Tez No İndirme Tez Künye Durumu
89272 Bu tezin, veri tabanı üzerinden yayınlanma izni bulunmamaktadır. Yayınlanma izni olmayan tezlerin basılı kopyalarına Üniversite kütüphaneniz aracılığıyla (TÜBESS üzerinden) erişebilirsiniz.
Karakoyunlu-Akkoyunlu mezar taşları / The Tombstones of Karakoyunlu, Akkoyunlu
Yazar:AYHAN KAYAPINAR
Danışman: PROF. DR. KERİM TÜRKMEN
Yer Bilgisi: Erciyes Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / İslam Tarihi ve Sanatları Ana Bilim Dalı / Türk İslam Sanatları Tarihi Bilim Dalı
Konu:Sanat Tarihi = Art History
Dizin:Akkoyunlular = Akkoyunlular ; Karakoyunlular = Karakoyunlus ; Mezar taşları = Tambstones ; Mezarlar = Graves
Onaylandı
Yüksek Lisans
Türkçe
1999
199 s.
ÖZET Türk Boyları'ndan bazıları, 13. asrın sonlarına doğru Maveraünnehir ve Horasan civarlarından Moğol istilasi esnasında batıya sürülmüşlerdir. Bunlardan Karakoyunlu (Bayındır) ve Akkoyunlu (Barani) Aşiretleri, Garp Moğolları (İlhanlılar) zamanında ve Argun Han devrinde (1284-1292) Türkistan'dan göçüp 14. asrın sonlarına doğru Azerbaycan, Harput, Diyarbakır, Fırat ve dolaylarını yurt tutmuşlar, Anadolu'nun Türkleşmesi'nde etkin rol oynamışlardır. Karakoyunlular'ın başlıca etkinlik alanları, Azerbaycan ve Irak'tı. Daha sonra Musul, Sincar ve Tebriz'i almışlardır. Akkoyunlular'ın etkinlik alanı ise Diyarbakır, Dicle'nin yukarı çığırı, ya da bir başka söyleyişle bugünkü Türkiye'nin doğu bölgeleriydi. Adlarından da anlaşılacağı gibi hayvancılıkla geçimlerini sağayan bu topluluklar XIV. yüzyılın ortalarında aynı zamanda kurulmuşlardır. Bazı evcil hayvanları hizmetlerinde kullanmışlar; etinden, sütünden, yününden, derisinden ve gücünden faydalanmışlardır. Bu nedenle iklim koşullarına bağlı bir hayat tarzı yaşamışlardır. Kültürleri ve gelenekleri de bu hayat tarzına göre gereken değişikliklere uğrayan Akkoyunlu ve Karakoyunlular kendilerine özgü mezar tipleri geliştirmişlerdir. Bu mezar tipleri Türkler'in ölü gömme geleneklerine, dolayısıyla dini inanışlarına dayalı olarak ortaya çıkmıştır. 6. ve 8. yüzyıllarda ölüyü yakarak küllerini gömme, teşhir etme, doğrudan gömme gibi çeşitli adetler vardı. Bunlardan en eskisi gömme ve teşhir etmedir. Toprağa gömme geleneği Hunlar, Göktürkler, Oğuzlar, Bulgarlar, Hazarlar, Kırgızlar, Karluklar ve daha bir çok Türk Kabileleri'nde uygulanmıştır. Bu yöntem, araştırma konusu Akkoyunlu ve Karakoyunlu Mezartaşları için geleneğin oluşmasında etkili olmuştur. Toprağa gömme şeklinde ölü, mezara genellikle yatık durumda konurdu. Oğuzlar'da bir oturak üstüne oturtulur, Uygurlar'da ayakta durur konuma getirilir, yaşarken kullandığı silahları ve sevdiği kullanım eşyaları ile birlikte donatıldıktan sonra mezarın ortasına, yukarıda belirtildiği şekilde yerleştirilirdi. Bunlara ölünün elbiselerini giydirmek de dahildi. Bazı Orta Asya kabilelerinde, kişinin bedenini muhafaza edebilmek için, daha ziyade kabile için önemli kişilerin cesetleri, mumyalanarak gömülürdü. Pazırık kurganlarında, bu tür buluntulara rastlanmıştır. Akkoyunlu ve Karakoyunlu Mezartaşları geleneğinin oluşumunda ölü gömme gelenekleri kadar etkili olmuş bir başka 182unsur da Bozkır Hayvan Uslubu'dur. Araştırma konusunu ilgilendiren Hayvan Üslubu özelliklerinden bazıları şunlardır: 1. Bazen objenin tamamı ya da bir bölümü, bazan da yalnızca üst yüzey hayvan veya hayvan başı şeklindedir. 2. Kimi hayvan figürlerinin yüzeyleri başka hayvan tasvirleri ile bezenmiştir. 3. Bazı hayvan tasvirleri üzerinde nokta virgül ve nal biçiminde sembolik işaretler vardır. 4. İnsan figürü ve bitkisel motifler nadiren yer almaktadır. Hayvan Üslubu elbise, süs eşyası, koşum takımlarının süslemelerinde, kullanılması yanı sıra,. ayrıca, ölü gömme geleneklerinde de, ölünün vücudu üzerinde, döğmeler şeklinde kullanılmıştır. Bu konuda Büyük Hun Devleti Çağı'na ait buluntular kesin örnekler teşkil eder. Türk Mimarlık Sanatı'nda önemli yere sahip olan Mezar Mimarisi'nin kaynaklan Kurgan Tipi Mezarlar'dır. Kurganlar yeraltı düzenlemeleri şeklindedir. Hunlar'ın yeraltı düzenlemelerine karşın Göktürkler'de bahçesi, yolu, barkı, heykelleriyle yaşamsal bir mekan niteliğinde kompleks yerüstü düzenlemeleri şeklindedir. Bu dönemin en dikkat çekici mezar tipi Orhon Abideleri olarak tanınan üç mezar külliyesidir. Bunlar anıtsal özellikler taşımaktadırlar. Üçü de birbirinin aynı düzenlenmiş mezarlardan Kültigin Külliyesi'nin doğusunda O'nun sağlığında öldürdüğü düşman sayısı kadar balbal taşı duvar dışına doğru yerleştirilmiştir. Ayrıca doğudaki girişin iki yanında, koç heykelleri bulunmaktadır. Abide'de bulunan bu iki koç heykelinin Akkoyunlu Karakoyunlu mezar taşlarına kaynaklık ettiği düşünülebilir. Akkoyunlu-Karakoyunlular'a özgü mezar tipi oldukları araştırmacılar tarafından kesin olarak kabul edilen mezartaşlarını, buluntular ışığında, iki grupta incelemek mümkündür: A. Koç, Koyun Biçiminde Mezartaşları, B. At Biçiminde Mezartaşları. Bugüne kadar yapılmış koç, koyun ve at biçimindeki figürler ayakta durur veya yatar durumda tasvir edilmişlerdir. Ayrıca bu mezartaşlarının bir kısmı üzerine kılıç, bıçak, sadak, cevgan değneği, el ağacı, ok, yay, kalkan, hançer, dokuma tezgahi, kirkit, şiş, herek, çatal, çeşitli hayvan ve bitki motiflerinden bazıları kabartma, oyma ya da kazıma (çizme) tekniğiyle yapılmışlardır. Özetle Akkoyunlu ve Karakoyunlular'a özgü koç, koyun ve at biçiminde yapılmış mezartaşları, Azerbaycan'da ve Doğu Anadolu'da yoğun; Afyon, Konya ve Eskişehir Türkmen yerleşimlerinde seyrek olarak bulunmaktadırlar. 183