TEZ ÖZETİ Erken İslâm mimarîsinde ilk camiler dışa kapalı, kalın duvarlarla çevrili, toprak damlı alçak tavanlı iç kısımları direkli yapılardır. Daha sonra Büyük Selçuklu'ların dört eyvanlı,avlulu,mihrap önü kubbeli plânlar Orta Asya ve İran'a hakim oldu. Anadolu Selçukluları kare plânlı, kubbeli mescitler yaptılar ve Osmanlılar bu mimarîyi uygulayarak mîmâri sistemin asıl unsuru haline getirdiler. Osmanlı mimarîsinin oran ve ölçülerde mükemmele ulaştığı dönem olan klâsik dönem, Mîmâr Sinan'ın ölümünden sonra da uzun süre etkisini devam ettirdi. Lâle Devri'nde mîmâri batıdan etkilendi. Barok, Rokoko ve Ampir tarzında orantısız, ölçüsüz, çok süslemeli bir mîmâri taklid edilmeye başlandı. Daha sonraları milliyetçilik hareketlerinin başlamasıyla mimarlar eski millî benliklerine dönmeye çalıştılar. Böylece Neo-klâsik üslûp ortaya çıktı. 1870-1927 tarihleri arasında yaşamış olan mîmâr Kemâleddin Bey İstanbul'da beş cami ve dört türbe inşaa etti.Bunlar:Yeşilköy Mecidiye Mescidi, Beyoğlu Kamer Hatun Mescidi, Bebek Camii, Bostancı Camii, Bakır köy Kutlutepe Camii, Ahmed Cevad Paşa Türbesi, Gazi Osman Paşa Türbesi, Sultan V. Mehmed Reşad Türbesi ve Mahmud Şevked Paşa Türbesi'dir. Kemâleddin Bey, klâsik dönemin büyük cami plânını küçük camilere uygulamaya çalıştı. Yapılarında oran ve ölçüden ziyade cephe süslemesine önem verdi. Bugün İstanbul ve diğer şehirlerde Osmanlı yapılarından sonra en dikkat çeken mîmârî eserler arasında Neo-klâsik dönem yapıları bulunmakta dır. Kemâleddin Bey'in bu döneme yapmış olduğu katkılar takdire şayandır.
|