Tez No İndirme Tez Künye Durumu
132067 Bu tezin, veri tabanı üzerinden yayınlanma izni bulunmamaktadır. Yayınlanma izni olmayan tezlerin basılı kopyalarına Üniversite kütüphaneniz aracılığıyla (TÜBESS üzerinden) erişebilirsiniz.
Aile içi şiddet gören kadınlarda psikiyatrik bozukluklar / Psychiatric disorders among women who have been exposed to domestic violence
Yazar:AYSUN GENÇ DİŞCİGİL
Danışman: PROF. DR. ŞAHİKA YÜKSEL
Yer Bilgisi: İstanbul Üniversitesi / Tıp Fakültesi / Psikiyatri Ana Bilim Dalı
Konu:Psikiyatri = Psychiatry
Dizin:
Onaylandı
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2003
175 s.
7 ÖZET Bu çalışmada, İstanbul Tıp Fakültesi Psikiyatri AD Polikliniğine başvuran eşinden fiziksel şiddet gören kadın hastalardaki psikiyatrik bozukluklar, özgüven, evlilik ilişkileri ve cinsel yaşamları araştırıldı. Elde edilen veriler başka bir travma ve eş şiddeti yaşamayan psikiyatrik hastalardan oluşan kontrol grubuyla karşılaştırıldı. Araştırmaya eşinden şiddet gören 50 ve kontrol grubu olarak travma saptanmayan 30 kadın hasta alınmıştır. Olgular sosyodemografik özellikler, klinik tanılar, özgüven, evlilik ilişkisinden tatmin ve cinsel yaşam özellikleri açısından karşılaştırıldı. Aile içi şiddet yaşantısı olan kadınların şiddet özellikleri ve şiddete ilişkin tutumlarının yanısıra kadınlarda AİŞ bağlı olarak ortaya çıkan TSSB klinik özellikleri ve MDB açısından şiddet özellikleri incelendi. İki gruba uygulanan yarı yapılandırılmış görüşme çizelgesi, DSM-IV I. Eksen bozuklukları için yapılandırılmış klinik görüşme çizelgesi klinik versiyonu, benlik saygısı envanteri, evlilik ilişkisi soru formu, cinsel öykü formundan elde edilen sonuçlar ki kare, t-testi ve Mann Whitney U testi ile istatistiksel olarak değerlendirildi. Eşinden fiziksel şiddet gören gruba TSSB'nun özelliklerini saptamak için, kontrol grubundan farklı olarak TSSB ölçeği uygulandı. Araştırmada dört varsayım test edilmiştir. İlk varsayımda, psikiyatri polikliniğine çeşitli ruhsal sorunlarla başvuran evli kadınlar arasında eş şiddetine maruz kalanların çoğunluğunun, bu durumu ilk adımda açıklamadığı, ancak bu konuda soru sorulduğunda açıkladıkları önerilmiştir. Çalışmada AİŞ'e maruz kalan kadınların pek çoğunun, daha önce başvurdukları sağlık kurumlarında, şiddet deneyimlerinden bahsetmemiş olduğu; yalnızca kendilerine bu konuda soru sorulan kişilerin konuyu doktoruna açıkladığı bulunmuştur. Bu çalışmaya katılan kadınların sadece %12'sinin başvuru nedeni, eş şiddetidir. Araştırma bulgularımız, ilk varsayımımızı doğrulamaktadır. İkinci varsayım, eş şiddetine maruz kalan kadınlar arasında en sık olarak TSSB tanısına rastlanacağı yönündedir. Çalışmamızda yer alan aile içi şiddet gören kadınlara ise en sık olarak major depresif bozukluk (%68) tanısı konmuştur. Travma sonrası stres bozukluğu 139tanısı ikinci sıradadır (%58). İki tanı yüksek oranda (%46) birlikte görülmüştür. Bu sonuçlar, ikinci varsayımımızı doğrulamamaktadır. Üçüncü olarak, eş şiddetine maruz kalan kadınlarda, çaresizlik içinde tekrar tekrar sorunlar yaşanması nedeniyle, depresyon ve intihar girişimlerinin, eş şiddetine maruz kalmayanlara göre yüksek olacağı varsayılmıştır. Mevcut major depresyon, kontrol grubunda ve şiddete maruz kalan kadınlarda eşit oranlardadır (%67-68). Bununla birlikte, eş şiddetine maruz kalan kadınlarda, geçirilmiş depresyon oranı, şiddet görmeyen kadınlardan belirgin olarak yüksektir (%52 - %20). Ayrıca, şiddet mağduru kadınların %18'inde intihar girişimi öyküsü bulunurken, kontrol grubunda intihar girişimi öyküsü bildirilmemiştir. Araştırma sonuçları, üçüncü varsayımımızı doğrulamaktadır. Dördüncü varsayıma göre eş şiddetine maruz kalmak, lokal apse gibi sınırlı, bir sorun değildir; kişinin yaşamını çok yönlü olarak etkileyecektir ve bu nedenle, özgüvenini, evlilik ilişkisinden aldığı doyumu ve cinsel yaşamını da olumsuz olarak etkiler. Araştırma sonuçları, kadınların özgüveninin, evlilik ilişkisi kalitesinin ve cinsel yaşamlarının, eş şiddetinden belirgin bir şekilde olumsuz etkilendiğini doğrulamaktadır. Şiddete maruz kalan kadınların sağlık kurumlarında tespit edilmediği ve bu kadınların cinsel yaşam dahil olmak üzere yaşantılarının hemen her yönünde ciddi sorunlar yaşadığı gözlenmiştir. Bu sonuçlar, psikiyatri kliniğine başvuran kadınların AİŞ ve cinsel yaşamları açısından sorgulanması gerekliliğini vurgulamaktadır. 140
8 SUMMARY In this study, the psychiatric disorders, self-esteem, marital satisfaction and sexual dysfunctions of the female out-patients of the Psychiatry Clinic of the Medical Faculty of Istanbul University who had been exposed to violence from their partners, were investigated. The findings were compared with a control group, which were composed of female out-patients who had not ever been traumatised. The domestic violence survivors were consisted of 50 women, whereas the control group had 30 members. The cases have been compared with each other in terms of social and demographic characteristics, clinical diagnosis, self-esteem, marital satisfaction and sexual functions. The women who had domestic violence experience have also been examined about characteristics of and attitudes towards violence, domestic violence related PTSD and MDD. The findings of both of the groups obtained by semi-structured questionnaire, clinical version of the Structured Clinical Interview for DSM-IV Clinical Version (SCID-I/CV) for first axis disorders of DSM-IV, Cooper Smith Self-Esteem Inventory, Maudsley Marital Qestionnaire and Shover Sexual History Form were evaluated statistically with chi- square analysis, t-test and Mann Whitney U test. PTSD characteristics were analysed only in the violence group using the PTSD scale. Four hypothesis were tested in the study. First of all, it was hypothesised that most of the battered female out-patients did not disclose the abuse until they were questioned about it. In our study, we have found that most of the battered women had not mentioned about the violence unless they were inquired by the medical professional about the subject. Only 12% of the abused participants of this study had disclosed the partner violence at application stage. These findings have confirmed our first hypothesis. According to the second hypothesis, the most common psychiatric diagnosis among battered women would be PTSD. Nevertheless the most common diagnose in our abused sample turned out to be MDD (68%) whereas PTSD comes the second with 58% 141prevalence. Comorbidity rate of both disorders is significantly high (46%). The second hypothesis was not supported with these results. Thirdly, it was hypothesised that depression and suicidality increase among women who had been exposed to domestic violence, due to repetitive problems faced helplessly. Current MDD ratio (67-68%) did not differ between the two study groups. On the other hand, among the battered, more women have histories of depression than those in the control group (52% vs. 20%). Additionally, suicidality ratio is found out to be 18% in the study group. The same figure is 0% in the control group. This hypothesis was supported with these findings. The last hypothesis suggests that intimate partner violence is not like a local abscess; it negatively affects the person in many dimensions including self-esteem, marital satisfaction and sexual functioning. The findings of this research strongly support this suggestion. During the study, it was observed that battered women were not usually determined in psychiatry clinics although they suffer serious problems in all aspects of their lives and also in their sexual functioning. The results show the need for screening of all female psychiatric out-patients for domestic violence and sexual dysfunctions. 142