Tez No İndirme Tez Künye Durumu
108449 Bu tezin, veri tabanı üzerinden yayınlanma izni bulunmamaktadır. Yayınlanma izni olmayan tezlerin basılı kopyalarına Üniversite kütüphaneniz aracılığıyla (TÜBESS üzerinden) erişebilirsiniz.
Akut koroner sendrom sonrası sol ön inen koroner artere intravasküler stent uygulamasının sol ventrikül fonksiyonları üzerine etkisinin doppler ekokardiyografik yöntemle değerlendirilmesi /
Yazar:AHMET KAYA BİLGE
Danışman: PROF.DR. MEHMET MERİÇ
Yer Bilgisi: İstanbul Üniversitesi / Tıp Fakültesi / Kardiyoloji Ana Bilim Dalı
Konu:Kardiyoloji = Cardiology
Dizin:
Onaylandı
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2001
80 s.
68 ÖZET Koroner kalp hastalığında, mortalite ve hasta prognozunu belirleyen en önemli faktör sol ventrikül fonksiyon bozukluğunun derecesidir. Girişimci yöntemlerle yapılan revaskülarizasyon sonrası, sol ventrikül fonksiyonlarında düzelme olduğuna dair sınırlı sayıda çalışma vardır. Bu çalışmanın amacı, akut koroner sendromlu hastalarda, LAD'ye stent uygulamasının, sol ventrikül sistolik ve diastolik fonksiyonları üzerine etkisini Doppler- ekokardiografi metoduyla prospektif olarak araştırmaktır. Bu amaçla, İstanbul Tıp Fakültesi, Kardiyoloji Anabilim Dalı'nda 1998-2000 yıllan arasında akut koroner sendrom tanısı ile izlenen 27 hasta çalışma kapsamına alındı. On hastada (%37) "unstable" angina pektoris, 10 hastada (%37) Q dalgasız anterior miyokard infarktüsü, ve 7 hastada (%26) Q dalgalı anterior MÎ tanısı konuldu. Hastaların yaş ortalamaları, 51.9 + 8.7 (yaş aralığı: 40 - 75) yıl olarak bulundu. LAD'de > %70 darlık bulunan 27 hastanın nativ lezyonuna stent yerleştirildi. Stentler, 8 hastada (% 29.6) direkt olarak, 19 hastada ise (% 70.4) predilatasyon sonrası implante edildi. Hastalara koroner anjiografik tetkikten bir gün önce, revaskülarizasyon işleminden sonra 1., 3., 7. ve 30. günlerde, Doppler ekokardiyografik tetkik yapıldı. Girişimci tedavi öncesi ve sonrası sol ventrikül sistolik fonksiyonlarının değerlendirilmesi, sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonuna göre yapıldı. Girişimci tedavi öncesi ve sonrası sol ventrikül diastolik fonksiyonları, pulsed Doppler ekokardiyografik tetkikten mitral E ve mitral A akımları, mitral E/A oranı, mitral E ve A akımlarının VTı'leri, E hızının deselerasyon zamanı ve izovolumetrik relaksasyon zamanı ölçülerek değerlendirildi. Çalışma grubuna alman 27 hastanın ortalama %89.5 + 7.9 olan LAD darlığı, stent uygulaması sonrası, ortalama %1.7 ± 5'e geriledi (pO.001). Ejeksiyon fraksiyonu alan- uzunluk esasına göre hesaplandığında başlangıçta ortalama % 56.63 ± 7.3 bulunan değerin, üçüncü günde ortalama % 58.07 ± 7.28'e, yedinci günde ortalama % 62.70 ± 6.80'e ve69 otuzuncu günde ortalama % 61.41 ± 5.73 'e ulaştığı görüldü. Üçüncü gündeki artış istatistiki olarak anlamlı bulunmazken (p=0.071), yedinci ve otuzuncu günlerdeki EF artışı anlamlı bulundu (pO.001). îşlem öncesi ortalama 71.11 ± 20.99 cm/sn olan E hızı ve ortalama 1 1.53 ± 3.06 olan E VTI değeri, revaskülarizasyon sonrası birinci günde 62.7 ± 16.37 cm/sn ve 10.35 ± 2.84'e gerileyerek anlamlı düşme gösterdi (p=0.011 ve p=0.019). Takibeden günlerde, E hızı ve E VTI değerinin progressif olarak artmasına rağmen, bu artışın bazale göre, ancak 30. günde 14.02 ± 3.74'e çıkarak anlamlı hale geldiği görüldü (p=0.009). Stent uygulamasını takiben mitral A hızının, bazal değere göre progressif olarak azaldığı, bu azalmanın erken dönem olan birinci, üçüncü ve yedinci günlerde anlamlı olmadığı, geç dönem olan 30. günde ise, işlem öncesi 73.48 ± 15.93 cm/sn olan değerinden, 67.93 ± 15.47 cm/sn'ye gerileyerek anlamlı hale geldiği gözlendi (p=0.032). E/A oram işlem sonrası birinci gün, ortalama 1.01 ± 0.35 değerinden, 0.90 ± 0.25'e gerileyerek anlamlı bir azalma gösterdi (p=0.046). Takip eden günlerde E/A oram tekrar progresif olarak artmaya başladı. Bu artış üçüncü ve yedinci günlerde bazal değere göre anlamlı değil iken, 30. günde ortalama 1.19 ± 0.44'e çıkarak anlamlı artış gösterdi (p=0.05). E hızı ve E/A oranında birinci gün görülen düşüş ve bu değerin izleyen günlerde progressif olarak artışı diastolik "stunning" ile uyumlu idi. Mitral E deselerasyon zamanı ile IVRT değerlendirildiğinde, revaskülarizasyon işlemi yapılan 27 hastada, işlem sonrası yapılan tetkiklerden bulunan değerler, bazal değere göre anlamlı bir değişim göstermedi. Revaskülarizasyon işlemi yapılan 27 hasta klinik tabloya göre iki gruba ayrılarak incelendi. Birinci grupta Q dalgalı Mî geçiren 10 hasta, ikinci grupta ise UAP ve Q dalgasız Mİ geçiren 17 hasta yer almakta idi. Gruplar arasında sistolik ve diastolik fonksiyonlar bakımından anlamlı bir fark saptanmadı. Direkt stent uygulanan hastalarda toplam şişirme süresi anlamlı olarak kısa bulunduğu halde, stent uygulamasının direkt veya predilatasyon sonrası uygulandığı hasta grupları arasında, sistolik ve diastolik fonksiyonlar bakımından anlamlı bir fark olmadığı görüldü. Sonuç olarak, akut koroner sendrom sonrası stent uygulamasının, predilatasyonla birlikte olsun olmasm, sol ventrikül sistolik ve diastolik fonksiyonlarında anlamlı iyileşme sağladığı ve bu tür hastalarda uygulanmasının yararlı olacağı kanaatine varıldı.