Tez No İndirme Tez Künye Durumu
286102
An approach to urban river rehabilitation for coexistence of river and its respective city: porsuk river case and city of eskişehir / Akarsu ve kentin birlikte varoluşu üzerine kentsel akarsu rehabilitasyonuna bir yaklaşım: Porsuk çayı ve Eskişehir kenti örneği
Yazar:GÜL ŞİMŞEK
Danışman: PROF. DR. TANSI ŞENYAPILI
Yer Bilgisi: Orta Doğu Teknik Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / Şehir ve Bölge Planlama Bölümü
Konu:Şehircilik ve Bölge Planlama = Urban and Regional Planning
Dizin:Akarsular = Streams ; Ekolojik planlama = Ecological planning ; Eskişehir = Eskişehir ; Kent dokusu = Urban texture ; Kent planlama = Urban planning ; Kentler = Cities ; Kentsel fiziksel çevre = Urban physical environment ; Kentsel çevre = Urban environment
Onaylandı
Doktora
İngilizce
2011
376 s.
Tüm canlılar, en çok da uygarlıkları inşa eden insanlar, daima su ile içsel bir bağ içerisinde olmuşlardır. Su (okyanuslar, denizler, göller, akarsular) ile yerleşimler arasındaki bu ilişki antik uygarlıklardan beri sürmektedir. Su kaynakları arasında akarsular, çaylar gibi `akan sular' ulaşım, güvenlik, enerji, tarım, ticaret ve rekreasyon gibi yönlerden pek çok kentin yaşam kaynağı olmaları nedeni ile ayırıcı bir yere sahiptir. 19. yüzyıl sonları ile karasal ulaşımdaki gelişmeler nehir kıyılarının cazibesini azaltmış ve büyüyen sanayiler akarsuların zarar görmesine yol açmıştır. Bu ve bağlı nedenlerle kentsel akarsular, atıksu kanallarına dönüşmüş, çoğu kez üzerleri örtülmüş ve kent yaşamının marjinal elemanları haline gelmişlerdir. Özellikle 1970'li yıllarla birlikte, kaynakların sürdürülebilirliğine artan ilgi ile kentsel akarsuların hem insanlar için, hem kentler için yaşam kaynağı olma niteliği yeniden önem kazanmıştır. Onyıllarca ihmal edildikten sonra kentsel akarsular, oluşan problemleri çözmeye yönelik olarak rehabilite edilmeye başlamıştır. Yeni kentsel akarsu rehabilitasyonu yaklaşımında, akarsuyun fiziksel koşullarını düzeltmeyi hedefleyen klasik rehabilitasyon pratiklerinin ötesinde, kentte su sisteminin bir bütün olarak ele alınması ön plana çıkmıştır. Birbirinden bağımsız, tek yönlü uygulamalar yerine, kentsel akarsular sürdürülebilir kentsel su sisteminin ve kentin kendisinin önemli bir parçası olarak görülmeye başlamıştır.Akarsu sağlığının iyileştirilmesi, kentsel akarsuları rehabilite ederken tüm kentsel su sisteminin dikkate alınması ile sağlanabilir. Ekokent yaklaşımı, sağlıklı bir kente ulaşma yolunda kentleri bir sistem yaklaşımı içinde ele alan önde gelen yeni yaklaşımlardan biridir ve bu yaklaşım içinde su sistemlerinin sürdürülebilirliği belirgin bir öneme sahiptir. Bu bağlamda, tezin birinci savı olarak, ekokent ölçütlerinin, kentsel akarsular için daha sürdürülebilir bir geleceğin oluşturulmasında yol gösterici olacağı ileri sürülmektedir. Kentsel akarsular, ekosistemin bir parçası olmalarının ötesinde, tarih boyunca yapılı çevre ile birlikte yaşamışlar ve dönüşmüşlerdir. Bu nedenle, kent dokusunun önemli bir odaksal ögesi olarak kentsel akarsular, kentteki diğer odak noktaları ile birlikte değerlendirilmelidir. Akarsu ve kentin bütünleşmesi kavramı ile ortaya konan bu kısım, tezin ikinci savını oluşturmaktadır. Bu bağlamda tezde, kentsel akarsular ve kentsel akarsuların rehabilitasyonu, ekokent yaklaşımı ışığında ve akarsu-kent bütünleşmesi kapsamında irdelenmektedir. Çalışma, karşılaştırmalı analiz ve alan çalışması analizi araştırma yöntemleri ile yürütülmektedir. Ampirik ele alış için seçilen alan, Porsuk Çayı ve içinden geçtiği Eskişehir kentidir. Ekokent ve akarsu-kent bütünleşmesi çerçevesinde geliştirilen ölçüt setleri ve bu ölçütlerin alanda test edilmesi, akarsu ve kentin birlikte varoluşuna katkıda bulunmak için fırsat sunmaktadır.
All living things mostly the humans, as builders of civilizations, have always been in intrinsic bonds with water. This interaction between water (oceans, seas, lakes, rivers etc.) and settlements has existed since ancient civilizations. Among water resources, `flowing waters? such as rivers, streams, creeks, etc. have a prominent role as they are the lifeblood of most cities in terms of providing transportation, security, energy, irrigation, commerce, and recreation. By the late 19th century, developments of terrestrial transportation modes diminished the magnetism of rivers and riverfronts, and growing industries led to the deterioration of rivers. Owing to these reasons, along with many others, they turned into sewage channels, were covered up, and became water scopes detached from the urban life. Particularly since the 1970s, with more attention given to sustainability of resources, a greater awareness has grown of the vital role of urban rivers as a resource for humans and a lifeline for cities. After being neglected for decades, urban rivers have started to be rehabilitated to solve the related problems. The new approach to urban river rehabilitation beyond classical practices that aim at recovering the physical conditions of rivers has come to the fore to address the problems comprehensively. Instead of independent and one-dimensional practices, the urban rivers have become to be seen as a vital part of urban water system and of the city itself.While rehabilitating urban rivers, recovering river health can be ensured provided that the entire urban water ecosystem is taken into consideration. The ecocity approach is one of the major new approaches that geared toward achieving a healthy city, and sustainability of water system is the significant goal within this approach. In this regard, the thesis first asserts that the ecocity criteria are likely to give way to a more sustainable future for urban rivers. Besides being a part of the ecosystem, urban rivers have transformed together with the surrounding built environment throughout the history of cities. Significant focal elements of the urban pattern, urban rivers should be dealt with other urban focal points, with the introduced concept of river-city integration, which is proposed as the second assertion of the thesis. In this respect, the study attempts to investigate urban rivers and their rehabilitation in relation with both the ecocity approach, and the river-city integration concept. The research methodology in the present study involves comparative anaysis of best practices and case study analysis. Porsuk River and the city of Eskişehir, which the river passes through, were selected as a case for empirical study. Criteria sets that determined within the frames of ecocity and river-city integration, and the testing of the criteria in the case area offers an opportunity to contribute to literature of river and city coexistence.