Tez No İndirme Tez Künye Durumu
124315 Bu tezin, veri tabanı üzerinden yayınlanma izni bulunmamaktadır. Yayınlanma izni olmayan tezlerin basılı kopyalarına Üniversite kütüphaneniz aracılığıyla (TÜBESS üzerinden) erişebilirsiniz.
Anevrizmal subaraknoid kanama sonrası klinik serebral vazospazmın tedavisinde hipertansif hipervolemik hemodilüsyonel terapi uygulanması süresince santral venöz basınç ve pulse counter cardiac output karşılaştırılması /
Yazar:NİLÜFER KOÇ
Danışman:
Yer Bilgisi: İstanbul Üniversitesi / Tıp Fakültesi / Anesteziyoloji ve Reanimasyon Ana Bilim Dalı
Konu:Anestezi ve Reanimasyon = Anesthesiology and Reanimation
Dizin:
Onaylandı
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2003
66 s.
....Bu çalışmaya, anjiografik ve kranyal bilgisayarlı tomografi bulgular ile Anevrizmal SAK tanısı alan ve standart mikro cerrahi girişim ile rüptüre anevrizması kontrol altına alınmış, postoperatuar dönemde klinik serebral vazospazm bulgusu tespit edilen WFNS 1-3, Fisher 2-3 olan ve SAK sonrası 14 gün içinde öpere edilerek postoperatuar dönemde klinik vazospazm bulguları tespit edilen 22 hasta dahil edilmiştir. Hastalarda klinik vazospazm tespit edildiği zaman rastgele iki grup oluşturulmuştur. S VB grubuna preoperatif 7F Multilumen katater, Seldinger yöntemi ile yerleştirilmiştir. PICCO grubuna ise santral venöz katetere ek olarak 4F kateter femoral arter içine yerleştirilip PIGCO'a bağlanmıştır.Hedef parametrelere ulaşmak için bazal sıvı infuzyonuna günlük 500-2000ml/gün kolloid, 200-500ml/st kristalloid perfuzyonu aralıklı ölçümlerin kontrolü altında titre edilerek uygulanmıştır.Klinik serebral vazospazm tespit edildiği zaman her iki grupta da bazal sistolik arter kan basmcı (SAB-mmHg), kalp tepe atım hızı (KTA/dk.), santral venöz basınç (SVB- mmHg) değerleri ölçülerek "TO" değeri olarak kaydedilmiştir. PICCO grubunda ek olarak "Cardiac Index" (CI-lt/dk/m2), "Intrathorasic Blood Volum Index"(ITBVI- ml/m2), Extra Vascular Lung Water Index (EVLWI-ml/kg) ölçülüp "TO" değeri olarak kaydedilmiştir. Her iki grupta da ölçümler 4 saatte bir tekrarlanarak kaydedilmiştir. Yeterli iv sıvı replasmanına rağmen hedef sistolik basınca ulaşılmadığı durumlarda noradrenalin perfuzyonuna başlanarak, verilen doz ug/kg/dk olarak kaydedilmiştir. Dört saat ara ile tekrarlanan ölçüm sürelerinde iv kristalloid ye kolloid miktarı, hastaların klinik serebral vazospazm bulgularının izlendiği gün sayısı kaydedilmiştir. Ölçümler majör veya minör klinik serebral vazospazm bulguları düzeldiğinde sonlandılmıştır. 50Tedavi süresince tespit edilen nörolojik, kardiovasküler, pulmoner, metabolik ve infeksiyöz komplikasyonlar kaydedilmiştir. Her hasta için yoğun bakım ünitesinden çıkıncaya kadar tıbbi malzeme ve günlük yoğun bakım fiyatı üzerinden maliyet hesaplanmıştır. Yapılan bu çalışmadan elde ettiğimiz veriler değerlendirildiğinde, klinik serebral vazospazmın başlangıç günlerinin ve klinik serebral vazospazmın izlendiği gün sayısının benzer olduğu saptanmıştır. Hedef sistolik arter basıncına her iki grupta da HHH tedavisinin ilk gününde ulaşıldığı saptanmıştır. Grupların tekrarlayan ölçümlerinde KTA, SAB değerleri arasında fark olmadığı tespit edilmiştir Hipertansiyon için hedeflenen sistolik arter basıncının oluşturulması amacıyla noradrenalin PICCO grubunda ilk 9 ölçüm süresi boyunca SVB grubuna göre daha yüksek noradrenalin kullanma ihtiyacı olmuştur ancak 9. ölçüm sonrası bu ihtiyaç ortadan kalkmıştır. SVB grubunda ise çalışmanın sonuna kadar noradrenalin kullanma ihtiyacı devam etmiştir. HHH tedavisinin hipervolemi ve hemodilüsyon basamağı için iv verilen kristalloid ve kolloid sıvı nıiktarlarının her iki grup arasında farklı olmadığı ancak PICCO grubunda daha az sıvı uygulandığı tespit edilmiştir. Yoğun balamda kalış süresinin her iki grupta da benzer olduğu belirlenmiştir. Maliyet hesaplan sonuçlan değerlendirildiğinde ise istatistiksel anlamlı fark olmadığı saptanmıştır. Klinik vazospazm bulgularında major bulguların PICCO grubunda SVB grubuna göre belirgin olarak daha erken dönemde düzeldiği saptanmıştır. Klinik vazo.spazmın hem majör hem de minör bulgularının, tamamen düzelme zamanının ise her iki grupta da aynı olduğu izlenmiştir. HHH terapisi sonrasında GÇS her iki 51grupta da benzer olmasına rağmen. SVB grubunda iki hastada kranyal BBT ile sol temporoparietal bölgede hemorajik enfarkt tespit edilmiştir ve bu iki hastanın GÇS'nun 2 olduğu saptanmıştır. Araştırmada elde edilen bulgular ile, ek bir sistemik hastalığı olmayan vakalarda PÎCCO monitorizasyonunun SVB monitorizasyonu ile karşlaştırıldığında mortalite ve morbidite açısından istatistiksel anlamlı fark yaratmadığı sonucuna vardık. 52