Tez No İndirme Tez Künye Durumu
124352
Akciğer ışınlamalarında ışınlanan akciğer volümünün radyasyon pnömonisi üzerine etkisi / The effect of irradiated lung volume on radiation pneumonitis
Yazar:BANU ATALAR
Danışman:
Yer Bilgisi: İstanbul Üniversitesi / Cerrahpaşa Tıp Fakültesi / Radyasyon Onkolojisi Ana Bilim Dalı
Konu:Onkoloji = Oncology ; Radyoloji ve Nükleer Tıp = Radiology and Nuclear Medicine
Dizin:
Onaylandı
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2003
49 s.
Akciğer kanseri nedeniyle torasik radyoterapi uygulanan hastalarda en sık gözlenen doz kısıtlayıcı toksisite, radyasyona bağlı pulmoner hasardır. Radyasyona bağlı akciğer hasarını tedavi etme olanakları çok sınırlı olduğundan, bu hasardan mümkün olduğunca korunmak tedavinin hastada yaratacağı morbiditeyi önlemede en önemli faktördür. KHDAK'li hastalarda radyasyon hasarını öngörmede doz-volüm histogramı parametreleri ve plazma sıvısında TGF-p seviyelerinin kullanılabilirliğini incelemek için bir çalışma düzenlenmiştir. Çalışmamıza 15 hasta dahil edilmiştir. Hastaların 8 'ine primer, 2 tanesine post operatif, 4 tanesine palyatif, 1 tanesine ise postoperatif güdük nüksü nedeniyle radyoterapi uygulanmıştır. Toplam radyoterapi dozu 60-66 Gy arasında değişmekte olup medyan doz 60 Gy'dir. Bir hastaya tedavi sırasında ortaya çıkan uzak metastaz nedeniyle toplam 50Gy radyoterapi uygulanmıştır. Radyasyon pnömonisi 3 hastada saptanmıştır. Bu hastalardan 2 tanesinde 1. ve 9. aylarda derece II, 1 tanesinde ise 6. ayda derece III radyasyon pnömonisi saptanmıştır. Tüm olgularda ipsilateral ve kontrlateral akciğerler için DVH'lanndan elde edilen Dmean, V2o, V30 değerleri; radyoterapi öncesi ve sonrası plazma TGF-P seviyeleri değerlendirilmiştir. Pnömoni gelişen hastalarda ortalama Dmean, V20 ve V30 değerleri ipsilateral akciğer için sırasıyla 20,47 Gy, %52,7, %25,2; kontrlateral akciğer için sırasıyla 20,45 Gy, %34,6, %24,1 olarak tespit edilmiştir. İstatistiki değerlendirmeler sonucunda pnömoni gelişimi açısından anlamlı bir parametre bulunamamıştır. Ancak ipsilateral ve kontrlateral akciğerlerin doz parametreleri karşılaştırıldığında kontrlateral akciğerlerin Dmean, V20 ve V30 değerlerinin yüksek oluşu pnömoni gelişimi açısından istatistiksel anlamlı bulunmuştur. Sonuçta; daha önce klinik çalışmalarda pnömoni gelişimini öngörmede faydalı olan fiziksel ve biyokimyasal parametrelerin bizim çalışmamızda faydası gösterilememiştir. Ancak bunun muhtemel sebebi takip süremizin kısa, hasta sayımızın az olmasıdır. İstatistiksel olarak anlamlı bulunan tek parametre olan kontrlateral akciğere ait DVH parametreleri tedavi planlaması sırasında mutlaka göz önünde bulundurulmalı ve mümkün olduğunca korunmaya çalışılmalıdır. Var olan fiziksel prediktif faktörlerin geliştirilmesi, klinik şartlarda kolaylıkla kullanılabilecek biyolojik belirleyicilerin tanımlanması için yüksek hasta sayılı prospektif çalışmalara gerek vardır.