Tez No İndirme Tez Künye Durumu
335989
Anevrizmaya bağlı subaraknoid kanamalarda tedavi (cerrahi klipleme-koil embolizasyon) sonrası yoğun bakım ünitesinde gelişen elektrolit denge bozuklukları ve yapılan tedavilerin retrospektif olarak gözden geçirilmesi / The retrospective study of electrolyte imbalance occuring in intensive care unit after treatment (surgical clipping-coil embolization) of subarachnoid hemorrhage due to aneuryms and medical treatment strategies of them
Yazar:BANU ERTEN TOL
Danışman: DOÇ. DR. YUSUF TUNALI
Yer Bilgisi: İstanbul Üniversitesi / Cerrahpaşa Tıp Fakültesi / Anesteziyoloji ve Reanimasyon Ana Bilim Dalı
Konu:Anestezi ve Reanimasyon = Anesthesiology and Reanimation
Dizin:Anevrizma = Aneurysm ; Cerrahi tedavi = Surgical treatment ; Elektrolitler = Electrolytes ; Hemorajiler = Hemorrhage ; Retrospektif çalışmalar = Retrospective studies ; Subaraknoid kanama = Subarachnoid hemorrhage ; Yoğun bakım üniteleri = Intensive care units
Onaylandı
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2011
56 s.
Bu çalışmada anevrizmaya bağlı subaraknoid kanamalarda işlem yapıldıktan sonra yoğun bakım ünitesinde gelişen sıvı elektrolit bozuklukların sıklığı, tedavileri, yoğun bakım ünitesindeki yatış süresi üzerine etkileri ve cerrahi klipleme ile koille embolizasyon işlemindeki sıvı elektrolit bozukluklarının karşılaştırılması araştırıldı. Anevrizmaya bağlı subaraknoid kanamalarda işlem yapıldıktan sonra sıvı elektrolit dengesine ait erken bulguların değerlendirilmesi ve tedavinin yönlendirilmesi amaçlandı.ASA I-III grubu anevrizmatik subaraknoid kanama nedeniyle cerrahi ya da nöroradyolojik tedavi yapılan 28 hasta retrospektif olarak incelendi. Anevrizmanın yeri, işlemi (cerrahi klipleme ya da koille embolizasyon), kanama günü, işlem günü, hastanın cinsiyeti, yaşı, vücut kitle endeksi, serum sodyum değeri ve osmolalitesi, idrar sodyum değeri ve osmolalitesi, serum potasyum değeri, idrar potasyum değeri, serum kortizol seviyesi, parenteral ve enteral alınan sıvı miktarı ile sıvı dengesi, santral ven basınç değeri, C-Reaktif Protein (CRP), Glasgow Koma Skalası (GKS), prognozu ve yoğun bakım ünitesi yatış süreleri kaydedildi. Çalışmamızda cerrahi klipleme yapılan olgular Grup I, endovasküler koil ile embolize edilen olgular Grup II olarak sınıflandırıldı. Serum magnezyum değeri, serum kalsiyum değerine bakıldı fakat takip sonucu yeterli olmadığı için çalışmamıza alınmadı.Pulmoner ve renal hastalıkların varlığı ve ASA IV hastalar çalışmaya dahil edilmediler.Yoğun bakım ünitemizde takip edilen 28 olgunun 15'ine (%53,6) cerrahi klipleme, 13'üne (%46,4) koil ile embolizasyon yapıldı. Grup I ve grup II arasında yaş, vücut kitle endeksi (BMI), yoğun bakımda kaldığı gün ve cinsiyet dağılımına göre istatistik olarak anlamlı bir farklılık gözlenmedi. Anevrizmaların yerleşimine göre Grup I ve Grup II olgularda anterior kominikan arter anevrizması çoğunluğu oluşturmaktaydı. Grup I ve grup II arasında elektrolit dengesi değişimleri, prognoz istatistik olarak anlamlı bir farklılık göstermedi (p>0,05). Hiponatremi grup I ve II'de erkeklerde daha sık görülmüştü fakat gruplar arasında istatistik olarak anlamlı bir farklılık saptanmadı. Hiponatreminin görülme zamanı her iki grupta da vazospazm dönemine eşlik etti. Hiponatremi görülen olguların yoğun bakım ünitesine alındığındaki GKS hiponatreminin görüldüğü dönemdeki GKS, olgunun yoğun bakım ünitesinden ayrıldığındaki GKS değeri, santral ven basıncı (SVB), sıvı balansı, C-Reaktif Protein (CRP), kortizol, prognoz ve yoğun bakım ünitesinde kaldığı sürenin gruplara göre dağılımları istatistik olarak anlamlı bir farklılık göstermedi (p>0,05). Hipernatremi ve hiponatremi olguları arasında yoğun bakım ünitesine alındığındaki GKS ve yoğun bakımdan ayrıldığındaki GKS'da hipernatremi olan hastalar aleyhine istatistik olarak anlamlı farklılık gösterildi (p<0,05). Çalışmamızdaki olgularda hiperkalemi görülmedi. Hipokalemi görülen olguların gruplar arasında potasyumun ilk azaldığı değer, potasyumun kanamadan sonraki kaçıncı günde azaldığı, prognoz ve yoğun bakım ünitesinde kaldığı süre olarak dağılımı istatistik olarak anlamlı bir farklılık göstermedi (p>0,05).Anevrizmaya bağlı subaraknoid kanamalarda cerrahi ya da nöroradyolojik endovasküler tedavi sonrası serebral kaynaklı sıvı elektrolit bozukluklarının sık olarak görüldüğü, bunun vazospazm, serebral ödem, konfüzyon, konvülziyon ve koma gibi nörolojik bozukluklara yol açarak altta yatan patolojinin kötüleşmesine neden olabileceği unutulmamalıdır. Biz çalışmamızı retrospektif olarak yaptığımız için bazı verilere ulaşmak sorun olmuştur. Araştırmamız sonucunda tanı ve tedavi için standart bir protokol ve kayıt oluşturmanın gerekliliği bir kez daha görülmüştür.
In this study it was researched the frequency of fluid-electrolyte disorders after aneurysmal subarachnoid hemorrhage operations, treatment methods, their effects on the length of stay in intensive care unit and the comparison of fluid-electrolyte disorders between the surgical clipping and coil embolization. We aimed the determination of the early symptoms of electrolyte-fluid balance after aneurysmal subarachnoid hemorrhage operations for the treatment guidance.We examined 28 patients in group ASA I-III retrospectively who were hospitalized and operated or had neuroradiogical therapy because of the aneurysmal subarachnoid hemorrhage The localization of aneurysm, type of operation(surgical clipping or coil embolization), date of hemorrhage, date of operation, sex of patients,body mass index, serum sodium level and osmolality, urine potassium level, serum cortisol level, liquid level and fluid balance which taken parenteral and enteral, central venous pressure , C-reactive protein (CRP), glasgow coma score (GCS), prognosis and length of stay in intensive care unit were recorded. The patients who were embolized surgically are classified as Group I, the patients who were embolized with endovascular coil are classified as Group II. Serum magnesium and calcium levels were recorded but because the follow-up were not exact we didn?t.The existence of pulmonary and renal diseases and ASA IV patients were exluded.The fifteen of the patients (%53.6) were applied surgical clipping and thirteen of the patients (%46.4) were applied coil embolization. All the patients were followed in our intensive care unit. There was no statistically significant differences between Group I and Group II in body mass index, sex and the length of stay in intensive care unit. Anterior communicating artery aneurysm were the majority of the cases through the site of the aneurysms within Group I and Group II. There was no statistically significant fluid-electrolyte balance and prognostic differences between Group I and Group II (p>0,05). Hyponatremia was more frequent in the males in group I and II but there wasn?t statistically significant difference. In both goups hyponatremia were examined during vasospasm. We determined glascow coma scala when the patient has admitted to ICU, during hyponatremia and when discharged. We recorded also central venous pressure, fluid-electrolyte balance, C-reactive protein, cortizol level, prognosis and the length of stay. There was no statistically significant difference between groups (p>0,05). There was significantly difference in glascow coma scala when the patients admitted and discharged from ICU between hyponatremia and hypernatremia (p<0,05). In the cases with hypernatremia glasgow coma scala was worse. Hyperpotassemia was not observed in our cases. Through the parameters of the first decrease level of potassium, the date of potassium level started to decrease, prognosis and the the length of stay in intensive care unit;Statistically significant differences were not observed within the dispersion through groups of cases with Hypopotassemia (p>0,05).It must not be forgotten that cerebral originated-fluid and electrolyte disturbances are very common after the surgical or neuroradiological endovascular treatments which can cause neurologic disorders like vasospasm, cerebral edema, confusion, convulsion and coma that may cause to underlying pathology to be deteriorated. Because we studied retrospectively, it was difficult for us to reach some data and parameters. It is well understood that the necessity of the constitution of a standart diagnostic protocol and medical record cards for diagnosis and treatment plan.