Tez No İndirme Tez Künye Durumu
103456
Anevrizmal kemik lezyonlarının histokimyasal ve immünhistokimyasal özelliklerinin klinik davranışları ile ilişkisi / Correlations between histochemical and immunhistochemical features and clinical behaviour of aneurysmal bone lesions
Yazar:NİHAN AKSAKALLI
Danışman: PROF. DR. GÜLÇİN ERSEVEN
Yer Bilgisi: İstanbul Üniversitesi / Sağlık Bilimleri Enstitüsü / Klinik Onkoloji Ana Bilim Dalı
Konu:Onkoloji = Oncology ; Patoloji = Pathology
Dizin:
Onaylandı
Doktora
Türkçe
2001
134 s.
7. ÖZET Anevrizmal kemik lezyonlan; kaynaklarda ilk söz edildiği günlerden bugüne dek oluşum mekanizması, hücre kökeni ve adlandırma açısından tartışılmaktadır. Ayrıca bu lezyonlann klinik davranışları da celişkilidir.Bu çalışma anevrizmal kemik lezyonlarını oluşturan çeşitli hücrelerin kaynaklarını araştırmak ve bu lezyonlann farklı klinik davranışlarına açıklık getirebilmek amacıyla planlanmıştır. Araştırmamızda çalışma grupları; 42 anevrizmal kemik kisti (AKK), 14 solid tipte ya da klinik olarak agresif seyreden anevrizmal kemik kisti (SAKK),1 nükleer pleomorfızm gösteren anevrizmal kemik kisti (NPAKK), kontrol grupları ise 20 telanjiyektatik osteosarkom (TOS), 1 1 dev hücreli kemik tümörü (DHKT) ve 1 1 fıbröz displazi (FD) olgusundan oluşmaktadır. Anevrizmal kemik lezyonlarını oluşturan çeşitli hücrelerin kaynağı Factor VIII related antigen, CD34 ve CD68 primer antikorları ile araştırılmıştır. Anevrizmal kemik lezyonlannın biyolojik davranışlarını irdelemek için; hücre proliferasyonunu ve aktivasyonunu gösteren AgNOR yöntemi ve hücre siklusuna eşlik eden proteinlerden Kİ67, MDM2 ve pl05 varlığını saptamak için immünhistokimyasal boyama yöntemi uygulanmıştır. Araştırmamızda sinüzoidleri döşeyen hücreler için endotel belirleyicilerinden FVIII RAG ve CD34 primer antikorları uygulandığında; lezyonun içindeki damarların tümünün endotelle döşeli olduğu, ancak sinüzoidleri döşeyen hücrelerin bir bölümünün endotel olduğu görülmüştür. Çalışmamızda CD68 primer antikoru ile ilgili bulgularımız sinüzoidlerin bir bölümünün histiyositik hücrelerle döşeli olduğu yönündedir. Bulgular sinüzoidleri döşeyen bu hücrelerin, multipotent genç mezenkim hücrelerinin değişik yönlerde diferansiyasyonu sonucu meydana geldiğini düşündürmektedir. Lezyonu oluşturan mononükleer hücrelerin kaynak verileri ile uyumlu olarak histiyosit özelliğindeki mezenkimal hücreler olduğu saptanmıştır. Çalışmamızda AgNOR yöntemi ile elde edilen bulgular, SAKK grubunun, proliferasyon gücünün AKK grubuna oranla daha yüksek olduğunu ve genel olarak lezyonlann düşük düzeyde proliferatif aktivite gösterdiklerini düşündürmüştür. Değişik gruplarda saptanan Kİ67 indeksleri ve MDM2 proteini immünreaktiviteleri kaynak verilerine uygun olarak AKK, SAKK, NPAKK ve TOS olgulannda giderek 112artan değerler göstermiştir. DHKT'de orta derecede, FD'de ise düşük derecede proliferasyon saptanmıştır. pl05 primer antikoru ile; yalnızca üç olguda yaygın boyanma gözlenmiştir Tüm bu bulguların ışığında anevrizmal kemik lezyonlarının; bir başka lezyon ile birlikte dolaşım bozukluğuna bağlı olarak gelişebileceği; ayrıca primer anevrizmal kemik kisti olarak; hücrelerin proliferasyon özelliklerinin artmış olduğu durumlarda da anevrizmal kemik tümörü olarak ve hatta malign anevrizmal kemik tümörü olarak bulunabileceği izlenimi edinilmiştir.. 113
8. SUMMARY Since their first appearance in literature, pathogenesis, cell origin and nomenclature of aneurysmal bone lesions are still being discussed. Besides, the clinical behavior of these lesions are also controversial. The aim of the present study was to investigate the origins of the different cells constituting aneurysmal bone lesions and to clarify the different clinical behaviors of these lesions. In the present investigation, the study group consisted of; 42 cases of aneurysmal bone cyst (ABC), 14 cases of solid or aggresive aneurysmal bone cyst (SABC), 1 case of aneursymal bone cyst with nuclear pleomorphism (ABCNP). The control group was made up of 20 cases of telangiectatic type of osteosarcoma (TOS), 11 cases of giant cell tumor of the bone (GCT) and 1 1 cases of fibrous displasia of the bone (FD). The origins of the different cells which constitute the aneurysmal bone lesions were investigated with Factor VIII related antigen, CD34 and CD68 antibodies. AgNOR method showing cell proliferation and activation and immunochemical staining methods revealing the presence of proteins functioning in cell cycle; Kİ67, MDM2 and pi 05 were applied, in order to evaluate the biological behavior of aneurysmal bone lesions. In the present study, when endothelial markers FVIII RAG and CD34 were applied in order to investigate the cells lining the sinusoids; all the vessels of the lesions were found to be lined by endothelial cells, whereas only some of the cells lining the sinusoids were of endothelial origin. The data related to CD68 revealed that some parts of the sinusoids were lined by histiocytic cells. The results implied that the cells lining the sinusoids developed by the differentiation of the multipotent young mesencymal cells to different directions. The mononuclear cells of the lesion were found to be mesenchymal cells with histiocytic characteristics, similar to the literature findings. AgNOR values in our study indicated that the proliferation of SABC group was high than the ABC group and implied that the lesions revealed a low degree of proliferative activity in general. The Kİ67 indexes and the MDM2 protein immunreactivities of the lesions in the different groups showed progressively increasing 114values in the ABC, SABC, ABCNP and TOS cases, respectively, as in the literature. Diffuse staining with pi 05 were found in only three cases. As a result of all findings it may be concluted that; aneurysmal bone lesions may develop as a result of a circulatory disturbance together with another lesion. Besides it is implied that these lesions may be found as a primary aneurysmal bone cyst, and due to the increasing proliferative potential of the cells, as an aneurysmal bone tumor and also as a malignant aneurysmal bone tumor. 115