrı olmasa gerektir. ABD de Avrupa ülkeleri gibi, Osmanlı Devleti'nin zayıf noktalarını dâima kullana gelmiştir. Bir Yunanistan,bir Bulgaristan bir Makedonya bir Girit ve hattâ Kıbrıs, Filistin, Suriye, Irak Osmanlı'dan koparılmıştır.Fakat Doğu' da Ermenistan onların gönüllerine göre genişleyemediği için, bugün ikide bir Amerikan senatosunda sözde "soykırım" kararlan çıkarılıp, siyâsî baskı unsuru olarak, Türkiye'ye karşı kullanılmaktadır. Lozan görüşmelerinde, ABD'nin tutum ve davranışları ne ise, bugün de değişen bir şey yoktur. Yüzyıllardan beri Batı'da sürüp gelen dünya hâkimiyet savaşı, Tevrat prensipleriyle incil prensipleri arasında cereyan etmektedir. Yahudi inançlarına göre, dünya hâkimiyeti kendilerine verilmiştir. Hıristiyanlara göre ise de Hz İsâ'mn kavmine verilmiştir. Ancak bugün artık tamamen görünmektedir ki, Yahudiler Hıristiyanlara baskın çıkmışlardır. ABD,bugün de neticeleri görüldüğü gibi, dünyaya her şeyden önce kültür emperyalizmiyle sahip olmaya çalışmış bunu da iş adamları marifetiyle yapmıştır. Hiçbir zaman unutulmamalıdır ki, "ABD" demek "Büyük İsrail" demektir.
IV JEWISHES, ZIONISM AND TURKS SUMMARY The formation of the moral and characteristic structure of a nation contains the signs of their religions and historical traditions. Therefore, the abc of getting to know a nation is possible with the analysis of their historical development. From this point of view, we consider that it is suitable to start with the Jewish nation since it is the chief element of our subject. Because the element that is in the center of our subject is the Jewish nation and their thoughts. It is obvious that this society has spread its planned thoughts to all the nations in the world, using all sorts of means and thus benefited from the result. Their only aim is to build a world order without any identities, borders and nations and make all the people a consumer to exploit them. When the Old Testament, Cabbala and Talmud, which feed the faiths of this nation, are analyzed, it is seen that they have imagined a world which always serve them. Their exit with the Prophet Moses from Egypt, where they were bom and became a nation, their journey across Sina Desert to reach Palestine and the Prophet Moses' ascending Mount Tur, their deviation in the absence of their prophet, their inventing a god, and thus their imprisonment in this desert as a punishment by Allah, meanwhile their distressing even their own prophet are known historical events. Then they were sent to Palestine by the Prophet Yusa. After living in this religion until the death of the prophet Suleiman, they split up into two parts. One part of this nation, which fought each other about two hundred years, was defeated by Assyrians and the other by Babylonians. After living as an exile in Babylon for 70 years, they lived as a society in Iran, Macedonia, Egypt and Roman Empire in succession. They got important political and commercial positions in all these countries they lived in. After the emergence of Christianity, they injected their spoilt beliefs into this religion as well, and thus spoilt the originality of Christians. This spoilt Christian belief emerged mainly in the branches of Protestant doctrine. Generally, the Jews, who have a materialist point of view and faith, imposed these beliefs on the various nations in which they lived. The most distinctive examples happened in the law system of Roman Empire, which was the super power of the time. After the discovery of America, among the people who migrated from Europe was of course this nation. They did not delay applying their usual characteristics there as well. As it is clearly seen today, they have had positions in the administrative, political and economical staff of the USA.The USA's meeting Ottoman State was via Garp Ocakları. Then the USA, which met Ottomans via Commercial Treaty in 1830, always considered its single sided commercial benefits. The members of the USA embassy in the Ottoman Empire, like the other European countries, did not hesitate to interfere with the interior affairs of the Ottoman State using the pressure method of "improvement of the living conditions of the minorities". The activities of the other countries fell behind the missionary organization (ABCFM), which they founded. This foundation (ABCFM), which carried out the "specialized" state policy of the USA, influenced the Ottoman political life and was of a great role in its collapse. When this organization is analyzed, it is seen that the Jews had always taken place in its exclusive staff and decisive organs. When profoundly analyzed, it is understood that the activities of missionary was never used for the reason that was stated and that these activities were the products of a large organization. It is most likely that the aim of such a huge Jewish organization was not different from the conception they had had since the beginning of their existence. Like the European countries, the USA used the weaknesses of Ottoman State. Greece, Bulgaria, Macedonia, Crete and even Cyprus, Palestine, Syria and Iraq were taken from Ottoman State. However, as Armenia has not been able to spread in the East as they wish, they have constantly put the so called "genocide" on the agenda in the American senate, using it against Turkey as a political pressure element. The USA's attitudes in Lausanne talks have never changed so far. The domination war on the world which was continued in the West for hundreds of years is between the principles of Old and New Testaments. According to Jewish beliefs, the domination of the world has been given to them, whereas Christians believe they have been given the domination. But it is clearly seen today that Jews are superior to Christians. As the results show us today, the USA has tried to own the world via cultural imperialism using the businessmen. It must never be forgotten that the "USA" means the "Great Israel".