Tez No İndirme Tez Künye Durumu
340242
20. yüzyılın ilk yarısında Türkiye'deki Süryaniler / The assyrians living in Turkey at the first part of 20th century
Yazar:HAŞİM ERDOĞAN
Danışman: PROF. DR. AYHAN ÖZTÜRK ; DOÇ. DR. İBRAHİM ÖZCOŞAR
Yer Bilgisi: Erciyes Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / Tarih Ana Bilim Dalı / Türkiye Cumhuriyeti Tarihi Bilim Dalı
Konu:Tarih = History
Dizin:20. yüzyıl = 20. century ; Süryaniler = Syrians
Onaylandı
Doktora
Türkçe
2013
254 s.
Hıristiyanlığın ilk temsilcilerinden kabul edilen ve halen bu dinin geleneksel halini yaşamaya çalışan Süryaniler, kilise etrafında oluşturmuş oldukları cemaat örgütlenmesiyle yoğun olarak yaşadıkları Mardin ve civarında özellikle kültürel yönden önemli bir rol oynamaktadırlar. Osmanlı Devleti?nin Millet sistemi içerisinde yer alan Süryaniler devlet tarafından bağımsız bir cemaat olarak görülmemiş ve Ermeni Patrikliğine bağlı kabul edilmişlerdir. Bu durum devlet ile olan irtibatlarının Ermeniler aracılığıyla yürümesini zorunlu kılmıştır. Osmanlı Devleti?nin hâkimiyetine girdikten itibaren uzun yıllar Ermenilerin içinde sayılma durumu, onların 20. yüzyıla kadar Ermenilerin gölgesinde kalmasına neden olmuştur. Kadim Süryani Cemaati kendi çabaları ve 20. yüzyıldaki gelişmeler ile birlikte bu devlette sayılır hale gelmişlerdir. 1914 yılında hazırlanan Süryani Kadim Ortodoks Patrikhanesi Nizamnamesi ile birlikte resmen devlete kendilerini tanıtan Süryaniler, Osmanlı Devleti?nin yıkılış sürecinde ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti?nin kuruluş döneminde kendi başına hareket edebilmenin rahatlığı içerisinde yaşamışlardır. Bu dönemde yönetimle görüşebilmek için Ermenileri aracı tutmak zorunluluğu da ortadan kalkmıştır.Osmanlı Devleti?nde ve Türkiye Cumhuriyeti?nde Süryaniler genel olarak Güneydoğu Anadolu bölgesinde Mardin, Diyarbakır, Adıyaman, Urfa civarında yaşamışlardır. Bu nüfus dağılımında Süryani Kadimlerin Patriklik merkezinin uzun yıllar boyunca Mardin Deyruzzafaran Manastırı?nda kalmış olmasının payı büyüktür. Patriklik merkezinin Türkiye?den ayrılması ve önce Suriye?nin Humus kentine ardından da Şam şehrine taşınması Süryanilerin dinî olarak artık buradan yönetileceği anlamına gelse de Türkiye?deki Kadim Süryaniler halen Deyruzzafaran Manastırı?nı ve dolayısıyla Mardin şehrini merkez olarak görmeye devam etmektedirler. 20. yüzyıl içerisinde Osmanlı Devleti ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti olmak üzere iki farklı devlet yönetimi altında yaşayan Süryanilerin en bilindik özellikleri devlete bağlılık bildiren sadık cemaat olmalarıdır. Bazı dönemler özellikle misyonerlik faaliyetlerinin etkisiyle devlete karşı kışkırtıldıkları görülse de bu olaylar uzun süreli ve çok yoğun katılımlı olmamıştır.Misyonerlik faaliyetleri Süryanilerde farklı zamanlarda farklı sonuçlar doğurmuş, başlangıçta kilise temelinde birleşen bu cemaatte önce kiliseler birbirinden ayrılmış, daha sonra kiliseye karşı tavır alan fikirlerle birlikte Süryani rönesansı adı verilen değişim süreci başlamıştır. Misyonerler Süryanilerin sadece Protestanlaşmasına yada Katolikleşmesine sebep olmamış aynı zamanda Süryanilerdeki kimlik anlayışının ?din? merkezinden ?etnik milliyet? merkezine dönmesine neden olmuştur.Türkiye Cumhuriyeti?nin temelini oluşturan Lozan Antlaşmasıyla birlikte azınlıklara verilen haklardan yararlanıp yararlanamama durumu da Süryaniler açısından halen daha tartışma konusudur. Süryanilerin 20. yüzyılın başlarından itibaren farklı zamanlarda özellikle yurtdışına yapılan göç hareketleri Türkiye?deki Süryani sayısını oldukça azaltırken ABD başta olmak üzere Avrupa?nın çeşitli ülkelerinde bir Süryani diasporasının oluşmasına neden olmuştur. Anahtar Kelimeler: Süryaniler, Patrik İlyas Şakir, Kadim Süryani, 20.Yüzyıl, Seyfo.
The Assyrians who are accepted as the first representatives of Christianity and try to practice this religion traditionally play a major role particularly in terms of cultural aspect with its congregational organization in Mardin and its vicinity where they lived densely. Taking place in the Millet system of Ottoman Empire, The Assyrians, , was not regarded as an independent congregation, and they were accepted as if they were bound by Armenian Patriarchate. This situation made it compulsory that the contacts with the State conducted by means of Armenians. As from the Assyrians had fallen into Ottoman?s power, that they were thought as a part of Armenian for many years caused them to stay in shadow of Armenians until the 20th century. The Assyrian Orthodox began to be respected in this state along with their own efforts and the developments in the 20th century. The Assyrians who gained acceptance officially with the Patriarchate Regulation of Assyrian Orthodox regulated in 1914 lived in comfort of acting on their own during the process of the collapse of Ottoman Empire and founding of the Turkish Republic. In this period; the mediation of Armenians was no longer necessary to contact with the government.The Assyrians in the Ottoman Empire and the Republic of Turkey lived in generally Southeastern Anatolia, Mardin, Diyarbakir, Adiyaman and around Urfa. The center of the Ancient Assyrian Patriarchate had been in Mardin Deyrulzafaran Monastery for many years. Although the separation of Patriarchate center and moving from Turkey to Homs city of Syria first and to Damascus later means that Assyrians will be governed from there, Ancient Assyrians in Turkey have still accepted that Deyruzzafaran Monastery, that is, Mardin as their center. The most known feature of the Assyrians who lived under the administration of two different States in the 20th century (Ottoman Empire and Republic of Turkey) is being a loyal congregation. In some periods they were provoked to the State especially by the effects of the missionary activities but they did not last long and the participation was not so intensiveMissionaries? activities had different results in different times, firstly churches separated from each other in this congregation based on the church, later the period of change called Assyrian renaissance started with the opposite opinions against the church. Missionaries caused Assyrians not only to become Catholic or Protestant but also changed the understanding of the identities of the Assyrians from the center of religion to the center of ethnic nationalism. With the Treaty of Lausanne forming the basis of the Turkish Republic the problem whether or not to profit from the rights given to the minorities is still under debate to Assyrians.Since the beginning of 20th century while the movements of the Assyrians particularly the emigrations in different times decreased the number of Assyrians in Turkey it caused to form an Assyrian Diaspora in the different countries of Europe especially the USA. Key words: Assyrians, Patriarch İlyas Şakir, Auld Assyrians, the 20th century, Seyfo.