Batı'daki ekonomik gelişmeler ve bunu izleyen bilimsel ve teknolojik alanlardaki yenilikler karşısında giderek zayıflayan Osmanlı İmparatorluğu, XVIII. yüzyılın ilk yarısından itibaren kapılarını Avrupa'ya açmak zorunda kalmış, bu süreç 1839 Tanzimat Fermanı'yla birlikte iyice hızlanmış ve XIX. yüzyılın ortalarından itibaren tam bir yoğunluk kazanmıştır. Yönetim, hukuk, eğitim, askeri ve diğer alanlarda yenilikler ve reformlar yapılmış, yeni kurumlar oluşturulmuş ya da Avrupa'dan ithal edilmiştir.Tüm bu yenilik ve değişikliklerin ilk ve en çok yaşandığı yer başkent İstanbul'un en önemli ilçelerinden Beyoğlu (Pera) ilk sırada yer almıştır.Başkent İstanbul'un ahşap malzemeyle inşa edilmiş yapılarında, yangınlar ve tahribatlar nedeniyle kent her seferinde adeta yeniden kurulmuştur. Bütün bu zorluklar, belediye yönetmelikleriyle ve alınan yeni imar kararlarıyla, ahşap yerine taş yapıya geçilmesini gerekli kılmıştır. İnşa edilecek yapılar için de, Avrupalı mimarlara ihtiyaç duyulmuştur. Avrupalı mimarlar Osmanlı mimarlık teşkilatının işlevini kaybetmesi sebebiyle bizzat başlangıçta saray tarafından davet edilmiştir. Böylece Avrupa mimarlık kültürü ve mimari üslupları İstanbul'da ve tez konusunu oluşturan Beyoğlu (Pera)'nda uygulama için hazır bir zemin bulmuştur. XIX. yüzyılın ikinci yarısından itibaren başlayıp, XX. yüzyılın başlarında I. Ulusal Türk Üslubu'nun (I. Ulusal Mimarlık Akımı) ortaya çıkışına kadarki süreç içerisinde Beyoğlu ve Galata çevrelerinde çok sayıda Avrupa mimarisinin etkilerini yansıtan binalar inşa edilmiştir. Neobarok, Neoklasik, Neogotik, Art Nouveau ve Eklektik üslupların izleri ve yansımalarının hissedildiği bu örneklerde, özellikle ana caddelere bakan cephelerde ya da giriş cephelerinde aşırı bir bezeme anlayışı hakimdir. Bunu gerçekleştirebilmek için bitkisel ve figürlü bezemeye ağırlık verildiği, yer yer teknoloji ürünü eşya motiflerinden de yararlanıldığı gözlenir. Aslan maskları, insan maskları, grifonlar, ejderler, geyik, koç, kartal, yılan, balıkçıl vb. hayvan figürlerinin yanı sıra girişlerde karşımıza çıkan Antik kökenli karyatidler ile mitolojik içerikli heykeller dikkat çekicidir.Beyoğlu çevresinde görülen, Achille Manoussos, Alexandre Vallaury, Domenico Pulgher, Kambanakis, Raimondo D'Aronco, Viladikoya ve A. Jasmund gibi mimarların Avrupa etkili mimari eserlerinde en dikkat çekici husus, cephelerinin aşırı süslemeye sahne oluşu ve göz alıcı nitelik taşımasıdır. Bu zengin dekorasyonda figürlü bezeme ve heykel özellikle Art Nouveau üsluplu yapılarda bitki ve teknolojik eşya kaynaşımına dayanan stilizasyonla farklı ve özgün bir biçimde işlenmiştir.
|
Ottoman Empire whose inadequency against innovations in technical and scientific areas and developments about economic life in West is gaining certainity has to open its doors to Europe and that period gains speed with The Rescription of Gülhane and it reaches the climax through the XIX. century. Reforms and innovatios about governance, law, education, military and other areas are done and new instutions are formed or imported.Beyoğlu, also named Pera, is the preeminent place in İstanbul where all these innovations and changes are experienced firstly and intensively.The city is rebuilt again and again because of the distortions and fires on buildings are constructed with wood metarials in Capital City Istanbul. All these difficulties make essential transforming to stone metarial with the new reconstruction decisions and munucipality regulations. Western architects are needed for buildings are constructed with this unfamiliar metarial. By this way, western architecture culture and style find ready application area in İstanbul and our thesis subject Beyoğlu(Pera). Many architectural samples which reflect the impresses of Western architectuaral syle around Beyoğlu and Galata from the second half of XIX. century to the beginning of I. National Turkish Style in XX. century are built. An extreme affectation dominates on enterance frontals and faces of building on main street of these samples showing the reflections of Noebaroque, Neoclassic, Neogotic, Art Nouveau and Eclectic styles. It is observed that figurative and plantal ornaments gain importance and tecnological goods are sometimes used in order to form these styles. Sculptures with mythologic themes and Ancient caryatids areremarkable, besides human masks, leon masks, anımal figures such as ram, deer, snake, dragon, eagle, egret.Most remarkable aspects of buildings are constructed by Achille Manoussos, Alexandre Vallaury, Domenico Pulgher, Kambanakis, Raimondo D?Aronco and Viladikoya with the western style around Beyoğlu is that their frontals are the scene of many smart ornaments and they are glamorous. Figurative ornaments and sculpture on this rich decoration are practised differently and typically, especially with the stylization based on plant and goods figures on Art Nouveau style buildings. |