Tez No İndirme Tez Künye Durumu
351665
Key success factors for global pharmaceutıcal companies in emerging markets / Global ilaç firmaları'nin yükselsen pazarlardaki basarı faktorleri
Yazar:ARDA URAL
Danışman: PROF. DR. JALE ORAN SÖZER
Yer Bilgisi: Marmara Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / İşletme (İngilizce) Ana Bilim Dalı / Muhasebe Finansman Bilim Dalı
Konu:Maliye = Finance ; İşletme = Business Administration
Dizin:Başarı = Success ; Biyoteknoloji sektörü = Biotechnology sector ; Değer yaratan faaliyetler = Value creation activities ; Gelişmekte olan piyasalar = Emerging markets ; Uluslararası pazarlar = International markets ; Yatırımcılar = Investors ; Yatırımlar = Investments ; İlaç endüstrisi = Pharmaceutical industry ; İlaç firmaları = Pharmaceutical firms
Onaylandı
Doktora
İngilizce
2014
153 s.
Küresel ilaç ve biyoteknoloji endüstrisi 2011 yılı sonu itibariyle yaklaşık 960 milyar dolar tutarında bir hacme ulaşmış ve önceki beş yıllık dönemde ortalama yıllık % 7,8 seviyesinde bir büyüme sergilemiştir. Yeni ilaç keşfi, geliştirmesi ve pazarlaması üstüne kurulu iş modeliyle, ve 20 yıllık patent hakkının sağladığı korumayla bu endüstri kalıcı ve istikrarlı bir büyüme yaşamıştır. Tarihsel olarak %80 civarında brüt kâr marjı, %40-50 aralığında faaliyet marjı ve sağlıklı serbest nakit akışı sayesinde ilaç endüstrisi kârlı bir endüstri olagelmiştir. Ancak endüstrinin büyümesini sağlayan bu ilaçların patent koruma sürelerinin son yıllarda teker teker dolmasıyla endüstri yaklaşık 125 milyar dolar civarında bir satış kaybı yaşamış, ve güçlü bir yeni ürün hattının olmamasından dolayı bu kaybı telaffi edememiştir. İlaç maliyetleri çoğunlukla devletler tarafından karşılandığından endüstri genellikle olumlu bir ekonomik büyüme ortamından yararlanagelmiştir. Yavaşlayan küresel ekonomi ve yaşlanan nüfusa bağlı artan sağlık kaynakları kullanımı, özellikle Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliği ülkelerinde sağlığa ayrılan fonların ekonomiye oranının artmasına neden olup endüstrinin aleyhinde bir durum yaratmıştır. Sonuç olarak ilaç şirketleri bu olumsuz piyasa koşullarının üstünden gelmek ve büyümelerini sürdürmek için yeni büyüme stratejileri arama yoluna gitmiş, ve süratle gelişmekte olan, ve Türkiye'nin de dahil kabul edildiği Yükselen BRIC (Brezilya, Hindistan, Çin ve Brezilya) Pazarlarına öncelik vermişlerdir. Bu ekonomilerin, %5-10 yıllık GSYİH büyüme sergilemeleri, nüfuslarının sağlık hizmetlerine erişiminin ve ihtiyari harcamalarının artması tüm küresel ilaç şirketleri için umut verici bir görünüm sunmuştur. Ancak, her gelişmekte olan piyasa kendine özgün sosyo-ekonomik ve politik özellikler gösterdiğinden gelişmiş piyasalarda başarılı olmuş yöntemleri aynen uygulamak aynı başarıyı tekrarlamaya yeterli olmayacaktır. Bir ön literatür taraması bu araştırma konusunun incelenmediğini ortaya koymuştur. Bu tezin amacı Yükselen Pazarlarda ilaç ve biyoteknoloji şirketlerinin kârlı büyümesini teminen nitel ve nicel olarak başarı etmenlerini araştırmaktır. Niteliksel araştırma yöntemi akademik kurumlarca basılmış yayınları, düşünce tankları, yaşam bilimleri sanayi dergileri, hükümetler ve yönetim danışmanlık firmalarının yayınları taranması ve bahsi geçen başarılı uygulamaların saptanması şeklinde gerçekleştirilmiştir. Retrospektif gözlemsel mali analizi gerçekleştirmek amacıyla ise, küresel ölçekte faaliyet gösteren en büyük 14 ilaç ve biyoteknoloji şirket verileri yatırımcılara açık kaynaklardan derlenmiş, ve endüstride yaygın olarak kullanılan finansal yaklaşım yöntemi kullanılarak iki ayrı grupta incelenmiştir. Sermaye kârlılığı ve yatırımcılara geri dönüş değişkenleri 2009 den 2011'i kapsayan üç yıllık bir süre içinde değerlendirilmiştir. 2007-2011 dönemine de bakılmakla beraber 2008 ekonomik krizinin olumsuz ve tekil etkileri dolayısıyla bu dönemi kullanmaktan vazgeçilmiştir. Bu çalışma, ilaç ve biyoteknoloji şirketleri için bu firmaların ürün portföylerinin farklı olmasından dolayı, ayrı ayrı tekrarlanmıştır. Karşıılaştırmalı çıkarıma gidebilmek için takvim ve mali yıllar normalize edilmiştir. Araştırmaya alınan ilaç ve biyoteknoloji firmaları Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere veya İsviçre merkezli, dünya çapında operasyonları olan, yıllık satışları 20 ila 61 milyar dolar aralğında ve hisseleri NYSE veya NASDAQ'ta işlem gören firmalar arasından derlenmiştir. Yatırımcıya Geri Dönüş ve Yatırılan Sermaye Dönüşü parametrelrini belirlemek için kamuya aşık şirketlerin mali kaynakları toplanmış ve daha sonra karşılaştırmalı sonuç elde edebilmek için takvim yıllarıyla firmaların mali yılları ayarlanmak suretiyle normalize edilmiştir. Nitel çalışma ilaç ve biyoteknoloji firmalarının Gelişmekte Olan Pazarlarda yatırımcı değeri oluşturmak ve rekabetçi kalmak için tez kapsamında bulunan yedi başarı faktörü aşağıda sıralanmıştır: 1. Yerli Üretim Yapabilme Kabiliyeti 2. Hızlı ve iyi ilişkilere dayanan Ruhsat ve Düzenleme Yetenekleri 3. Ticari Organizasyon Modelinin Yükselen Pazar Koşullarına hitabedebilmesi 4. Geniş ve Verimli bir Dağıtım Ağına Sahib olabilmek 5. Devlet İhalelerinde Dinamik Fiyatlandırma Yetenekleri 6. Yerel Klinil Çalışma yapan düşünce liderlerini küresel Klinik Çalışma ve ürün geliştirme yapan liderlerle bütünleştirebilen bir Medikal Bölüm kabiliyeti, ve 7. Yetkin ve yetenekli yerel personele erişim, işe alma ve işte tutma becerisi. Nicel olaraksa, Amerika Birleşik Devletleri'nde elde edilen satış Yatırımcıya Geri Dönüş itibariyle pozitif bir korelasyon gösterirken Yükselen Pazarlardakı satış geliri ile pozitif bir korelasyon görülmemiştir. Aynı örneklem için, Yatırılan Sermaye Kârlılığı hem ilaç ve biyoteknoloji firmalarının satış gelirleri ile pozitif bir korelasyon göstermiştir. Bu bulgular, firmaların Yükselen Pazarlara girerken Yatırımcıya Geri Dönüş açısından getiri beklememelerini ve Yatırılan Sermaye Geri dönüşü bazında da mütevazı bir beklenti içinde olmalarını ortaya koymaktadır
The global pharmaceutical industry generated approximately $960 billion in revenue in 2011 demonstrating a 7.8% compounded annual growth rate (CAGR) for the preceding five years. This industry, with its foundation in discovering, developing and marketing innovative medications had the benefit of patent lives -lasting around 20 years- providing sustenance for the business to grow steadily. It has been historically a profitable business with gross margins around 80% and operating margins in the range of 40-50%. While the industry enjoyed sustained free cash flow, over the last few years, it has been challenged by the expiry of patents of its products leading to massive revenue losses estimated around $125 billion and lack of a robust product pipeline to replace the lost revenue. Since the industry heavily relies on the governments to pay for its medicinal products, it thrives on a healthy economic mega-system. Industry's challenge was further compounded by a slowing global economy and an aging population utilizing more healthcare resources and increasing healthcare costs in developed countries, particularly in the United States and the European Union countries. These unfavorable market conditions pushed the pharmaceutical companies to identify new strategic value levers to sustain its growth, and consequently the industry set out to expeditiously expand its footprint in the emerging markets. As the beneficiaries of the globalizing economy, the BRIC (Brazil, India, China & Brazil) bloc of countries and Turkey had offered the biggest growth platform. These economies have demonstrated a vivid GDP growth in the range of 5-10% annual growth and, thanks to an increase in access to medicine and surge in discretionary spending of their population; offer a promising outlook to all global companies. In this context, products of pharmaceutical companies are well-positioned to address healthcare needs of the growing and aging populations in the Emerging Markets. Nonetheless, each individual emerging market demonstrates unique socio-economic and political characteristics, and even as a bloc do not present characteristics similar to developed markets due to a variety of underlying reasons. A preliminary literature review had indicated that this research topic was not sufficiently examined leaving an opportunity to investigate. Consequently, the objective of the thesis was established to explore this non-trivial Emerging Markets growth challenge on qualitative and quantitative fronts that would link both business strategy and financial outcome aspects to the pressing dilemma of profitably growing in the Emerging Markets. In order to perform the retrospective observational financial analysis, a total of 14 large companies operating on a global scale were identified, and investigated in two distinct groups under pharmaceutical and biotechnology company peer sets. A shareholder value analysis framework was utilized to map out the financial levers of value generation focusing on Total Return on Shareholder Value (TRS) and Return on Invested Capital (ROIC). The relationships between the geographic revenue breakdown and the two aforementioned parameters were tested by conducting a correlation analysis. These two parameters were collected over a three year period from 2009 through 2011. Similarly, a five year period ranging from 2007 through 2011 was also initially explored but then later discontinued since the 2008 economic downturn was identified as a disruptive confounding factor to the ability to draw meaningful conclusions. The correlation analysis was performed separately for pharmaceutical and biotechnology companies. Pharmaceutical companies operate with a more traditional, primary care focused small molecule product portfolio whereas the biotechnology companies discover, develop and market expensive biologics products targeting specialists. Therefore, these two groups of life sciences companies were investigated in separate peer groups. The selected pharmaceutical companies were the largest among their peers by revenue which ranged from $20 to $61 billion. Correspondingly, their market capitalization was also among the highest in their peer set. While these companies were headquartered in the United States, United Kingdom or Switzerland; their common stock were all traded in NYSE. Also, they all recognized revenue through their worldwide operations that would allow to compare performance by geographic denominations. Similarly, seven largest biotechnology companies were all publicly traded in NYSE. Company financials to determine TRS and ROIC were collected through public sources, and later normalized by adjusting their fiscal years to the calendar years to be able to draw comparative conclusions. The qualitative study led to the identification of the following seven key success factors that the pharmaceutical and biotechnology companies need to perform exceptionally well to stay competitive in the Emerging Markets: 1. Local Manufacturing Presence 2. Building Agile Regulatory Affairs Capabilities 3. Commercial Model Addressing Emerging Market Needs 4. Broad and Efficient Distribution Network 5. Dynamic Pricing and Contracting Capabilities 6. Emerging Market Medical Affairs Capabilities Connecting Local Thought Leaders to Global Clinical Development Leaders 7. Access to and Retention of Local Talent The quantitative analysis suggested that TRS did not show a positive correlation with the revenue booked in the Emerging Markets whereas the United States revenue showed a positive correlation. For the same sample set, the ROIC showed a positive correlation with the revenue booked by both pharmaceutical and biotechnology companies, suggesting that in the period of this study life sciences companies that enter the Emerging Markets should not expect an appreciation for their stock price while they will gain some modest returns on their invested capitals.