Tez No |
İndirme |
Tez Künye |
Durumu |
600995
|
|
Ermeni ve Süryani müverrihlerin kaleminden Selçuklular Döneminde Türklerin Anadolu'ya girişi (I. Kılıçarslan dönemine kadar ) / The entry of Turks to Anatolia in the Seljuk period from the pen of Armenian and Syrian revolutions (up to i. Kiliçarslan period )
Yazar:HANRİET BASOĞLU
Danışman: DR. ÖĞR. ÜYESİ ZEKERİYA TÜRKMEN
Yer Bilgisi: Beykent Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / Tarih Ana Bilim Dalı / Tarih Bilim Dalı
Konu:Tarih = History
Dizin:Anadolu Selçukluları = Anatolian Seljuks ; Ermeniler = Armenians ; Kılıç Arslan I = Kılıç Arslan I ; Orta Çağ = Middle Ages ; Selçuklular = Seljuks ; Selçuklular Dönemi = Seljukids Period ; Süryaniler = Syrians ; Tarihçilik = Historiography
|
Onaylandı
Yüksek Lisans
Türkçe
2019
274 s.
|
|
Türklerin yaşadıkları yerler ve olaylar hakkında yaptıklarını anlatabilecek yazılı kaynaklar VIII. Yüzyılın ortalarına kadar maalesef mevcut değildir. Bu dönemlerde yaşananları ancak farklı milletlerin kaleme aldıkları kaynaklardan ulaşılabilmektedir. Ermeni kaynaklarından Türklerin, İlk Çağ'dan itibaren batıya doğru göçler yaptıkları hakkında bilgilere ulaşılmaktadır. Ancak Ermeni kaynaklarının Türklerden detaylı şekilde bahsetmesi Selçuklu dönemi ile başlamaktadır. Türklerin Anadolu'ya geçişleri XI. yüzyılın ikinci yarısında gerçekleşmiştir. Bizans (Doğu Roma) İmparatorluğu'nun 1020'li tarihlerden itibaren doğu bölgesinde yaşayan Ermenilere karşı izledikleri politikanın değişip, bu bölgeyi savunmasız ve askeri bakımdan güçsüz bırakmaları sonucunda Türkler (Selçuklular), Anadolu'nun doğusuna kayıtsız kalmayıp, seferler yapmaya başlamışlardır. Türk tarihi açısından bu bölgeye geliş ve yerleşim sürecini dönemin İslam, Bizans, Gürcü kaynaklarından öğrenildiği gibi Ermeni ve Süryani kaynaklarından da öğrenebilinmektedir. Ermenilerin ve Süryanilerin Türklerle karşılaşması, Selçukluların Anadolu'ya gelişleri ile başlar. Aynı dönemde Ermenilerin, Bizans'ın (Doğu Roma) doğusunda bulunan eyaletlerde krallıklar halinde yaşaması, Selçukluların da keşif akınlarını Anadolu'nun doğu bölgelerine yapması, bu iki milletin karşılaşmalarına neden olmuştur. Böylelikle bire bir karşılıklı mücadele içine girip, tüm olayların sebep ve sonuçlarına hakim olan Ermeni ve Süryani halkının müverrihleri bu gelişmeleri kayıt altına almışlardır. Bu kayıtlar Vekayinameler adı altında toplanmışlardır. Vekayinameler vakaların tasviri ve sağlam bir kronolojinin tespiti için birinci derece önemli eserler olmuşlardır. Günümüze ulaşmış tarihi bilgilerin büyük bir çoğunluğunun din adamlarının elinden çıkmış olması, kaynaklardaki üslupta bilimsel aktarımdan uzak, dini ve milli
duygularının güçlü olmasından dolayı, kutsal değerlerin ağırlıkta olmasına neden olmuş, galibiyetlerin nedeni olarak Tanrı'nın lütfu, yenilgilerin ise Tanrı'nın cezalandırması şeklinde kutsal anlamlar yüklenerek aktarılmıştır. Bu şekilde aktarımların en önemli nedeninin ise Hristiyanlara ait olan kutsal mekanların, Müslüman olan Türklerin eline geçmiş olmasıdır.
İslam kaynakları, Türklerin batıya yönelme dönemini, bilhassa Anadolu'ya, Bizans (Doğu Roma) topraklarındaki ilk fetih hareketlerini yakından takip edebilmekten yoksun kalmışlardır. Yazılan eserlerde ise Selçuklu hükümdarlarının kazandıkları zaferleri müjdeleyen bilgiler olurken, olayların detayını, gelişimini ve sonucunu anlamak zordur. Özellikle Selçuknamelerde fark edilebilen abartılar, yaşananların gerçekliği konusunda zaman zaman kuşkulara neden olabilmekle beraber özellikle Malazgirt Savaşı'ndaki aktarımlarda bu yönde olup, eksik ya da yanlış aktarımlara rastlanabilmektedir. Bizans kaynaklarında ise Türklerin, ancak Bizans payitahtına yanaştığı ve ciddi tehlike teşkil etmeye başlaması üzerine kayıtlara alınmış özellikle batı Anadolu'daki olaylar kaleme alınırken, Türklerin ilk ele geçirdikleri Doğu Anadolu coğrafyasındaki olayları ve toprak kayıplarını kaleme almamışlardır. Yazarların sarayın isteği üzerine bu eserleri hazırlamaları da tarafsız bir gözle yazmalarına engel olmuştur. Ermeni, Süryani ve Gürcü kaynakları ilk dönem fetih hareketleri konusunda en değerli kaynaklar arasında yer almışlardır. Bu kaynakların tamamı, aynı veya farklı bilgileri bütünü tamamlayan parçalar misali dönemi tüm açıklığı ile ortaya çıkarmaya çalışırlar. Ermeni kaynaklarının sayısal çokluğu, farklı bölgelerde yaşamış müverrihlerin, farklı bakış açılarıyla olayları kaleme almaları dönemin kaynaklarına zenginlik katmaktadır.
Aristakes Lastivertzi, Urfalı Mateos, Başkomutan Simbat, Tovmas Artzruni, Müverrih Vardan, Urfalı Vahram, Müverrih Hetum, Genceli Giragos, Anili Samuel, Istepanos Orbelyan adlı Ermeni, Gregory Abu'l Farac, Süryani Mihail adlı Süryani müverrihlerin ve yazarı belli olmayan bir anonim Süryani kaynağı birbirleri ile karşılaştırılarak, Türklerin Anadolu'ya gelişi, yerleşim süreci, Büyük Selçuklu Devleti ve Türkiye Selçuklu Devleti'nin başlangıç dönemi olan 1016-1105 tarihleri arası detaylı olarak incelenmiştir. Ayrıca bu Türk devletlerinin Ermeni, Süryani ve Bizans ile olan ilişkileri aktarılırken, Ermeni ve Süryanilerin Bizans ile olan ilişkileri de aktarılmış, ayrıca dönemin Arap emirleri, Halifeleri, Türk Beyliklerinden Danişmentler ve Artukoğulları, Haçlı seferleri hakkında da bilgilere ulaşılmaktadır. Türk tarihi açısından önemli olan bu müverrihlerin kısa hayat hikayeleri ve eserleri hakkında da bilgilere yer verilmiştir.
Büyük Selçuklu Devlet'nin kuruluş dönemini ve Anadolu'ya geliş sürecini Çağrı Bey ve Tuğrul Bey'in hükümdarlık dönemlerinde, Anadolu'ya yerleşip, siyasi bir oluşum haline gelme sürecini ise Sultan Alparslan, Melikşah ve Berkyaruk'un hükümdarlık dönemlerinde, ayrıca 1075 tarihinde kurulan Türkiye (Anadolu) Selçuklu Devlet'nin kuruluş sürecini, hükümdarları olan Kutalmışoğlu Süleymanşah ve I. Kılıç Arslan dönemleri Ermeni ve Süryani müverrihlerin kaleminden detaylı
olarak aktarılmıştır. Büyük Selçuklu Devleti Sultanlarından Berkyaruk'un ölümünden sonra tahta geçen Sultan Muhammet Tapar dönemi ve sonrası Büyük Selçuklular açısından kargaşa ve çöküş dönemi olmuş, son Sultan Sancar döneminde bir toparlanma olsa bile aynı dönmemde yaşanan iç karışıklıklar, Türkiye Selçuklularının yükselişi ve Haçlı Seferleri, Büyük Selçuklu Devleti'nin sonunu hazırlamıştır. Büyük Selçuklu Devleti'nin çöküşe başladığı 1104 tarihinden yani Muhammet Tapar'ın hükümdarlığından 1157 Sultan Sencer'in ölümü ile beraber Büyük Selçukluların yıkılış sürecine kadar olan gelişmeler çalışma konusu açısından özet olarak aktarılmıştır.
Bu çalışmada ortaya çıkarılan, Anadolu coğrafyasında yaşayan Ermeni, Süryani ve Grek (Doğu Romalı-Bizans) milletlerinin Türkler ile karşılaşması, çatışması, siyasi ilişkileri ve muharebeleri dönemin Ermeni ve Süryani müverrihlerinin kaleme aldığı on üç adet kronikten yararlanılarak aktarılmıştır. Müverrihlerin yaşadığı ve kaleme aldıkları coğrafyanın ağırlıkta Doğu Anadolu olması nedeni ile de batı Anadolu bölgesinde yaşanan olaylar kısmi veya yüzeysel, kimi zaman da eksik olarak kaleme alınmıştır. Dini ve milli duygularla yazılmış olmalarına rağmen, Doğu Anadolu'nun Türkler tarafından işgal ve fetih süreçlerini bütün detaylarıyla aktarmaları açısından Ermeni ve Süryani kaynaklarının önemi, özellikle aynı dönemde yaşayan tarihçilerin bu olaylara habersiz veya ilgisiz kalmalarından dolayı son derece önem ve değer taşımışlardır. Ayrıca kroniklerde yer alan en küçük yerleşim yerlerinde dahi gerçekleşen Türk yayılımının ayrıntılarının aktarılmış olması, günümüzde bu bölgelerdeki yaşanan değişimlerin en önemli tarihi tanıkları olmalarını sağlamıştır.
|
|
Written sources about the places and events of Turks VIII. Unfortunately, it did not exist until the middle of the century. What happened in these periods can only be reached from the sources written by different nations. It is reached from the Armenian sources that Turks have migrated to the west since the First Age. However, the Armenian sources talk about the Turks in detail, starting with the Seljuk period. Transition of Turks to Anatolia XI. It took place in the second half of the century. As a result of the change in the policy of the Byzantine (Eastern Roman) Empire against the Armenians living in the eastern region since the 1020s and leaving this region vulnerable and militarily weak, the Turks (Seljuks) did not remain indifferent to the east of Anatolia and started to make campaigns. In terms of Turkish history, the process of arriving and settling in this region can be learned from the sources of Islam, Byzantium and Georgian, as well as from Armenian and Syriac sources. The encounter of the Armenians and the Assyrians with the Turks begins with the arrival of the Seljuks in Anatolia. In the same period, the Armenians lived in the kingdoms of the provinces in the east of Byzantium (Eastern Rome) and the Seljuks made their discovery raids to the eastern regions of Anatolia, which led to the encounters of these two nations. In this way, the Armenian and Syriac people, who entered into a mutual struggle and mastered the causes and consequences of all events, recorded these developments. The vast majority of the historical information that has survived to the present day has come from the hands of the clergy, the source of scientific transmission in the style, away from the strong religious and national emotions, the sacred values have caused weight, God's grace as the cause of the defeat of the sacred in the form of punishment. meanings have been transferred by loading. The most important reason for this transference is that the holy places belonging to the Christians were passed into the hands of the Turks who were Muslims.
Islamic sources have been deprived of being able to closely follow the period of the Turks' movement towards the west, especially the first conquest movements in the Byzantine (Eastern Roman) lands. In the works written, there is information that announces the victories of the Seljuk rulers, but it is difficult to understand the details, development and outcome of the events. Exaggerations, which can be noticed especially in the Seljuks, can sometimes cause doubts about the reality of the events, but this is especially the case in the transfers during the Battle of Manzikert. On the other hand, in the Byzantine sources, when the Turks approached the Byzantine capital and started to pose a serious danger, especially the events in western Anatolia were recorded, while they did not write the events and the loss of land in the East Anatolia geography that the Turks first seized. The authors' preparation of these works at the request of the palace prevented them from writing with a neutral eye. Armenian, Assyrian and Georgian sources were among the most valuable sources for the early conquest movements. All of these sources try to bring out the same or different information with all the clarity of the period like the parts that complete the whole. Numerous sources of Armenian resources and the fact that the ministers who lived in different regions wrote the events with different perspectives add richness to the resources of the period.
Aristakes Lastivertzi, Urfa Mateos, Commander-in-Chief Simbat, Tovmas Artzruni, Müverrih Vardan, Urfa Vahram, Müverrih Hetum, Genceli Giragos, Anili Samuel, Istepanos Orbelyan, Armenian, Gregory Abu'l Farac, Syriac Mihail supply compared with each other, the arrival of Turks in Anatolia, the settlement process, the Great Seljuk Empire and Turkey were examined in detail from the initial period of the Seljuk Empire, which dates 1016-1105. In addition, the relations of these Turkish states with the Armenians, Assyrians and Byzantines were transferred, and the relations of the Armenians and the Assyrians with the Byzantines were also conveyed, and information about the Arab emirates, Caliphs, Danişments and Artukoğulları and Crusades from the Turkish Principalities were also reached. Information is given about the short life stories and works of these jewelers who are important for Turkish history.
The foundation period of the Great Seljuk State and the process of coming to Anatolia during the reigns of Çağrı Bey and Tuğrul Bey, the process of settling in Anatolia and becoming a political formation during the reigns of Sultan Alparslan, Melikşah and Berkyaruk, was also established in 1075. Turkey (Anatolia) Seljuk State while the organization process, which Kutalmışoğlu Suleymanshah sword and I. Leo periods rulers were transferred from the pen of Armenian and Assyrian by Armenian chroniclers in detail. After the Great Seljuk Berkyaruk the death of State Sultan throne Sultan Muhammad Tapar period and after confusion in terms of the Great Seljuk and was the collapse period, the last Sultan Sancar a period of recovery, even though the same rotation I experienced inner turmoil, the rise and the Crusades the Seljuks in Turkey, the Great Seljuk State prepared the end of. The developments
from the beginning of the collapse of the Great Seljuk State to the collapse of the Great Seljuks from the reign of Muhammad Tapar to the death of 1157 Sultan Sencer in 1104 were summarized in terms of the subject of the study.
In this study, the encounters, conflicts, political relations and battles of the Armenian, Syriac and Greek (Eastern Roman-Byzantine) nations living in Anatolian geography were explained by using thirteen chronicles written by the Armenian and Syriac patrons of the period. Due to the fact that the geography where the Müverrih lived and drafted was mainly in Eastern Anatolia, the events in western Anatolia were partially or superficially and sometimes incomplete. Despite the fact that they were written with religious and national feelings, the importance of Armenian and Syriac sources in terms of transferring the occupation and conquest processes of Eastern Anatolia by the Turks in detail was of great importance and value because of the fact that historians who lived in the same period remained unaware of these events. Moreover, the fact that the details of the Turkish expansion occurred in even the smallest settlements in the chronicles made them the most important historical witnesses of the changes in these regions. |