Tez No İndirme Tez Künye Durumu
485234
New approaches for quality of service provisioning in cognitive radio networks / Bilişsel radyo ağlarında servis kalitesini yükseltmeye yönelik yeni yaklaşımlar
Yazar:GÜLNUR SELDA UYANIK
Danışman: PROF. DR. SEMA FATMA OKTUĞ
Yer Bilgisi: İstanbul Teknik Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / Bilgisayar Mühendisliği Ana Bilim Dalı
Konu:Bilgisayar Mühendisliği Bilimleri-Bilgisayar ve Kontrol = Computer Engineering and Computer Science and Control
Dizin:Bilgisayar iletişimi = Computer communication ; Kablosuz iletişim = Wireless communication ; Paket radyo ağları = Packet radio networks
Onaylandı
Doktora
İngilizce
2017
130 s.
Kablosuz haberleşmenin, çok çeşitli hizmet ve uygulamalar sayesinde oldukça yaygınlaşması ile birlikte, hem lisanslı hem de sertifika veya lisansa gerek olmadan kullanıma açık olan spektrum alanlarının mümkün olan en yüksek verimle kullanılması önemli bir problem olarak ortaya çıkmıştır. Mevcut ağ standardlarında, lisanslanan bir bant, lisans süresi boyunca sadece lisans sahibi tarafından kullanılabilmektedir. Lisanslı bantlarda kullanılan kablosuz haberleşme ağlarının kullanım istatistikleri, uzayda, zamanda ve frekansta yüksek değişkenlik göstermektedir. Amerika Birleşik Devletleri'nin telekomünikasyon otoritesi Federal Communications Commission (FCC) tarafından yapılan ölçümler, lisanslı bantların %90'a varan oranlarda kullanılmadığını göstermiştir. Bilişsel radyo ağları, ikincil kullanıcı ve onların oluşturduğu ikincil ağlar tanımlayarak, doğası gereği kısıtlı bir kaynak olan spektrum alanlarında ortaya çıkan talep artışı problemine bir çözüm olarak ortaya çıkmıştır. Yazılım ile kontrol edilebilen alıcı-verici modülleri sayesinde, bu ikincil kullanıcılar, radyo iletişimlerini, birincil kullanıcıların kullanmadıkları alanları kullanmak şeklinde, fırsatçı ve dinamik bir şekilde yapabilmektedirler. Kablosuz ve akıllı cihazların çeşit ve kullanım yaygınlığı son yıllarda sürekli artış göstermektedir. Yakın gelecekte ise bu artışın çok daha da büyük oranlar ile olacağı ve haberleşme trafiğinin de paralel olarak artacağı öngörülmektedir. Bu gibi kablosuz teknolojilerin yaygınlaşması, makinelerin ve araçların haberleşmesi, nesnelerin interneti gibi ortaya çıkan pek çok yeni teknoloji ile birlikte, haberleşme kaynaklarının önemi artmakta, bu durum spektrumun giderek kalabalıklaşması sonucunu doğurmaktadır. Artan veri trafiği içerisinde, yapılan pek çok saha çalışmasının da desteklediği üzere, yüksek servis kalitesi gerektiren mobil video gibi trafiklerin oranının artacağı da beklenmektedir. Bilişsel radyo ağları kısıtlı haklara sahip ikincil kullanıcılar için tanımlanmış olmalarına rağmen, giderek artan kablosuz veri trafiği düşünüldüğünde, bu ağlarda da trafik hacminin ve kullanıcıların yüksek servis kalitesi ihtiyaçlarının hızla artış göstereceği tahmin edilmektedir. Bu öngörüler dikkate alınarak, bu tezde, bilişsel radyo ağlarında servis kalitesini yükseltmeye yönelik yeni yaklaşımlar üzerine çalışmalar yapılmış ve önerilen yaklaşımlara ait performans değerlendirmeleri gerçekleştirilmiştir. Tez çalışmalarının ilk kısmında, trafik istekleri çeşitli servis kalitesi seviyelerinde olan ikincil kullanıcılar göz önüne alınmıştır. Bu kullanıcıların spektrum kullanımları ile ilgili olarak, literatürde yer alan çözümlere göre daha avantajlı olan bir kanal seçme algoritması önerilmiş ve performansı değerlendirilmiştir. önerilen yöntemde, ilk aşama olarak, spekrum boşluğu belirlenen kanaldaki birincil kullanıcının zamana bağlı trafik davranışı tahmin edilmektedir. Bu tahmin, birincil kullanıcının kullandığı kanalı ne kadar sıklıkta kullandığının bir göstergesi olup, aynı zamanda iki spektrum boşluğu arasındaki zaman dilimininin uzunluğu hakkında da fikir vermektedir. İkincil kullanıcılar, spektrum algılama modüllerinin çıktısını sürekli olarak kaydederek birincil kullanıcıya ait geçmiş kullanım bilgilerini kendilerinde saklamaktadırlar. Kayan bir ortalama penceresi yardımı ile, ikincil kullanıcılar karar anında pencerede yer alan verilen ortalama değerini üç seviye olarak tanımlanmış sınıflardan birini seçmekte kullanmaktadır. Tahmin edilen birincil kullanıcı zamansal trafik yoğunluğu bilgisi, ikincil kullanıcılar tarafından kanal seçme aşamasında kullanılmaktadır. önerilen birincil kullanıcı aktivite tahmin yöntemi, dağıtık olarak çalışan ikincil kullanıcıların her biri tarafından bağımsız bir şekilde gerçeklenebilmekte ve ek bir merkez veya komşu kullanıcılar arası kontrol mesajlaşması gerektirmemektedir. Birincil kullanıcı aktivitesi tahmin edildikten sonra çeşitli servis kalitesi seviyelerine ait kuyruklarda beklemekte olan paketlerden uygun olan seçilerek kanal ataması işlemi yapılmaktadır. Gerçek zamanlı video trafiği gibi örneklendirebileceğimiz yüksek servis kalitesi gerektiren trafik tiplerine ait veri paketleri, alıcı tarafa çok büyük bir gecikme ile ulaştıklarında, son kullanıcı açısından değer kaybetmekte ve herhangi bir pozitif etkiye sebep olmamaktadır. Bu sebeple, bu paketlere belirli bir zaman kısıtı eklenerek, bu zaman kısıtı içerisinde alıcı tarafa ulaşmayan paketlerin sistemdeki kuyruklarda düşürülerek ilerlemeleri engellenmektedir. önerilen kanal seçiminde faydalanılan temel motivasyon da, birincil kullanıcılar tarafından sıklıkla kullanılan bir spektrum bölgesinde oluşabilecek boşlukların arasındaki aralığın uzun olabileceği, bu sebeple bu kanalın yüksek servis kalitesi gerektiren ikincil kullanıcı trafiği için uygun olmayacağıdır. Bu gözlemin yanı sıra, bahsi geçen birincil kullanıcıların yoğun olarak kullandıkları kanal, düşük servis kalitesi isteği olan, iletim gecikmelerine çok duyarlı olmayan veri istekleri için kullanılarak, bulunan boşlukların yine verimli bir şekilde değerlendirilmesi sağlanabilmektedir. Önerilen algoritma sezgisel bir yaklaşım olduğu için, ilk performans değerlendirmeleri tek kanal üzerinde ve tek bir ikincil kullanıcı kullanılarak oldukça sade bir bilişsel radyo ağı üzerinde gerçeklenmiştir. Sonrasında, önerilen kanal ve paket seçme algoritması çoklu kanal sistemlerine uygun hale getirilerek, daha gerçekçi bir ağ modeli olan çoklu kanal ve çoklu ikincil kullanıcı modelinde çalışılmaya devam edilmiştir. Bu modelde, kanal seçimlerinin yanı sıra, kendi çıkarlarını gözetmek üzere tasarlanmış olan ikincil kullanıcıların, aynı spektrum olanaklarında spektrumu kullanmak üzere karar alacak olmalarından dolayı oluşabilecek çakışmaları önlemek amacıyla, bir ikincil kullanıcı haberleşme sıralama algoritması tasarlanmıştır. önerilen sıralama algoritması da kullanılan ağ modeline uygun olarak dağıtık bir yapıda tasarlanmış olup, sisteme yeni bir kullanıcı gelmesi veya sistemden bir kullanıcı ayrılması durumları haricinde, merkezi bir bilgi alışverişine ihtiyaç duymamaktadır. Önerilen yöntemlere ilişkin olarak, gerekli sistem birleşenleri MATLAB ortamında modellenmiş olup, çok çeşitli ağ paramatreleri ile performans değerlendirmeleri yapılmıştır. önerilen yöntemlerin, referans yöntemlerle karşılaştırıldığında daha yüksek performansa sahip olduğu görülmüştür. Kullanılan başarım ölçütü ise, çeşitli servis kalitesi seviyelerindeki paketlerin alıcı kullanıcıya ulaşma oranlarının ağırlıklı toplamı olarak tanımlanmıştır. Kullanılan modelde spektrum boşlukları hatasız bir şekilde algılanabildiği ve önerilen sıralama algoritması ikincil kullanıcılar arasındaki çakışmaları tamamiyle engellediği için, spektrum bosluklarının hepsi efektif olarak kullanılabilmektedir. Kullanılan boşlukların, alıcı açısından daha değerli paketler için kullanılıp kullanılmadığı bilgisi ise bu tanımlanan metrik ile yansıtılmaktadır. Tezin bu kısmında önerilen yöntemler, karmaşıklığı düşük, dağıtık bir şekilde gerçeklenebilir ve geleneksel yönteme göre denk veya bazı koşullarda daha iyi olan bir performansa sahip olan spektrum karar ve paylaşım yöntemleridir. Tez çalışmalarının ikinci kısmında, bilişsel ağlarda ikincil kullanıcılara servis kalitesi sağlamaya yönelik çalışmalar kapsamında özel bir trafik tipi olan video transferi konusuna yoğunlaşılmıştır. Bu bağlamda, MPEG-2 tabanlı kodlama kullanılan video transferi örnek problem olarak ele alınmış, dağıtık ve çerçeve tiplerini ele alan bir kuyruklama yöntemi önerilmiş ve değerlendirilmiştir. önerilen kuyruklama yönteminde katkıda bulunulan kısım, veri paketlerinin iletim kuyruğuna yerleştirilmesi aşaması olup, bu yöntem ile daha önemli paketlerin kuyrukta daha önde yer almaları sağlanmıştır. önerilen yöntemdeki temel fikir, kuyrukta daha önde yer alan bu paketlerin bekleme zamanlarının belirli bir değeri aşması sebebi ile düşürülmesi olasılıklarının diğer paketlere oranla azaltılmış olmasıdır. Böylelikle, çeşitli ağ durumları sebebi ile paket kaybnını önlenemediği sistemlerde, düşen paketlerin, yüksek önemli paketler yerine daha az önemli olan paketlerden oluşması sağlanmıştır. Sistemdeki paketlerin değişiklik gösteren önemleri ise taşıdıkları çerçevelerin uygulanan kodlama yöntemindeki görevleri ile ilgli olarak tanımlanmıştır. Kod çözme aşamasında diğer çerçevelerin çözülmeleri için alıcı tarafa ulaşması gereken referans çerçevelere ait paketler yüksek önemli paketler iken, paket kaybına uğradıklarında kendilerinden başka paketin kod çözme aşamasında herhangi bir zararına sebep olmayacak paketler ise en az önemli paketler olarak tanımlanmıştır. MPEG-2 kodlama yönteminde, paketlere önem açısından bakıldığında, I, P ve B tipi çerçeveler taşıyan paketler, sırasıyla, en çok, orta ve en az önemli paketler olarak değerlendirilmiştir. Kısaca tanımlandığında, bu kodlama yönteminde, kodlanmış video karelerine ilişkin olarak, en az sıkıştırma oranına sahip I çerçeveleri, sadece ilgili video karesine bağlı olarak kodlandıklarından, başka çerçevelere ihtiyaç duymadan alıcı tarafında çözülebilmektedir. P tipi çerçeveler ise, ilgili video karesine ek olarak, kendilerinden önceki I ya da P tipi çerçevelere de bağlı olarak tanımlanmaktadır. P çerçeveleri, I ya da P çerçevelerine göre oluşan farklılıkları kodladıkları için, daha yüksek sıkıştırma avantajına sahip olmakla birlikte, alıcı tarafta çözülebilmeleri için, kullandıkları I ya da P çerçevesinin de alıcı tarafa ulaşmasını gerektirmektedir. Daha da yüksek sıkıştırma oranları elde edebilmek üzere, hem kendinden önceki hem de kendinden sonraki çerçevelere refrans verebilen, çift yönlü fark bilgisi içerebilen B tipi çerçeveler ise boyut olarak en küçük çerçeve olmaları avantajlarına sahiptir. Buna karşın, alıcı tarafta çözülebilmeleri için, P tipine benzer şekilde, referans olarak kullandıkları her iki çerçevenin de alıcıya erişmiş olmasını gerektirmektedirler. Bu nedenle, I çerçevelerinin kaybolması bağımlı P ve B çerçevelerinin de kaybına sebep olabileceğinden, bu çerçeveler en önemli, P çerçevelerinin kaybolması benzer şekilde B çerçevelerinin çözülmesine engel olabileceğinden orta önemli, B çerçevelerinin kaybolması ise tekil bir kayıba sebep olacağı için bu çerçeveler en az önemli olarak değerlendirilmiştir. Tezin ikinci kısmında önerilen yöntem, tasarlanan MATLAB modeli ile simule edilmiştir. Bu modele destek olarak, video kodlama ve kod çözme aşamalarında ise FFmpeg programından faydalanılmıştır. çeşitli görsel video kalite metrikleri açısından, önerilen yöntemin geleneksel yönteme oranla daha başarılı olduğu gösterilmiştir. Geleneksel yöntem olarak bahsi geçen yöntemde, paketler içerdikleri çerçevelerin tipine bağlı olmaksızın, haberleşme kuyruğuna çerçeve sıraları ile yerleştirilmektedir. Bu sebeple, bu yöntemde, veri kayıplarının dağılımı üzerinde herhangi bir etki olmamakta, önerilen yönteme göre daha fazla miktarda kayıplar yaşanabilmektedir. Kullanılan perfromans ölçütleri, pek çok referans çalışmada da kullanılmakta olan, Tepe İşaret Gürültü Oranı (PSNR), Ortalama Yapısal Benzerlik Oranı (MSSIM) ve çözülebilen çerçeve oranı (Q) şeklindedir.
Along with the proliferation of wireless communication with diverse services and applications, spectrum efficiency has become a major concern in both licensed and unlicensed frequency bands. Cognitive radio networks (CRNs) stand as a solution for meeting the increasing demand on physically limited frequency spectrum by defining the roles of secondary users (SUs) and secondary networks. These users can adopt their radio transmissions with a dynamic and opportunistic manner with respect to the licensed primary users (PUs) using their software controllable and multi-interface transceivers. Even if the cognitive radio technology defines constrained and secondary networks, along with the increased spectrum demands, the overall network traffic volume and the quality of service (QoS) requirements of associated SUs is expected to increase substantially. In this thesis, encouraged by this forecast, new approaches for QoS provisioning over CRNs are proposed and evaluated. In the first part of the thesis, detailed in Chapter 3, a channel assignment algorithm is proposed for SUs with traffic demands at heterogeneous QoS classes, that is advantageous over the native schemes. The proposed channel assignment algorithm uses an estimation on the PU activity temporal level in the SU packet selection. The temporal PU activity level is estimated by the distributed SUs that only use their local sensing histories via projecting the moving average value of their individual sensing histories into three temporal activity classes. The devised heuristic cognitive channel selection algorithm is first evaluated for preliminary results for a single SU and a single channel environment. Afterwards, considering a more realistic scenario, multi-channel CRN model is studied. The proposed channel selection method is expanded into a multi-channel case. When the designed model is expanded to have multi-user property, a distributed scheduling mechanism is also proposed to alleviate the problem of managing conflicting interests of distributed and selfish SUs within a single collision domain. The proposed scheduling mechanism is a fast and a distributed scheduling method that only uses a centralized information broadcast upon a topology change (i.e. node addition or removal from the system). Both spectrum assignment and scheduling algorithms were evaluated using MATLAB models and compared with the native spectrum assignment scheme and random scheduling in several environments. The simulation results show that the proposed method is advantageous in terms of the Figure of Merit (FoM) metric defined by the weighted sum of throughput ratios of the packets successfully reached to the destination. The proposed method, which basically is a fast PU temporal activity level prediction and a channel selection scheme, reflects its advantageous side especially when the spectrum holes belong to a heavily used PU channel. Later in the second part of the thesis, as a focused case study, MPEG-2 based encoded video transmission problem is studied in Chapter 4 where a distributed and frame-type-differentiated queue management scheme is proposed and evaluated. The proposed queue management method changes the transmit order of the frames in favor of the ones needed by others for them to be decoded and basically decreases the packet loss probability by sending the reference frames first, in order to prevent indirect frame loss due to the decoding dependencies. The discrimination on the packet selection takes place among different video frames within the encoded video burst. The performance of the proposed scheme is investigated with the developed MATLAB model that is supported by FFmpeg tool for encoding operations. The results validate that the proposed scheme outperformed the native scheme that does not discriminate any internal frame type information among the video packets, in various simulation setups in terms of several video quality metrics, namely: Peak Signal to Noise Ratio (PSNR), Mean Structural SIMilarity metric MSSIM), and decodable frame ratio (Q). The contributions of this thesis are the solutions presented for the efficient spectrum management and quality of service provisioning for multimedia traffic transmission in CRNs. Thesis studies cover several CRN models and novel channel assignment and scheduling strategies that are advantageous over native schemes.