Tez No İndirme Tez Künye Durumu
187063
1980'den sonra Türkiye'de sosyalist partilerin siyaset anlayışı / Way of making politics at socialist parties in Turkey after 1980
Yazar:ATİKE ZEYNEP KILIÇ
Danışman: YRD. DOÇ. DR. ALEV ÖZKAZANÇ
Yer Bilgisi: Ankara Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / Kamu Yönetimi ve Siyaset Bilimi Ana Bilim Dalı
Konu:Siyasal Bilimler = Political Science ; Sosyoloji = Sociology
Dizin:
Onaylandı
Doktora
Türkçe
2006
350 s.
1980'den sonra Türkiye'de sosyalist partilerin siyaset anlayışını biçimlendiren üçtemel gelişmeden söz edilebilir. Bunlardan ilki, bu tarihle birlikte neoliberalizminekonomik, siyasal ve kültürel olarak yeni bir yaşam tarzını öne çıkaracak biçimde?iktidara? gelmesidir. 1990'larda neoliberalizmin iktidarı daha da yaygınlaşmış;temelde teknik alanlardaki gelişmelere bağlı olarak ortaya çıkan ve küreselleşmeadı verilen yeni evre ile etkilerini tüm dünya üzerinde göstermeye başlamıştır.Bununla bağlı olan ikinci temel gelişme, Sovyetler Birliği ve Doğu BloğuÜlkeleri'nde yaşanan çözülme ve liberal dönüşümdür.Bu iki gelişme, genel olarak sosyalist dünya görüşü ve bunu yaşama geçirmeyeyönelik mücadele veren tüm örgütler üzerinde belli etkilerde bulunurken,Türkiye'deki parti ve örgütler bir başka sarsıcı gelişmeye daha maruz kalmışlardır.Bu da 12 Eylül darbesi ve bunu izleyen askeri yönetim döneminin otoriter yönetimanlayışıdır. Sonuç olarak, askeri yönetimin doğrudan etkilerinin ortadan kalkmayabaşladığı 1980 ortalarında toparlanmaya başlayan Türkiye'deki sosyalist örgütler,neoliberalizmin ortoriterlikle eklemlendiği ?yeni? bir toplumsal ve siyasal yaşamda,üstelik Sovyetler Birliği'nin dağılmasının yarattığı olumsuzluklarla da baş ederekvarolmaya çalışmak zorunda kalmışlardır. Bu yeni düzenin sosyalist mücadele vesiyasal alanın kendisi açısından en önemli etkisi ?siyasetin siyasetsizleştirilmesi?339olgusudur. Siyasetin kurucu özelliği ortadan kaldırılmaya, teknik bir mesele halinegetirilmeye çalışılmıştır. Bu çaba, iktisadın ve bunun bir parçası olarak kendiçıkarını kollayan bireyin ön plana çıkarılması; sınıfsal kimliklerin yerine cemaatçikimliklerin yerleştirilmesi ve nihai olarak siyasal alanın parçalı bir yapıyakavuşturulması ile gerçekleşmiştir. Dolayısıyla siyasal alan giderek daha çatışmacıve kaotik, ama bir o kadar da otoriter bir hale gelmiş; siyaset yapma işinin ise biryandan içi boşalmış, diğer yandan giderek daha hegemonik bir özellik kazanmıştır.Bu çalışmada, böyle bir siyasal ortamda varolabilmek ve gerekli dönüşümügerçekleştirebilmek için sosyalist partilerin ne tür bir siyaset anlayışına sahipoldukları ve hegemonik bir siyaseti oluşturma potansiyelleri ortaya çıkarılmayaçalışılmıştır. TKP, EMEP ve ÖDP'nin resmi belgeleri ve süreli yayınları ile kısıtlısayıda parti yöneticisi ile yapılan görüşmelerde ortaya çıkan sonuç, her bir partininbenzerlikten çok farklılık taşıdığı ve buna bağlı olarak farklı biçimlerdekurgulanmış birer siyasal mücadele verdikleridir. Buna göre kendisini ?komünist?olarak tanımlayan TKP, programında görünür olan ideolojik bir bütünlüğe önemvermekte ve kitleselleşmesini bu ideolojinin dayandığı temel kavramlarıaraçsallaştırarak gerçekleştirmektedir. Bu anlamda TKP, toplumsal öznelerineyönelik politikalar oluşturmak yerine kendisini ?öncü? olarak kurgulamakta veözneleri kendi ideolojik pozisyonuna çekerek siyasallaştırmaktadır. Partininideolojik alanı temel mücadele alanı olarak gördüğünü kanıtlayan bu tür bir siyasetanlayışı, aynı zamanda partinin hegemonik potansiyelinin varlığına işaretetmektedir.İşçi sınıfı için işçilerle birlikte mücadeleyi bir ideolojik hat olarak belirlemiş olanEMEP, bu anlamda işçi sınıfını siyasallaştırma mücadelesi veren tek partidir.Bununla birlikte bu siyasallaştırma mücadelesi ne örgütsel ne söylemsel olarakhegemonik bir unsur içermediği gibi, parti böyle bir mücadeleyi yürütecek ve işçisınıfını dönüştürecek araçlardan da yoksundur. Bu üç parti içinde hegemonik birsiyaset anlayışına sahip olmayan tek parti de EMEP'tir.340ÖDP'nin siyaset anlayışını belirleyen, geleneksel soldan farklılaşan ve varolandüzeni, ona eklemlenerek eleştiren yeni sola dayanan alternatif bir siyaset yaratmaçabasıdır. Mücadelenin yeniliği, belli bir sınıfa ya da toplumsal kesime tâbiolmaksızın, toplumun her kesiminde kendiliğinden gelişen muhalefet hareketlerinin,demokrasi ve özgürlük hedefine yönelik olarak geliştirilmesi ve birlikte hareketininsağlanmasında yatmaktadır. Buna bağlı olarak ÖDP, TKP'den farklı bir hegemonikkurguya sahiptir. TKP'nin hegemonyası, Gramsci'nin kavramsallaştırmasına paralelolarak partiyi merkeze koyan ve temel olarak ideolojik ve kültürel bir dönüşümmücadelesi sonucu kitlelerin parti çevresinde biraraya gelmesini amaçlayan biriçeriğe sahiptir. ÖDP'nin hegemonik pozisyonu ise daha çok Laclau veMouffe'unkine benzemektedir. Çoğullaşmış olan toplumsal öznelerin ve farklımuhalefet biçimlerinin biraraya getirilmeye, farklı eklemlenmeler sonucu alternatifama kısmi hegemonik bütünlüklerin oluşturulmaya çalışılmaktadır. Ancak tıpkıLaclau ve Mouffe'un kuramında olduğu gibi, ÖDP'nin uygulamalarında da ortayaçıkan temel bir sorun vardır. Bu da birleştirici bir özne ve buna bağlı birleştirici birsöylemin yokluğudur. TKP'nin karşı hegemonya mücadelesinde araçsallaştırılankavramlar bu işi görmektedir. EMEP, hegemonik bir siyaset izlemese de, bütünbölünmüşlüğüne rağmen işçi sınıfını tek bir özne olarak görmekte ve mücadelesinibunu üzerinden vermektedir. ÖDP ise, çoğul özneler üzerinden siyaset yapmayıtercih ettiği ama ideolojik ve teorik bütünlüğü kuramadığı için belirsiz, zamanzaman tutarsız ama her zaman parçalı bir siyaset izlemek zorunda kalmaktadır.Sonuç olarak bu çalışmayla ortaya çıkan tablo, Türkiye'nin sosyalist partilerinin birkarşı hegemonya kurabilmek için potansiyellerinin değil, potansiyel işaretlerininolduğunu göstermektedir.341
The ?Novo Ordus Seclarum,? came with neo-liberal politics, which not onlyinfluenced the economic arena, but also the political, ideological and culturalarenas, which in turn influenced the logic of the whole system. While thedevastation of the USSR and the Eastern Bloc has legitimized the discourse on how?capitalism has no alternatives,? in order to eliminate the obstacles before capital,and not necessarily those before freedom or a global sharing of the riches, eachnation had its role in this ?new world? determined. In short, both legal andeconomical arrangements worked with cultural and ideological ones to establish thenew responsibilities that societies had to bear.Turkey entered this era of transition with a military coup. The military government,like it eliminated the circumstances for the social rise of the left, eliminated thosefor any future oppositional movement as well. Thus, an authoritarian airaccompanied the establishment of neo-liberal politics in Turkey. Nevertheless, thesocial and political problems experienced in Turkey were not much different fromthose experienced throughout the world during this period: The insouciance thataccompanied the fall in state power, increase in individualism and the replacementof political networks with social support networks. At the basis of these changes342lies just one goal which could summarize with the concept of ?depolitization ofpolitics?.The illegal leftist organizations of the 1970s that sought to become legal parties inthe 1990s, while challenging the effects of neo-liberalism and debating the reasonsfor their devastation in relation to the devastation of the Eastern Bloc, went throughdifferent phases of unification and created new parties that aimed to create a socialopposition for globalization. Three of these parties are TKP, The Communist Partyof Turkey, EMEP, The Party of Labor and ÖDP, Freedom and Solidarity Party.Despite the aforementioned similarities, these parties differ due to theirunderstanding of socialism, analysis of the existing structure and the solutions andorganizational models they have developed in relation to this analysis. Thesedifferences also cause the difference between the parties? possibility of buildinghegemonic politics. In this study it will be analyzed the possibilities of a socialistcounter-hegemony in Turkey by examining the way of making politics of theseparties.On the one hand, TKP differ from the others by its ideological completeness thatappears in its texts and so. And its way of making politics depends on theinstrumentalization of certain concepts, which rise from its ideology. TKP, in asense, tries to make its social subjects political by hauling them to its ideologicalposition, instead of forming its politics for them. Understanding the political sphereas the main sphere to struggle also shows the presents of hegemonic potential of theParty.On the other hand, although EMEP is the only party that struggles for politization ofworking class, its politics neither include any elements of hegemony nor havesufficient instruments to transform the class.Standing at a different level ÖDP is built upon the aim of establishing an alternativesocialist view. In accordance with the ?new left? approaches in Europe, its political343stance is shaped with its reaction to the established Left. In contrast to the others,ÖDP emphasizes difference with multi-culturalist and pluralist politics such aswomen?s, peace and environmentalist movements. These are as important to ÖDPas the struggle of the laboring masses. Its aim to be a platform for the unification ofthese movements rather than limiting them with its party identity constitutes itsstrength and originality within Turkish politics, as well as its weakness due to thelack of experience in the masses that it depends upon. Neither has it been able toorganize these different movements around a common goal.According to this, ÖDP has a different fiction of hegemony from TKP. While TKPhas a surrounding way of politics with its unifying discourse, ÖDP, because of thelack of theoretical completeness, has an uncertain, sometimes inconsistent butalways partial way of politics. In conclusion, socialist parties in Turkey don?t haveadequate potential to build counter-hegemony yet. There are only some signs thatcould be read as the nucleus of a potential.344