Tez No İndirme Tez Künye Durumu
512548
İstanbul Beyoğlu'nda bir Latin Katolik müessesesi: Santa Maria draperis / A Latin Catholic institution in İstanbul Beyoğlu: Santa Maria draperis
Yazar:SEZAYİ BALCI
Danışman: DR. ÖĞR. ÜYESİ LUCA ORLANDI
Yer Bilgisi: İstanbul Teknik Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / Sanat Tarihi Ana Bilim Dalı / Sanat Tarihi Bilim Dalı
Konu:Mimarlık = Architecture ; Sanat Tarihi = Art History
Dizin:Kiliseler = Churchs ; Mimari özellikler = Architectural characteristics ; Santa Maria Kilisesi = Santa Maria Church
Onaylandı
Yüksek Lisans
Türkçe
2018
112 s.
Fransisken rahiplerin İstanbul'daki izleri 1220 yılına dek uzanmaktadır. Fransiskenlerin ilk kiliseleri İstanbul'un surları içerisinde Sant'Antonio dei Cipressi ismini taşıyordu ve Bizans imparatorların himayesi altındaydı. 1453'te İstanbul'un fethi sırasında rahipler şehrin savunmasında yer aldıkları için fetihten öldürüldüler ya da esir edildiler ve kilise ortadan kaldırıldı. Bir asırdan fazla izbe yerlerde ayin yapmak zorunda kalan rahiplere 1585 yılında Madam Clara Bertola adında Cenevizli dul bir kadın bir kilise ve bitişiğinde bir ev bağışladı. Bu kilisenin içinde Bizans devrinden kalma bir Meryem ikonası bulunmaktaydı. Bağışı yapan Madam Clara Bertola, kilisenin ailesinin soyadı, "Draperis" adınıtaşımasını istemişti. Ancak bu kilise 1660 yangınında ortadan kalkmış daha sonra 1662 yılında tekrar inşa edilmiştir. Fakat 1662'de inşa edilen kilise izin alınmadan yapıldığı için tekrar yıkılmış ve arazisi satılmıştır.Yıkılan bu kilise Galata'da günümüzde Mumhane olarak anılan bölgede denize yakın bir noktadayer almaktaydı. Yersiz kalan rahipler hayırseverlerin yardımları sayesinde 1678 yılında Pera'da Dörtyol olarak adlandırılan yerde bir arazi satınalmışlar ve kilise şuan bulunduğu yere taşınmıştır. Kilise toplamda 5 yangın geçirmiş ve kilisenin en eski eseri olan Meryem ikonası tüm bu yangınlardan kurtarılmıştır. Şuanki mevcut Santa Maria Kilisesi 1769 yılına tarihlenmektedir; ancak en son 1874 yılında Ludovico Seefelder isiminde Avusturyalı bir mimar tarafından baştan aşağı yenilenmiştir. Uzun sene Avusturya Macaristan İmparatorluğu'nun himayesinde kalmış, en son 1919 yılında tüm müesseseleriyle beraber İtalya Devleti'ne devrolmuştur. Yapı hem mimarisi hem de iç mekanda barındırdığı sanat eserleriyle dönemler üstü bir karakter göstermektedir. Ancak ağırlıklı olarak 19. yüzyılın Osmanlı ortamına aktarılmış olan özellikleri ön plandadır.
The traces of the Franciscan priests in Istanbul date back to 1220. The first churches of the Franciscans were named as Sant'Antonio dei Cipressi in the walls of Istanbul and were under the patronage of the Byzantine emperors. During the conquest of Istanbul, the priests were killed or captured in 1453 because they were involved in the defence of the city and the church was annihilated. In 1585, a Genoese widowed woman named Madame Clara Bertola donated a church and a neighbouring house to the priests who had to carry out religious ceremonies in secluded places for more than a century. In this church, there was a Virgin Mary icon dating from the Byzantine era and it was located in a place near the sea which is known as Mumhane in Galata today. Donator Madame Clara Bertola demanded the church to be named after her family surname, Draperis. This church was destroyed by the fire in 1660 and rebuilt in 1662. However, the church built in 1662 was also demolished because it was built without permission and the land was sold. The unfortunate priests bought a land in the Quatre-Rues of Pera in 1678 with the help of benefactors and the church was moved to where it is now. The church had undergone five fires in total and the Mary's icon, the oldest work of the church, was rescued from all these fires. The present Santa Maria Church dates back to 1769; however, it was completely renewed in 1874 by an Austrian architect named Ludovico Seefelder. For a long time, it had been under the patronage of the Austro-Hungarian Empire, and in 1919, it was succeeded by the Italian statewith all its institutions. The building has a character that goes beyond any periodwith both its architecture and interior works of art. However, the features, which were conveyed to the 19th century Ottoman environment, are predominantly in the foreground.