Cinsel saldın günümüzde hızla artan ve en ciddi boyutlardaki şiddet suçlarından biridir. Son zamanlardaki istatistikler, cinsel saldırganlığın korku verecek düzeyde arttığını ve bu artış ile ters orantılı olarak da ortaya çıkma oranının çok az olduğunu göstermektedir. Bu nedenle cinsel saldırıların önlenmesine ve faillerin tedavisine yönelik artan bir ihtiyaç vardır. Suça iten faktörlerin ortaya konması suçun önlenmesine yönelik çalışmaların temelini oluşturur. Ülkemizde bu tür geniş kapsamlı araştırmaların olmaması bu çalışmalım oluşmasını sağlamıştır. Bu çalışma ile çok değişkenli model doğrultusunda cinsel saldırıya neden olan bilişsel, duygusal ve kişilik faktörlerini belirleyerek ve suçlu profilini ortaya koyarak gerek önlemler ve erken müdahale programlan için, gerekse de bu suçtan hüküm giymiş kişilerin rehabilitasyonu açısından önemli bilimsel katkılar sağlamak amaçlanmıştır. Çalışma grubu Ocak - Ekim 2002 tarihleri arasında çocuğa ve yetişkine yönelik cinsel saldın suçu nedeniyle (720 sayılı TCK 414. ve 416. maddelerinden) Bursa, İzmit, Edirne, Tekirdağ, Kırklareli, Çanakkale ve Balıkesir Kapalı Cezaevlerinde bulunan toplam 102 hükümlüden ve bu güne kadar hiç bir suç öyküsü olmayan, tutuklanmamış ve gözaltına alınmamış, devlet kurumlarında çalışan 50 kişiden oluşan kontrol grubundan oluşmaktadır. Katılımcılara çalışmacı tarafından hazırlanan görüşme formu, saldırganlık envanteri, durumluk-sürekli öfke ifadesi envanteri, cinsel tutum ölçeği ve kadına yönelik düşmanlık ölçeği uygulanmıştır. Araştırma bulgularına göre hükümlüler ile kontrol grubu arasında saldırganlık, öfke ve kadına yönelik düşmanlık ölçeklerinde anlamlı farklılıklar belirlenmiş ve hükümlülerin kontrol grubuna nazaran daha geleneksel ve maskülen cinsel tutumlara sahip oldukları, saldırganların kadın cinselliği ve cinsel saldın mağduru ile ilgili kalıp yargılardan etkilendikleri, cinsel saldın ile ilgili değerlendirmelerini bu bilişsel çarpıklıklar doğrultusunda yaptıkları saptanmıştır.Cinsel saldın da bulunan erkeklerle ilgili ciddi risk faktörlerinin ortaya konması tecavüzü önleme programlan için önemli bilgiler verecektir.
|
Sexual assault is one of the most serious and rapidly increasing violent crimes nowadays. Recent statistics shows that sexual assaults have been increasing in alarming rates and disclosure rates are very low and inversely related with that increase. Therefore, there is an increasing need for prevention of sexual assaults and the treatment of the offenders. Identification of underlying factors of crime is the basis of studies in crime prevention. In our country, lack of such large-scale studies has led to this study. With that study, with the identification of cognitive, emotional, and personality factors that causes sexual assault, and demonstration of criminal profile, a significant scientific contribution was aimed in a multivariate model for both protections as well as early intervention programs, and rehabilitation of those sentenced of this crime. Study group consisted of 102 prisoners located in Bursa, Izmit, Edirne, Tekirdağ, Kırklareli, Çanakkale and Balıkesir high security prisons between January-October 2002 due to sexual assault crime toward child and adult (720 TCK code 414. and 416) and a control group consisted of 50 persons who has no criminal history, never been arrested and employed in public sector by today. Participants were given an interview schedule, which is prepared by researcher, aggression questionnaire, state-trait anger questionnaire, sexual attitudes scale, and hatred toward women scale. Study results revealed that there were significant differences between prisoners and control group in aggression, anger, and hatred toward women scales, it was also found that prisoners were more traditional, and have more masculine sexual attitudes; offenders influenced by stereotypes related with women sexuality and victim of sexual assault, evaluated sexual assault based on these cognitive distortions. Identification of serious risk factors of male sexual offenders will provide important information for rape prevention programs. |